16
Mayıs
2024
Perşembe
SİYASET

Meydanlardaki bayraklılar kim?

ÜNLÜ SOSYOLOG SENCER AYATA MİTİNGCİLERİN PROFİLİNİ ÇIKARDI... Meydanlardakiler 'yeni orta sınıf'tır 

Prof. Dr. Sencer Ayata, cumhuriyet mitinglerine katılıp sağı da solu da hizaya çeken insanları 'yeni orta sınıf' sözleriyle tanımlıyor. Ve onları birçok nedenden dolayı 'geleneksel orta sınıf'tan ayırıyor Ayata'ya göre, yeni orta sınıf, işlerine karışılmasından hoşlanmayan, tarikat-ağalık gibi yapılardan ürken, uydu kentlerde oturan, ev kadını olsa bile eğitimli, dünyayı keşfeden ve bunu topluma yayan insanlardan oluşuyor 

Miting meydanlarında hem şarkılar söyleyip hem de "iktidar gücünü" tefe koyan... Ve birden bütün hesapları alt üst edip medyayı da solu da sağı da hizaya çeken... Bugüne kadar küçük bir azınlık sanılırken, şimdi "Kim bunlar, nereden geldiler?" dedirten sizler... Yani tam olarak siz... Ünlü sosyolog Sencer Ayata'ya göre siz, "Yeni orta sınıf"sınız ve çok önemlisiniz. Peki "yeni orta sınıf" ne mi demek? ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayata anlatıyor:

Bu mitinglere katılanlar kim?
Mitinglerde bir milyonun üzerinde katılımcıdan söz edildiğine göre tek bir sosyal gruptan söz etmek mümkün değil.

Yeni mesleklerin yeni sınıfı
Yoğun olan sosyal grup hangisiydi?

Örgütlü işçi kesimi de vardı, başkaları da vardı, ama oradaki esas gövde sosyolojik anlamda "yeni orta sınıf" diyeceğim gruptur. Zira bu miting kalabalığına sadece "orta sınıf" demek bizi yanlış yerlere götürebilir. Orta sınıfı sosyolojik anlamda "geleneksel orta sınıf" ve "yeni orta sınıf" diye ikiye ayırmamız gerekir.

Geleneksel orta sınıfa kimleri koyuyorsunuz?
En çok çiftçiler, esnaf, sanatkâr, mahalli tüccarlar... Çok yakın zamana kadar Türkiye'de nüfusun yüzde 90'lara varan kesimi geleneksel orta sınıftandı. 1946-50'den beri merkez sağın, bugün de AKP'nin tabanı ağırlıkla bu gruptan oluşmuştur. Hâlen de çoğunluğu oluşturuyor, ama yavaş yavaş küçülmekte.

Peki yeni orta sınıf ne zaman ortaya çıktı?
Sanayileşme ve özellikle son dönemde bilgi ekonomisi dediğimiz sürecin ilerlemesiyle ortaya birçok yeni ekonomik faaliyet alanı ve sayısız yeni meslek çıktı. Mesela sanayi firmalarını yöneten beyaz yakalılar... Veya kendi hesabına çalışan doktorlar, mimarlar, dişçiler, avukatlar, bunlar da yine yeni orta sınıftır. Profesyoneller diyoruz. En ciddi geliştiği alanlardan biri de finans sektörü, bankacılık, sigortacılık... Üretim hizmetleri, sosyal hizmetler alanlarında çalışanlar. Tabii kamu yönetimi alanı da... Öğretmenler, mağazalarda çalışan şık giyimli tezgâhtarlar, otellerde, bürolarda çalışanlar, sekreterler, hemşireler...


Aynı siyasi görüşte değiller
Demek ki bu iki sınıf arasındaki en önemli fark...
Geleneksel orta sınıfları daha çok mülk sahipliği, girişimcilikle tanımlarsak, yeni orta sınıfların en ayırt edici özelliği geldikleri konuma eğitim aracılığıyla ulaşmış olmaları.

Peki yeni orta sınıfın tamamı laik kesimden mi oluşuyor?
Hayır, bu kesimde yer alanların hepsi aynı siyasi görüşü paylaşmıyor. O nedenle yeni orta sınıfta sadece laik, cumhuriyetçi bir siyasi eğilim var demek yanlış olur. Unutmayalım ki AKP de özellikle kendi dünya görüşüne yakın, girişimci yeni orta sınıf yaratma konusunda oldukça önemli adımlar attı. Ayrıca özellikle Dink'in cenazesinde gördüğümüz liberal-kozmopolit değerlere öncelikli vurgu yapan yeni orta sınıf mensupları da var.

İyi ama o zaman yeni orta sınıflarla mitinglerin ilgisi nerede?
Şimdi şöyle bir öneri yapalım. Üç farklı işyerinde mitinglere ilişkin tutumları araştıralım. Örnek olarak İzmir'in en büyük banka şubelerinden birisini alalım. Hatta yabancı sermaye ağırlıklı bir banka olsun. İkinci olarak Bursa'nın en çok ihracat yapan otomotiv tesisinin tüm yöneticilerini yani beyaz yakalılarını alalım. Ve üçüncü olarak bilişim sektörünün en önde gelen merkezlerinden birisi olan ODTÜ Teknokent'in girişimcilerini alalım. Bu üç işyerinde mitingleri onaylama oranı üçte iki, hatta dörtte üçün altında olmayacaktır sanıyorum. Şunu da ekleyeyim. Büyük mağazalarda çalışan kadın servis personeli arasında da benzer oranları yakalayabilirsiniz. Hemşireler arasında da. Yalnızca miting için olumsuz değerlendirme yapanlar da, mitingi en çok alkışlayanlar da bu olgu üzerinde titizlikle durmalıdır.


'Çoğu çocuk sahibi'
O halde biz bu mitingci çoğunluğu soralım: Karakteristik hayat biçimi nasıl; yani ne yer ne içer, neyi sever neyi sevmezler?
1- Çoğu genellikle bir-iki çocuk sahibidir. Çekirdek aileler ezici çoğunluktadır. Bireyin özerkliği temel bir değerdir. Hısım akraba, konu komşu, topluluk cemaat vs... Bunların birey ve aile üzerinde etkili olmasından, işlerine karışmalarından hiç hoşlanmıyorlar. Medyada gördükleri tarikat, hamilik, ağalık ilişkileri bu kesimde büyük bir ürküntü yaratıyor. Doğru veya yanlış, ama muhafazakâr İslamcılığı bu ilişkilerle özdeşleştiriyorlar. Toplumun İslamcılar tarafından böyle biçimlendirilmesinden korkuyorlar. Bu ailelerde her şey çocuk içindir ve her şeyin merkezinde çocuk vardır. Özellikle kız çocuklarının da topluma her yönüyle erkekler gibi katılmasına önem veriyorlar.
2- Son yıllarda apartmanlar, sıra evler ve müstakil evler kentlerin çevresinde uydu kent dediğimiz alanlarda mantar gibi yayıldı. Yeni orta sınıfı mekânsal olarak en iyi biçimde bu muazzam yayılma sürecinde görebiliriz.


Alışveriş merkezleri kalabalığı
4- Bu ailelerin önemli özelliklerden birisi kadınların da eğitimli olması ve hiç değilse emekliliğe kadar çalışmasıdır. Önemli bir bölümü ev kadını bile olsa eğitimlidir.
5- Ekonomideki yeni etkinlik alanları ortaya çıktıkça gençlerin sayısı da hızla arttı. Mitinglerde gördüğümüz genç ve hele genç kadın sayısındaki artış bu değişimlerle yakından ilgili. Yoğun üniversite öğrencisi katılımı da yakın gelecekte bu kesime katılacakların tutumu hakkında fikir veriyor.
6- Yeni orta sınıf yaşamı tüketim merkezlidir. Alışveriş merkezlerinin mantar gibi çoğalmasıyla yeni orta sınıfın büyümesi arasında çok yakın bir ilişki var. Aslında miting kalabalığı ile alışveriş merkezleri kalabalığı büyük ölçüde örtüşüyor. Yeni orta sınıflar yeni yaşam biçimlerini televizyonlardan, kitap ve magazinlerden, birbirlerinden ve yurtdışı seyahatlerinden öğrenip, bunları da hızla topluma yayıyorlar. Ev, araba, giyim kuşam, yeme içme, seyahat... Bu alanlardaki tüketim alışkanlıkları ve yaşam biçimleri birey için bir serbestiyi öngörüyor.
İstediğini giyme, istediği gibi gezip dolaşma, istediği ile beraber olma. Bu kesimlere göre büyük kentlerin orta sınıf mekânları dışında söz konusu hareket serbestisinin giderek kısıtlandırıldığı endişesi son derece yaygın. Yine bu eğilim doğru veya yanlış olarak İslamcılığa atfediliyor.



'Güçlerini gördüler'

Sencer Ayata, "Dikkat ederseniz mitinglerde çok kullanılan sloganlardan biri de "Baksana, kaç kişiyiz saysana' idi. Aslında yeni orta sınıf aynada kendisini ilk defa görüyor, kendisinden etkileniyor ve 'Bak kaç kişiyiz' diyor. Ebatlarını, etkinliğini, gücünü görüyor. Biraz kendisine hayran olup mitingleri sık sık tekrarlıyor. O kalabalığın ve çapın verdiği bir güven kazanma söz konusu oldu bu süreçte" diyor. n Fotoğraflar: MUSTAFA İSTEMİ

'Siyasi tekel'den korktular

Anlaşıldı ki yeni orta sınıf baskıdan hiç hoşlanmıyor ve bazı tehdit algılamaları var. Ancak peki niye bu mitingler dört buçuk yıldır değil de şimdi? 

Belki de cumhurbaşkanlığı seçimi sürecindeki aşırı güç temerküzü korkusu bardağı taşırdı. 

Şöyle ki, bizim siyasi yapımız hayli merkeziyetçi. "Ben çoğunluğum, o halde önümde engel olmamalı istediğimi yapabilmeliyim" diyen çoğunlukçu anlayıştaki bir siyaset üslubuyla bu merkeziyetçi yapı bir araya gelirse siyasi güç tekelleşir. 

Ciddi siyasi kutuplaşmalar olmasa bu tekelleşme daha az endişe yaratır. Ama biliyoruz ki Türkiye'de mevcut durum bunun tam tersi. Siyasi taraflar karşısındakine hepsini birden vermekten korkuyor. Seçim sürecinde AKP içinden bir uzlaşma adayında ısrar edilmesi bununla doğrudan ilgili idi.

Yani yeni orta sınıf şunu mu dedi AKP'ye: "Dört buçuk yıldır her şeye sen karar verdin, ama o kadar da değil, Köşk konusunda bizimle uzlaşmalıydın!" 

Evet, çünkü hükümet zaten ekonomiyi, dış ilişkileri, toplumu yönetiyor. Ama bir de hükümetin doğrudan denetimi dışında, Anayasal özerkliği olan alanlar var. Mesela üniversiteler, mahkemeler. 

Şimdi bu alanları da istediği gibi düzenleyen bir güç yapısı kurma çabaları yeni orta sınıfı ciddi olarak rahatsız etti. Bir siyasi tekel korkusu belirdi. Eylem sınırı olmayan muazzam bir güç temerküzü.

Mitingciler ve asker ilişkisi 

'Bunu asker de merkez sol da başaramazdı'
"Yeni orta sınıfın laiklik rejimin korunması konusunda gösterdiği duyarlılık ile askerlerin duyarlılığı birbirine paralel. Askerler mitinge sivil olarak katılmış, bazı kuruluşları desteklemiş ve mitinglerin güvenliğini sağlamaya katkıda bulunmuş olabilir. Fakat bu düzeydeki bir katılımı değil askerler, merkez sol partiler de sağlayamazdı. Bazı konulardaki örtüşmeler ne olursa olsun özerk ve kendi dinamikleri ile açıklanabilecek bir toplumsal hareket ile karşı karşıyayız. Şu iki saptama bence önemli:
1- Ben mitinge katılanların çoğunluğunun elektronik bildiriden memnun olmadığı kanısındayım.
2- Hangi nedenle olursa olsun askerler sivil görüntülü bir hareketin bu ölçüde gerisinde kalmaktan rahatsız olmadılarsa hatta hareketi özellikle öyle gösterme çabası gösterdilerse bu başlı başına önemli bir olgudur."

Mitingciler ve kürsü ilişkisi

'Tekdüze değil, renkliydi piknik gibiydi' 

"Mitingler kasvetli değil, eğlenceliydi. Tek düze değil, renkliydi. Çoğu kimse piknik gezintisi görüntüsü veriyordu. Bazen birer ikişer kişilik, bazen daha büyük gruplara rastlanıyordu. 

Müzik yapan gençler, şarkı söyleyen kadınlar vardı. Tabii ki mitingi tertipleyenler ve orada yapılan konuşmaları izleyen kalabalık bir kesim de vardı. Ama örneğin kürsüdeki konuşmacı 'Avrupa Birliği projesi alanlara' eleştiri yağdırırken o mitingde yürüyenler arasında birden çok AB projesi alma başarısı gösteren akademisyenler de bulunuyordu. Üstelik o söylenen paralar da zaten Türkiye'den AB'ye giden fon parasıydı, ama acaba konuşmacı bunu biliyor mu?"


Mitingciler ve bayrak ilişkisi

'Bayrak cumhuriyeti temsil ediyor' 

"Mitingcilere 'Bayrak neyi temsil ediyor?' diye soracak olsak sanıyorum en çok alacağımız yanıt 'Cumhuriyet' olacaktır. Yalnız bu bayrak refleksini etnik milliyetçilikten ve özellikle din merkezli milliyetçilikten ayrı düşünmek gerekir. Bu ayırımları titizlikle yapmazsak kendimizi hem kendimize hem de dış dünyaya karşı çok yanlış anlatmış oluruz."

Mitingciler ve demokrasi ilişkisi

Türkiye'nin en demokrat kesimi onlar' 

"Aile içinde eşitlik, bireyin özgürlüğü, bireyin hakları, insan hakları, toplumsal çeşitliliğe saygı, hukuk devletine verilen önem, sivil iradenin üstünlüğü, serbest seçimler, toplumu çoğunluğun yönetmesi, iktidarın demokratik kurumlarca sınırlandırılması gibi demokratik değerler açısından ele alındığında mitinge katılan kesimin Türkiye'nin en demokratik toplum kesimi olduğu kanısındayım, bunu açıkça söyleyebilirim."
Devrim Sevimay/milliyet
Yayın Tarihi : 21 Mayıs 2007 Pazartesi 10:29:52
Güncelleme :21 Mayıs 2007 Pazartesi 10:37:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?