Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, eski başbakan ve kapatılan Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın cezasını evinde çekmesini öngören 5462 Sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”u bir kez daha görüşülmesi için TBMM'ye geri gönderdi. Sezer, iade gerekçesinde "yasanın şahsiliğine ve Hazine'nin uğradığı zarara" vurgu yaptı.
TBMM’nin 23 Şubat’ta kabul ederek 24 Şubat’ta Çankaya Köşkü’ne gönderdiği, 5462 sayılı "Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasada Değişiklik Yapılmasına Dair Yasanın" yayınlanmasını uygun bulmayan Cumhurbaşkanı Sezer, yasayı TBMM’ye iade etti.
Necmettin Erbakan’ın 2 yıl 4 aylık hapis cezasını, doğan 11 trilyonluk Hazine zararını ödemesine gerek kalmaksızın evinde çekebilmesine olanak sağlayan yasayı veto eden Cumhurhurbaşkanı Sezer, iade gerekçesinde, "Cezanın konutta infazı için aranan, işlenen suç nedeniyle doğan zararın ödenmesi koşulunun kaldırılması, değişikliğin kamu yararı amacı taşımadığını göstermektedir. Düzenlemede, zarara ilişkin hukuksal sorumluluğun saklı tutulduğunun belirtilmesi sonuca etkili değildir. Çünkü, cezanın konutta çektirilmesinin zorlayıcı öğesi olan zararın ödenmesi önkoşulu ortadan kaldırılmaktadır" dedi.
Sezer, veto ettiği yasayla; 75 yaşını bitirenlerden 3 yıl ya da daha az süreli hapis cezası verilenlerin, cezalarının konutta çektirilmesi için aranan "Hükümlünün sağlık durumunun, cezasının infaz kurumlarında çektirilmesine elverişli olmadığının tam teşekküllü Devlet ya da üniversite hastanelerince verilecek raporla saptanması ve İşlenen suç nedeniyle doğan zararın aynen iade, suçtan önceki duruma getirme ya da tazmin yoluyla tümüyle giderilmesi" koşullarının kaldırıldığına işaret etti.
YASANIN ERBAKAN İÇİN ÇIKARILDIĞIN HERKES BİLİYOR
Değiştirilmek istenen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasanın 01.06.2005’te yürürlüğe girdiğini anımsatan Sezer’in veto gerekçesi şöyle:
"Aradan çok kısa bir süre geçmesine karşın değiştirilmesini ve söz konusu iki koşulun kaldırılmasını haklı kılacak nedenler Yasa teklifinin gerekçesinde, Adalet Komisyonu raporunda ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu görüşmelerinde açıklıkla ortaya konulamamıştır.
Tersine, yasal düzenlemenin, bir siyasal parti eski genel başkanının durumuna çözüm getirmek ve üzerine geçirdiği Hazine yardımını geri ödemeden cezasının infazını evinde sağlamak amacıyla yapıldığı, tüm kamuoyunun bildiği ve hiç kimsenin yadsıyamadığı bir gerçektir."
Kişinin suçluluğunun yargılama sonunda sabit bulunarak cezalandırılmasının, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı farklı bir statüyü gerektirdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Sezer, cezaların infaz rejiminin yasayla düzenlenmesinin temel amacının, Anayasa’nın 2. maddesinde yer verilen hukuk devleti ilkesinin gereği olarak, hükümlülük statüsüne girenlere hukuksal güvenliğin sağlanması olduğunu vurguladı. Anayasa’da cezaların infazı konusunda özel kural getirilmediği için bu alanın düzenlenmesinin Yasama Organı’nın takdir yetkisi içinde olduğunu da vurgulayan Sezer’in vetosunda, Meclis’in dikkatini çektiği bölüm de şöyle:
MECLİS’İN TAKDİR YETKİSİ HUKUKUN GENEL İLKELERİNE UYMALI
"İnfaz rejimini düzenleyen yasa koyucunun, bu rejimin temel ilkelerinden hareketle, hükümlünün yaşını, sağlık durumunu ve özgürlüğü bağlayıcı cezanın süresini gözeterek kimi özel infaz yöntemleri benimsemeye de yetkili olduğu açıktır. Bununla birlikte, Yasama Organı’nın, bu alandaki takdir yetkisini kullanırken hukukun genel ilkeleri ile birlikte anayasal kurallarla da bağlı olduğu tartışmasızdır."
Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtildiğini anımsatan Sezer, "Hukuk devleti, tüm etkinliklerinde hukuka ve Anayasa’ya uyan devlettir. Hukuk devleti ilkesi, Devlet organlarının, bu bağlamda Yasama Organı’nın anayasal kurallar yanında genel hukuk kurallarına uymasını zorunlu kılmaktadır" dedi.
YASALARIN GENELLİĞİ İLKESİ
Genel hukuk kurallarının, yasaların genel, soyut, nesnel olmasını ve kamu yararı amacıyla çıkarılmasını gerektirdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yasaların bu öğelere uygun olmasının hukuk devleti ilkesinin de koşullarından birisi olduğunu bildirdi.
Anayasa Mahkemesi’nin aldığı birçok kararda, "yasaların genelliği ilkesi, özel, aktüel ve geçici bir durumu gözetmeyen, belli bir kişiyi hedef almayan, kuralların getirilmesinin zorunluluğuna" işaret ettiğini anımsatan Sezer’in, yasanın Erbakan için çıkarıldığı ve doğan zararının ödenme koşulunun kaldırılmasına işaret ettiği veto gerekçesi şöyle:
ÖZEL ÇIKAR İÇİN YASA OLMAZ
"Hukuk devletinin tanımına giren bir çok öğeden biri de, kamu yararı düşüncesi olmaksızın, başka bir deyişle, özel çıkarlar için ya da belli kişilerin yararına olarak bir yasanın kabul edilemeyeceğidir. Kamu yararı amacı taşımayan yasaların, amaç öğesi yönünden Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği açıktır.
KİŞİYE ÖZGÜ YASA HUKUK DEVLETİ İLKESİYLE BAĞDAŞMAZ
İncelenen Yasa’yla 5275 sayılı Yasa’nın 110. maddesinde yapılması öngörülen değişiklik, yukarıda açıklanan nedenlerle, öznel ve kişiye özgü niteliği karşısında hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
DEĞİŞİKLİĞİN ZAMANLAMASI
Getirilen kuraldan kapsama giren ya da girecek olanların da yararlanacak olması, değişikliğin, zamanlaması itibariyle bir siyasal partinin eski genel başkanı için yapıldığı, dolayısıyla kişiye özgü olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
DOĞAN ZARARIN ÖDENMESİ KOŞULUNUN KALDIRILMASI
Ayrıca, getirilen kuralın kamunun değil, kişilerin yararını gözettiği gözardı edilemeyecek bir olgudur. Cezanın konutta infazı için aranan, işlenen suç nedeniyle doğan zararın ödenmesi koşulunun kaldırılması, değişikliğin kamu yararı amacı taşımadığını göstermektedir. Düzenlemede, zarara ilişkin hukuksal sorumluluğun saklı tutulduğunun belirtilmesi sonuca etkili değildir. Çünkü, cezanın konutta çektirilmesinin zorlayıcı öğesi olan zararın ödenmesi önkoşulu ortadan kaldırılmaktadır."