16
Mayıs
2024
Perşembe
SİYASET

Muhalefet tek ses

Erdoğan'ın bugünkü görüşmelerinde Mumcu, 'Uzlaş'; Ağar, 'Baykal'la da görüş' diyecek. Baykal: Benimle görüşmek istemiyorsa meydanlarla uzlaşsın

Anavatan lideri Erkan Mumcu, Başbakan Tayyip Erdoğan'la bugünkü randevusunu sorduğumda bir fıkra ile karşılık verdi: "Eski zamanda adamın birini cinayet işlerken suçüstü yakalamışlar. Elinde silah, öldürdüğü kişi yerde. 'Avukat isterim' demiş. 'Avukat ne diyecek?' diye sormuşlar. 'Ben de onu merak ediyorum' demiş. Şimdi de ben merak ediyorum, acaba Başbakan ne diyecek?' 

Erkan Mumcu'nun bu kinayeli konuşması boşuna değil. Nedeni de bilinmiyor değil. Grup toplantılarında sıraladığı gibi; Erdoğan'dan iki yıl önce istediği randevuyu alamamış, cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine yazdığı mektup yanıtsız kalmış, Mumcu'nun çıkışlarına Erdoğan Isparta milletvekilleriyle cevap verdirmiş, Meclis'te konuşurken çıkmış, Mumcu'nun iddiasına göre yönetimine baskı yaparak TOBB Genel Kurul davetli listesinden çıkarttırmıştı. Mumcu, "Ne diyecek merak ediyorum?" diyerek bugünkü Erdoğan'ı Anavatan Partisi'ndeki makam odasında kabul edecek olmanın tadını çıkarırken, ziyaretin ne maksatla olabileceği hakkında Ankara'da genel bir kanı var. 

Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu'nun "Başvuru olursa görüşür, karar veririz" beyanı ardından 367 sorunu AK Parti tarafından ciddiye alınmaya başladı. Sonuçtan emin olmasalar da, mahkemelik olan bir cumhurbaşkanlığı seçimine muhatap olmamak için ilk tur oylamanın yoklamasında 367 milletvekilinin Genel Kurul'da bulunmasını garantilemek istiyor Erdoğan. AK Parti'nin TBMM Başkanı Bülent Arınç hariç 353 oyu var. Hepsi gelse bile 14 oy açığı var. Bu da Anavatan'ı kilit hale getiriyor.
Mumcu tadını çıkarmayı sürdürüyor: "Ne diyeceğini dinleyeceğim. Sonra iki yıl önce söylediğimi tekrar edeceğim: Cumhurbaşkanını halk seçsin. Sürenin daralması mazeret olamaz. Cumhurbaşkanını seçen meclis, karar alır, Anayasa'yı da değiştirir. Bu olmazsa, tabii ki uzlaşma isteriz, diğer seçenekleri ortaya koyarız, kendi taleplerimizi göz önünde tutarız".
Yani, Erdoğan'ı Mumcu ile görüşmesinde sıkıntılı dakikalar ve sıkı bir seçim pazarlığı bekliyor gibi görünüyor.


Ağar cephesi
Erdoğan, Mumcu'dan önce DYP Genel Merkezi'nde Genel Başkan Mehmet Ağar ile görüşecek. Dünkü konuşmamızdan aldığım izlenim, Erdoğan'ı Ağar ile görüşmesinde de zor dakikaların beklediği oldu.
Ağar, "Bizle görüşecek, Anavatan'la görüşecek. Madem muhalefetle görüşüyor, o zaman neden CHP ile de görüşmüyor? Bunu soracağım" diyor ve sürdürüyor: "Baykal ile arasında sertlik geçmiş olabilir. Ama bu siyaset; her gün yeni bir durum demek. Biz uzlaşma istiyoruz. Şu anda maalesef ufukta görünmüyor ama, ayın 25'ine dek, son dakikaya dek uzlaşmaya zorlamak istiyoruz. Türkiye'de son dakika uzlaşmalarının örneği de var; Fahri Korutürk'ün cumhurbaşkanı seçilmesi böyle olmuştu."
Ağar, görüşmeden beklentilerini ve tutumunu ise şöyle açıklıyor: "Eğer bizden destek isteyecekse, sayın Başbakan'ın hemen bu görüşmede bir destek alamayacağını söyleyebilirim. Kesin mükellefiyet altına girmemiz söz konusu değil. Genel İdare Kurulu'nu toplayıp, arkadaşlarıma danışacağım. Bir de şu var: Cumhurbaşkanlığı seçimi, önümüzdeki genel seçimin ana konularından birisi olacak. Bakın cumartesi günkü miting anketlerin iflasını gösterdi. Bir yandan erken seçimden, 15 Temmuz'dan bahsediliyor, bir yandan bu durumda Türkiye'nin 7 yılını belirleyecek uzun vadeli bir karardan. Bu nedenle uzlaşmayı zorlamak istiyoruz."


Baykal cephesi
Ya Ağar'ın Erdoğan'a "Mutlaka görüşmelisin" diyeceğini söylediği Baykal ne diyor?
Israrla "Uzlaş demek, sen olma demektir" diyen Baykal'ın dün verdiği yanıt: "Ben bu konulara girmem. Benle görüşmek istemiyorsa, gitsin meydanlarla uzlaşsın. Kişisel meselem değil. Yabancı basın, o meydanlara bakıp, 'İki Türkiye var' demeye başladı. Çok haksız ve sakıncalı bir görüş. Türkiye'nin böyle bir bölünmüşlük gerçeği yok. Büyük çoğunluk, Müslüman bir toplumda laik devlet gerçeğini içine sindirmiş durumda. Bölünmüş görüntüyü veren maalesef AKP'nin hem dışarıya, hem kendi tabanına yaptığı takiyedir. AKP'ye destek verenlerin tamamının bu görüşte olduğunu söylemek mümkün değil. Ama içeride de, dışarıda da bu takiyeyi görenler, tepki vermeye başladı. Bölünme görüntüsüne AKP yol açıyor. Bu durum, AK Parti'nin Türkiye'ye ne gibi zararlar vereceğinin ilk somut göstergesidir. Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması bu görüntüyü hızlandıracak. Şimdi de inançlı cumhurbaşkanı diye bir şey ortaya attılar. Demirel de, Özal da inançlıydı. Ama toplumda ne Özal, ne Demirel için uzlaşma ihtiyacı dile getirildi. Şimdi getiriliyor. Uzlaşma bunun için gerekli."
Meclis'te ağırlığı olan muhalefet partilerinin liderlerinin söylediklerinden çıkan bir şey var: Önümüzdeki birkaç gün ve bir- kaç hafta içinde muhalefet Erdoğan'ı epey zorlayacak. Bunu hem kapalı kapıların ardında, hem de kamuoyu önünde yapacak. Erdoğan, Çankaya'ya çıkma kararı verirse, bunu muhalefet tarafından hırpalanmış, belki seçimi Anayasa Mahkemesi'ne taşınmış bir Başbakan olarak yapacak. Gerçekten zor bir karar olacak.
Murat Yetkin/Radikal
Yayın Tarihi : 17 Nisan 2007 Salı 08:26:12
Güncelleme :17 Nisan 2007 Salı 08:30:02


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?