22
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

PKK namluyu Şam’a mı çeviriyor?

Örgütte iyice sivrilen Suriyeli Fehman Hüseyin’in ön plana çıkmasıyla ABD’nin, yeni dönemde PKK’yı, Şam ve Tahran’a karşı kullanabileceği iddia ediliyor.

Terör örgütü PKK’da uzun süredir devam eden liderlik kavgası giderek kızışıyor. Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın 16 Şubat 1999’da yakalanmasından sonra örgüt yönetimini ele geçiren Murat Karayılan, kısa sürede kardeş Osman Öcalan’ı da ekarte ederek hâkimiyeti tamamıyla ele geçirdi. Ama “tek adam” tahtı son dönemde sallanıyor. Karayılan’ın Cuma kod adlı Cemil Bayık’la süren liderlik mücadelesine şimdi Suriyeliler de dâhil oldu.

Murat Karayılan kasım ayında yayımladığı ve Abdullah Öcalan’ı geçmişteki bazı taktiklerinden dolayı eleştirdiği “HPG’nin Tüm Komuta ve Savaşçı Yapısına” başlıklı bildiride, kendisinden habersiz hareket ettikleri için PKK’ya bağlı Halk Savunma Güçleri’nin (HPG) idarî kadrosunu yani Suriyelileri eleştiriyordu. Tehditkâr unsurlar taşıyan bu açıklamaya rağmen HPG’nin etkin komutanı ve TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) sorumlusu “Dr. Bahoz Erdal” kod adlı Suriyeli Fehman Hüseyin eylem biçimini değiştirmeyeceğini ilân etmişti. Bu hengâmede bazı Suriye uyruklu teröristler de PKK’dan kaçıp ülkelerine geri dönmüştü.

KARAYILAN, İSTENMEYEN ADAM

Murat Karayılan’ın eski PKK’lılardan Kani Yılmaz ve Ramazan Topbaş’ı öldürtmesi, PKK’nın Avrupa sorumlusu Rıza Altun’u görevden alarak yerine Canan Kurtyılmaz’ı getirmesi, Suriyeli Fehman Hüseyin ve kadrosunu tasviyeye yönelik adımları, Türkiyelileri örgütün yönetim kademesine yerleştirmeye başlaması Kandil’i karıştırdı. Bardağı taşıran son damla ise terörist Karayılan’ın son bir yılda sudan sebeplerle 20 kadar militanı idam ettirtmesi oldu. Alınan bilgiye göre, PKK içinde artık istenmeyen adam ilan edilen Murat Karayılan, otorite kurmak için ‘idam’ kozunu etkin bir şekilde devreye sokmuş durumda.

Bu tablo karşısında farklı isimlerden çelişkili açıklamalar gelmesi de örgütte büyük bir liderlik kavgasının verildiğini ortaya koyuyor. Fehman Hüseyin, her zaman silahlı mücadeleye devam edeceklerini açıklarken Cemil Bayık, Karayılan’ın ilan ettiği “ateşkes” kararının bozulacağını bildirilerinde kullanıyor. En ilginç açıklama ise İmralı’da bulunan teröristbaşı Öcalan’a ait: “Örgüt benim sözümü dinlemiyor!”

Terör örgütündeki liderlik savaşının örgüt dinamiğini bozacak boyutlara ulaştığı aktarılıyor. Mücadele, artık rakibi ortadan kaldırma faslına varmış bulunuyor. Murat Karayılan’ın, son bir yıldır ayrı kamplarda konuşlanan Cemil Bayık’ı ortadan kaldırmak için geçtiğimiz ay suikast düzenlettirdiği; ama başarılı olamadığı belirtiliyor. Bu olayın ardından Bayık’ın ortalardan kaybolduğu, Karayılan’ın ‘Bayık rahatsız’ şeklinde bir açıklama yaptığı söyleniyor.

Karayılan’ın asıl hedefi Cemil Bayık değil. Suriyeli Fehman Hüseyin’i ortadan kaldırmak istiyor. Silahlı kanadın, bu sözde ‘komutan’ın emrinde olmasından dolayı ürkek davrandığı aktarılıyor.

FEHMAN HÜSEYİN ‘LİDERLİĞİNİ’ İLAN ETTİ

Terör örgütünde karşılıklı komploların düzenlenmeye başladığı bir dönemde Suriyelilerin silahlı militanları farklı bir bölgeye taşıdığı ve buradaki kamplarda konuşlandığı belirtiliyor. Daha önce Kuzey Irak’ta ova köylerine ve dağ yamaçlarındaki yerleşim yerlerine inen örgütün, Suriyeliler tarafından tekrar Kandil Dağı’ndaki mevzilere ve kamplara çekildiği vurgulanıyor. PKK, Türkiye’nin geçtiğimiz yaz dillendirdiği sınır ötesi operasyon ihtimaline karşı Kandil’i boşaltmıştı.

PKK’nın etkin gücü olan silahlı kanadın (HPG) tek hâkimi konumuna gelen Suriyelilerin etkinliği giderek artıyor. Bu, teröristlerin zaman zaman yaptığı açıklamalara da yansıyor. Fehman Hüseyin, geçtiğimiz günlerdeki bildirisinde, artık sorumluluğun kendilerinde olduğunu, PKK’yı tekrar eski mücadeleci ruhuna kavuşturacaklarını duyurdu. Yeni stratejiyle birlikte Suriye’de yaşayan ve “kimliksiz” olarak tabir edilen çok sayıdaki Kürt’ün Kuzey Irak’a geçtiği ileri sürülüyor.

Suriyeliler, PKK’nın yüzde 12’sini oluşturuyor. Yaklaşık 850 kişiden oluşan Suriyeliler, örgüt içinde tim komutanlığından kamp sorumluluğuna kadar birçok kademede görev yapıyor. Bu durum ister istemez örgütteki diğer birçok militanın Suriyelilerle birlikte hareket etmesine sebep oluyor. Ermeni, Rus ve Irak kökenlilerin Suriyeliler safına geçtiği de gelen haberler arasında. Karayılan’a bağlı Türk vatandaşı militanların önemli bir kısmının da Suriyeliler grubuna katıldığı, İranlıların ise tarafsız olmayı seçtiği örgüt içi yazışmalara yansımış durumda.

SURİYELER EĞİTİMLİ, TÜRKİYELİLER TECRÜBESİZ

Türk vatandaşı teröristlere göre sayıca çok az olan Suriyelilerin örgütün kontrolünü ele geçirmesi, PKK’da Suriye uyrukluların etkin konumda olmalarına bağlanıyor. Öteden beri Suriyeliler PKK içinde yüksek makamlarda görev alıp, daha çok emir veren ve organize eden konumunda hareket ediyor. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat Laçiner, PKK’nın son dönemde Türkiye’den yetişmiş militan almadığını belirtiyor. Laçiner’e göre, örgütte Suriyelilerin etkin konuma gelmesi yadırganacak bir durum da değil: “Suriyeliler kalifiye militanlardan oluşuyor. Eğitimli ve ‘başarılı’lar. Suriye’deki Kürtler ve Ermenilerden oluşuyorlar. Tecrübeli olunca da örgütün üst kademelerini ele geçiriyorlar. Türkiye’den devşirilenler tecrübesiz ve çapulcu denilecek düzeyde olanlardan… Örneğin, örgüte katılan 100 kişinin 90’ının hemen tespit edilip kontrol altına alınması oldukça ilginç. Bunlar gidip patlatacaklardı sadece. Hedefleri bile olmadan enseleniyorlar.”

PKK, NAMLUYU SURİYE’YE Mİ ÇEVİRİYOR?

Türkiye, İran ve Suriye’de PKK’ya yönelik operasyonlar durmaksızın devam ediyor. Türkiye’nin amacı terörün kökünü kurutmak. İran ise PKK’nın kolu olan PJAK’a (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) yönelik operasyonlar gerçekleştiriyor. Uzun süre PKK’ya sahip çıkan, teröristbaşı Öcalan’ı saklayan Suriye, son yıllarda terör örgütüne karşı ciddi mücadele veriyor. Örgütün yan kuruluşu gibi faaliyet gösteren siyasi partileri kapatıyor, yöneticileri hakkında işlem başlatıyor. PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD’nin (Demokratik Birlik Partisi) yöneticilerini tutuklayıp cezaevine koyuyor. Ayrıca, sınır güvenliğini artıran Suriye güvenlik güçleri ile PKK’lılar arasında sıcak çatışmalar da yaşanıyor. Ocak ayının hemen başında, Halk Sarayı önünde gösteri yapmak isteyen PKK’lılara Suriye güvenlik güçleri müdahale etti ve 50 kadar PKK militanı tutuklanarak cezaevine kondu.

Peki, PKK’da sorumluluğun önemli ölçüde Suriyelilere geçmesi ne anlama geliyor? Çeyrek asırdır Türkiye’ye karşı terör eylemleri yapan PKK, “namlunun ucunu Türkiye ve İran’dan sonra Suriye’ye mi çeviriyor?” acaba? Sedat Laçiner’e göre, PKK son dönemde uluslararası birkaç alanda kullanılmaya hazır hale geldi: “Bu beklenen bir durum aslında. PKK artık çok amaçlı bir hale geldi. Hem Suriye hem İran hem de Türkiye üzerinde kullanılmak isteniyor. Önemli bir stratejiyi içeriyor. Son bir yılda PKK’nın öldürdüğü İranlı sayısının Türkiye’dekilerin yarısı kadar olması ilginç ve üzerinde durulması gereken bir nokta.”

İKİ İDDİA

Türkiye’nin PKK’yı bitirmek için Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyon düzenleme ihtimali Irak’ta bulunan ABD’yi de tedirgin ediyor şüphesiz. Bazı değerlendirmelere göre, Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmemesine mukabil, ABD, PKK’nın Türk vatandaşı üst düzey komutanlarını TSK’ya teslim edecek. Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Osman Öcalan’ı da içeren ‘elebaşı listesini’ Türkiye daha önce Amerikalı yetkililere vermişti. Bunu destekleyen ikinci bir iddiaya göre ise ABD yeni yapılanmayla terör örgütünü İran ve Suriye’ye karşı kullanacak. Tabii ki bunlar PKK’nın tamamen Türkiye’den temizlenmesi anlamına gelmiyor. Zaten Fehman Hüseyin’in 10 Ocak tarihinde yayımladığı bildiride bu ayrıntıya dikkat çekiliyor. Hüseyin, PKK’nın mücadelesini üç koldan sürdüreceğini, her zaman etkin ve aktif kalacağını duyuruyordu.

Bu gelişmelerin yanı sıra ortaya atılan başka iddialar da var. Örneğin bu ay başında Irak’ta görev yapan iki Amerikalı komutan ve CIA temsilcilerinin, PKK’nın Suriyeli komutan ve yardımcılarıyla görüştüğü öne sürülüyor. ABD’li orta düzeydeki komutanların aracı olduğu görüşmede CIA’den üç yetkilinin Fehman Hüseyin ve yandaşlarıyla Akre yanlarındaki bir köyde buluştukları ileri sürülüyor. Tarafların karşılıklı destek çerçevesinde görüş paylaştıkları aktarılıyor. CIA yetkilileriyle buluştuğu iddia edilen Suriyelilerin örgütte etkinliğini artırmasına en ciddi tepki ise yetki zafiyetine uğrayan Murat Karayılan’dan geliyor. Bu öfke Karayılan’ın açıklamalarına da yansıyor: “Bizden habersiz işler yapıyorlar, bunlar bunun hesabını ödeyecekler.”

Anlaşılıyor ki Suriyeliler şu anda PKK’nın kontrolünü önemli ölçüde ele geçirmiş durumda. Ancak nasıl bir strateji belirleyecekleri ve eylem alanı olarak nereleri kullanacakları belli değil. PKK yönetiminin yeniden Karayılan’a geçme ihtimali de söz konusu. Şüphesiz örgütün geleceğini belirleyecek en önemli faktör Ankara-Washington-Bağdat hattında alınacak kararlar olacak.

'ENTERNASYONAL' TUZAK

Terör örgütü, kendi içinde liderlik savaşı verirken propaganda yapmaktan da vazgeçmiyor. Türkiye’den istediği gibi militan devşiremeyen PKK, ‘enternasyonal-uluslararası’ kavramını yeniden devreye sokarak farklı ülke ve milletlerden taraftar toplamak istiyor. Arap, Asyalı ve Avrupalı bazı isimleri içine katan örgüt, ‘sınırlarını’ daha da genişletmek istiyor. Bu çerçevede PKK yanlısı internet sitelerinde, değişik ülkelerden örgüte katılan militanların hayat hikâyeleri “örnek olması” için yeniden tefrika ediliyor. Bu kişilerin ‘kahramanlık’ hikâyeleri anlatılıyor, dağlarda yıllarca “mutlu bir hayat” sürdüklerinden dem vuruluyor. Ancak sözde kahramanların hayat hikâyelerine bakıldığında ortak bir sonuç ortaya çıkıyor. Psikolojik problemleri olan, kendi ülkelerinde tutunamayan, sürekli arayış içinde olanlar PKK’ya katılıyor.

Örgütün öve öve bitirmediği kişilerden biri de Özbekistanlı Nurbek Alimbetov. 1997’de PKK’ya katıldıktan sonra Toros adını almış. Anlattığına göre, annesi onun psikolog, babası da polis olmasını istiyormuş. Kendisi ise pilot… Bu yüzden ailesini terk etmiş ve uçak fabrikasına yazılıp uçak mühendisliği okumaya başlamış. Bir süre sonra burada tutunamamış ve ailesinden kaçmak için Kızıl Ordu’ya yazılmış. 18 yaşında orduya katılan Toros askerlik yaptıktan sonra Özbekistan’a dönmüş; ama hep bir arayış içine girmiş. Anlattığına göre tam da bu sırada bir gazetede PKK ile ilgili bir yazı okumuş, çok etkilenip soluğu Kandil’de almış. Bu arada binlerce masum insanı katleden bir örgütün mensubu olan Toros şiddetten hiç hoşlanmıyor ve sadece enternasyonalizmi savunuyormuş!

Bir başkası ise Çerkez kızı Deniz. Onun PKK’ya katılması tamamen kadın haklarını savunmak içinmiş. Terörist Deniz’e göre örgüt kadın haklarına oldukça saygılı! Diğer bir isim de Arap asıllı Çekdar. Bu teröristin tek hayali ise Kızılderili olmakmış. Çekdar’a göre Kürtler Kızılderililere benziyormuş ve kendisi böylesine enternasyonal bir yapı içerisinde olduğu için mutluymuş. İsviçreli David Rouiller de diğerleri gibi ülkesinde ve Avrupa’da tutunamayınca PKK’ya katılıyor. Bugün Rouiller’in hayatının anlatıldığı bir belgesel film bile var…
aksiyon
Yayın Tarihi : 26 Ocak 2007 Cuma 10:16:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Berkan Ayturan IP: 88.231.2.xxx Tarih : 26.01.2007 11:22:45
Terör örgütlerine yardım edenler her ne hikmetse daha sonra o yardım ettikleri terör örgütlerinin hedefinde oluyorlar.Amerika el kaideye destek verdi karşısında buldu, İran pkkya destek verdi karşısında buldu, suriye destek verdi karşısında buldu ve bulacak. Biz kendimize bakalım.Yüce Türk Milleti'nin çıkarlar doğrultusunda hareket edelim.