28
Mayıs
2024
Salı
SİYASET

Osmanlı reddinin maliyeti

Türkiye'nin Lübnan'a asker gönderme kararı tartışılırken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin gelip geçici, dönemsel değil, tarihsel bir aktör olduğunu vurgulayarak, “Böyle bir millet, tarihi sorumluluklarından asla kaçamaz, kaçmamalıdır” dedi.
Erdoğan, Osmanlıyı reddetmenin maliyetinin de ağır olduğunu söyledi.

Erdoğan, 15. Türk Tarih Kongresi'ne katıldı. 43 ülkeden toplam 310 bilim adamının katıldığı kongrede bir konuşma yapan Başbakan tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir coğrafyada yaşandığını ifade etti. Ecdadımızın, beraberlerinde getirdikleri zengin miras ile Anadolu'nun tarihi ve kültürel birikimini harmanladıklarını belirten Erdoğan, bu bereketli topraklara yepyeni ufuklar kazandırıldığını vurguladı.

“Burada bir şefkat ve adalet medeniyeti inşa ettiler” diyen Erdoğan, içinde bulunulan haftayı Türkiye'nin her köşesinde tarih soluyarak geçirdiklerini dile getirdi.

Önce, obadan devlet olmaya giden yolu gösteren Ertuğrul Gazi'nin annesi Hayme Ana'yı andıklarını belirten Başbakan Erdoğan, ardından 9 Eylül'de, İstiklal mücadelesinin zaferle sonuçlandığı, Misak-ı Milli sınırlarında düşman işgalinin son bulduğu İzmir'in kurtuluş gününü büyük bir coşkuyla kutladıklarını anlattı.

İzmir'den sonra, Söğüt'e geçerek Ertuğrul Gazi'yi anma şenliklerine katıldıklarını kaydeden, Erdoğan, “725 yıl önce bu topraklarda filizlenen, asırlar boyunca barış ve adaletin bayraktarlığını yapan Osmanlı'nın kuruluşundan dersler çıkarmak üzere orada toplandık” diye konuştu.

“TARİH KURUMUNU SAMİMİYETLE DESTEKLİYORUZ”

Şimdi de Türk Tarih Kurumu'nun kongresinin gerçekleştirildiğini belirten Erdoğan, Türk Tarih Kurumu'nun, kurulduğu 1931 yılından bu yana objektif araştırmalarıyla, yayımladığı eserlerle Türk tarihinin bilinmeyen yönlerini aydınlattığını söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, engin bir ileri görüşlülükle kurduğu Türk Tarih Kurumumuzun çalışmalarını samimiyetle destekliyoruz. Biz tarihi, eskilerde kalmış, yaşanmış ve bitmiş bir süreç olarak değil, hala yaşayan, geçmişten bugüne akan ve bizi geleceğe taşıyan bir nehir olarak görüyoruz. Bütün mesele, sahip olduğumuz zengin mirasa, bu ülkenin, bu milletin asırlardan süzülüp gelen değerlerine nasıl bakacağımızdır. Köklerimiz üzerinde ayakta kalarak medeniyet yürüyüşümüzü sürdürmenin yolu buradan geçer. Bugün Osmanlı topraklarında kurulan 35 devletin birçoğunun en az beş yüz yıllık tarihleri Osmanlı'yla birlikte yaşanmıştır.

OSMANLI ARŞVİLERİ

Bu uzun döneme ait Osmanlı arşivlerindeki 100 milyonu aşan belge, bugün büyük ölçüde tasnif edilmiş, araştırmacıların hizmetine sunulmuştur. Şu an Osmanlı Arşivleri bütün araştırmacılara açıktır. Hatta burada, diğer ülkelerin arşivlerinden daha rahat araştırma yapabildiklerini, yabancı araştırmacılar da dile getirmektedir.

Bu belgeler, Balkanlardan Arabistan'a, Kuzey Afrika'dan Kırım ve Kafkasya'ya kadar uzanan geniş Osmanlı coğrafyasında kurulan devletlerin olduğu gibi, bu coğrafyayla ilgili üçüncü ülkelerin tarihlerinin de temel kaynaklarındandır. Diyebilirim ki, bizimle ilişkilendirmeden üç kıta üzerindeki neredeyse hiçbir millet, hiçbir ülke kendi tarihini yazamaz, tarihteki yerini anlamlandıramaz.”

OSMANLI BARIŞI

Türk milletinin kökleri derinlerde olan bir millet olduğunu vurgulayan Erdoğan, içinde bulunulan çağda, ülkeler ve milletlerin “Küresel ve bölgesel aktörler” olarak iki sınıfa ayrıldıklarını dile getirdi. Kendi tasnifine göre de ülkeler ve milletlerin “Dönemsel ve tarihsel aktörler” olarak ayrılmaları gerektiğini anlatan Erdoğan, bazı aktörlerin gücünün dönemsel olduğunu ve içinde bulundukları şartlardan kaynaklandığını, şartlar değişince de sahneden çekildiklerini dile getirdi. Erdoğan, şunları kaydetti:

“Ama bizim gücümüz dönemsel değildir, olmamıştır. Çünkü biz, kenarda kalamayacak, yüzeyde durmayacak kadar tarihi derinliği olan bir milletiz. İşte bu sebeple, Türkiye Cumhuriyeti öyle gelip geçici, dönemsel bir aktör değildir. Tarihsel bir aktördür.

"BU MİLLET TARİHİ SORUMLULUKLARINDAN KAÇAMAZ"

Böyle bir millet, tarihi sorumluluklarından asla kaçamaz, kaçmamalıdır. Bakınız, Osmanlı'nın sağladığı engin hoşgörü zemininde birçok kavim barış içinde kardeşçe bir arada yaşamış, dinlerini, dillerini, kimliklerini ve kültürlerini koruyarak bugüne kadar gelebilmiştir. Onun için Osmanlı barışı olarak bilinen bu altı asırlık dönem Balkanlar'dan, Kafkasya'ya, Ortadoğu'dan Batı Afrika'ya uzanan geniş bir coğrafyada bugün hala özlemle aranıyor. Ecdadımız buralarda hâlâ rahmetle anılıyor.

"OSMANLI BARIŞININ BOZULDUĞU TOPRAKLARDA İSKRAR ARAYIŞI SÜRÜYOR"

Osmanlı Barışı'nın bozulduğu topraklarda bugün hâlâ istikrar arayışı sürüyor. Asırlar süren bu büyük tecrübe, bugünün çatışmalarla kararan dünyası için de önemli bir örnek, bir ilham kaynağıdır. Bu ilhama herkesten çok Türk aydınının, Türk bilim adamının, Türk gençlerinin ihtiyacı vardır. Zira, Osmanlı'dan modern Türkiye'ye geçiş sürecinde eli kalem tutanların bir kısmı kendi kimliğine, kendi değerlerine yabancılaşmış, özgüvenlerini kaybetmiştir. Hatta işi reddi mirasa kadar götürenler bile olmuştur. Tarihi yanlış okuma, sahip olduğu zengin mirası küçümseme anlayışının ülkemize, milletimize maliyeti zannedilenden çok daha büyüktür. Kendi evlatlarının ülkesine, tarihine, toprağına, kültürüne yabancılaşması uzun yıllar milletimizin gönlünde aslında kanayan bir yara olmuştur. Evet, bu ülkenin yeniden dünya ile rekabet edebilmesi, yeniden gücüne kavuşması Yahya Kemal'in dediği gibi 'Eve dönen adamlarla' yani kimliğine, kültürüne, değerlerine sahip çıkacak aydınlarla, bilim adamlarıyla mümkün olacaktır.”

ATATÜRK'ÜN SÖZLERİ ÖRNEK GÖSTERDİ

Tarihin akışının devam ettiğini anlatan Başbakan Erdoğan, “Tarihe atfettiğimiz büyük önem içindir ki, 43 ülkeden toplam 310 bilim insanını ağırlıyoruz” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesişme noktasında bir merkez ülke olan Türkiye'nin kendisini, gerek Balkanlar, gerek Kafkasya, gerekse Ortadoğu'daki gerginliklerden soyutlaması mümkün değildir. Bu geniş coğrafyada yaşanan bütün gelişmeler bizimle mutlaka ilgilidir. Etrafımızda oluşan tehlikelere, güvenliğimize yönelen tehditlere karşı uyanık olmak, gerekli tedbirleri zamanında almak zorundayız. Aksi takdirde ne kendi menfaatlerimizi koruyabiliriz, ne de insanlığın geleceğine katkı yapabiliriz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün veciz ifadesiyle, 'Tarih ihtiyatsızlar için merhametsizdir'.

SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI


Konuşmasında, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'nun Cumhuriyetin en değerli miraslarından olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu nedenle hükümet olarak bu kurumların araştırmalarını daha rahat yapabilmeleri için her türlü imkanı sağladıklarını ve sağlamaya da devam edeceklerini kaydetti. Türk Tarih Kurumunun çalışmalarını yürütürken esas aldığı bilimsel objektifliği takdirle karşıladıklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

“Tarihte bizim kadar yüzü ak bir millete rastlamak neredeyse imkansızdır. Yine de, siyasi nedenlerle tarihimizi karalamaya kalkışanlar çıkabiliyor. Sözde Ermeni soykırımı iddiaları da bunlardandır. Bu konuda, bizzat Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olarak, Ermenistan'a, ortak bir tarih komisyonu kurulmasını teklif ettim.

"OLUMLU CEVAP ALAMADIK"

Tarihin günlük politikaya alet edilmesinin en bariz örneklerinden biri olan bu meselenin, tarihçiler tarafından araştırılarak doğru biçimde ortaya konulması gerektiğini, ancak bundan sonra siyasetçilerin değerlendirme yapabileceklerini belirttim. Şu ana kadar olumlu bir cevap alamadık. Yine de ümidimizi muhafaza ediyoruz.

Gereksiz suçlamalardan, düşmanlıktan, çekişme ortamından uzaklaşmak için, bu gibi konularda bilimin gereğinin yerine getirilmesi şarttır. Hele hele bu konuyla yakından, uzaktan hiç mi hiç alakası olmayan ülkelerin Türkiye'yi Ermeni soykırımı ile suçlamaları yenilir yutulur bir şey değildir. Zira, tarihin belgelerle, siyasî mülahazalardan uzak olarak araştırılması, bölgede ve dünyada barışın sağlanmasında birinci derecede önemlidir.”

Bir hafta sürecek kongrede sunulacak bildirilerin, tarihi daha iyi anlamada ve geleceği daha doğru bir zeminde inşa etmede kendilerine rehberlik edeceğini belirten Erdoğan, 43 ülkeden 310 bilim adamının katıldığı kongrenin yeni ufuklar açacağına inandığını ifade etti.
aa
Yayın Tarihi : 11 Eylül 2006 Pazartesi 15:26:52
Güncelleme :11 Eylül 2006 Pazartesi 15:40:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?