22
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

Köşke İnönü çıksın

Arı Hareketi tarafından Balmumcu'daki Plaza Otel'de düzenlenen ''Siyasi Liderle Sohbet'' toplantısına konuk olan Karayalçın, bir ülkede siyasi alan ile iktisadi alan arasında uyum olması gerektiğini belirtti.

İki alan arasında çelişki varsa, bunun ciddi bir patlamaya yol açacağı kanısında olduğunu dile getiren Karayalçın, ''Türkiye'nin önünde en temel sorun olarak, siyaset ve iktisadi alandaki çelişkiyi görüyorum'' dedi. Karayalçın, Türkiye iktisadi alanının 2001 tarihinde iktisadi bunalımla birlikte yeniden düzenlendiğini, buna karşın siyaset alanının, yaklaşık 25 yıldır ''noktasına virgülüne dokunmadan'' ana hatlarıyla korunduğunu ileri sürdü.

Çelişkinin siyaset-iktisat çelişkisiyle sınırlı olmadığı, Türkiye'nin siyaset alanının, üye olmak istediği AB siyaset alanı ile de çeliştiğini savunan Karayalçın, şunları kaydetti: ''SHP, Türkiye'nin AB üyeliğini önemsemekte, benimsemekte ve desteklemektedir. Cumhuriyetin kuruluşu, 1946 yılında çok partili döneme geçişin ardından, Türkiye'nin AB üyeliğini üçüncü büyük adım olarak görmekteyiz. Bu olumlu yaklaşımımıza karşın, Almanya'nın AB dönem başkanlığını üstlenmesinin ardından Türkiye-AB ilişkilerinde çok önemli sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in 'Türkiye, ancak 50 yıl sonra AB ile iyi ilişkilere sahip olabilir' demecinden hareketle, Türkiye'nin bundan sonra AB'den tarih almadan AB ile çok ciddi müzakerelere yönelmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu açıklamayı da düşmanca bir tavır olarak görüyorum.''

TÜRKİYE'NİN AB İÇİN ÖNEMİ

AB Komisyonu'nun kabul ettiği Yeşil Kitap adlı çalışmaya göre, AB'nin gelecek 20 yılda enerji alanında 1.2 trilyon Avro yatırım yapacağını belirten Karayalçın, Avrupa'nın doğal gaz ihtiyacının karşılanmasının yolunun Türkiye üzerinden geçtiğini ve Türkiye'nin sadece iş gücü yönüyle değil, enerji koridoru olması yönüyle de AB'nin gelecek yıllarında büyük önem taşıyacağını dile getirdi. Türkiye'nin AB standartlarını benimsemesini gerekli gördüklerini ifade eden Karayalçın, ''Türkiye gerekirse kendi kendine yarışarak Hakkari'yi Helsinki standartlarına getirmeli'' dedi.

''CUMHURBAŞKANINI HALK SEÇSİN''

Karayalçın, konuşmasının ardından soruları da yanıtladı. ''Yükselen milliyetçilik kavramıyla'' ilgili görüşlerinin sorulması üzerine Karayalçın, ''Milliyetçiliğin türü bizim için önemli. Milliyetçilik şeklindeki genel bir değerlendirmeyi biz doğru bulmuyoruz. Ulus tanımları öne çıkarılmaktadır bizim anlayışımızda'' diye konuştu. Karayalçın, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin bir soruyu da şöyle yanıtladı:

''İsim önerimiz yok. Bende Erdal İnönü tutkusu var. Hep Cumhurbaşkanı olmasını istedim, hala da öyle. İsim düşünmedik, yöntem düşündük. Bu yöntem de Cumhurbaşkanını Meclis'in değil, halkın seçmesi. Bulgaristan, Finlandiya gibi ülkelerde Cumhurbaşkanını halk seçiyor.''
A.A
Yayın Tarihi : 27 Mart 2007 Salı 08:40:41
Güncelleme :27 Mart 2007 Salı 08:45:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?