24
Mayıs
2024
Cuma
SİYASET

PKK'nın Susurluk'u

Hikmet Fidan cinayetinde 'çeteler'den söz ediliyor, tartışmalar hesaplaşmayı andırıyor

Fidan'ın görüş ayrılığı nedeniyle öldürüldüğü vurgulanırken ''Bu durum Kürt siyasetinin Susurluk'udur'' tanımlaması yapılıyor, ''çete''den söz ediliyor. PKK'den kopan gruplar ise Fidan'ın Diyarbakır'da yakın çevresince ''tuzağa düşürüldüğünü'' öne sürüyor.

Eski HADEP Genel Başkan Yardımcısı Hikmet Fidan 'ın Diyarbakır'da öldürülmesi olayının ardından parti çevrelerinden hesaplaşmayı andıran eleştiriler yükseliyor. Fidan'ın görüş ayrılığı nedeniyle öldürüldüğü vurgulanırken ''Bu durum Kürt siyasetinin Susurluk'udur'' tanımlaması yapılıyor, ''çete'' den söz ediliyor. PKK'den kopan gruplar ise Fidan'ın Diyarbakır'da yakın çevresince ''tuzağa düşürüldüğünü'' öne sürüyor. Hikmet Fidan'ın Hizbullah yöntemiyle öldürülmesinin, PKK'nin yanı sıra HADEP ve Demokratik Toplum Hareketi (DTH) çevrelerinde yarattığı kaos giderek derinleşirken bu kesim içinde başlayan hesaplaşma lokal toplantılardan, örgüte yakın yayın organlarına yansıyor. Ülkede Özgür Gündem gazetesinde önceki gün ''Hikmet Fidan olayı üzerine'' Fırat Aydınkaya imzasıyla yayımlanan bir yazıda, Fidan cinayetinin ''Kürt siyaset kurumlarının üzerine yığılmış olduğu'' belirtiliyor. KONGRA GEL Başkanı'nın olayı kınadığını anımsatan Aydınkaya, ancak bu durumun, cinayetin ''Kürt cephesindeki değişik çetelerin işi olabileceği şüphesini değiştirmediği'' ne dikkat çekiyor.

Olayı ''açık bir şekilde siyasal katl'' olarak tanımlayan Aydınkaya'nın bundan sonraki saptamaları ise ciddi tartışmalara gebe görünüyor: ''Hiçbir kimse siyasal düşüncelerinin farklılığı yüzünden ölümü hak etmez. Eğer durum gerçekten böyleyse kuşkusuz bu hukuk dışı durum bir yönüyle Kürt siyasetinin Susurluk'udur...''

Aydınkaya'nın eleştirileri bununla da sınırlı kalmıyor. Kürt siyasetinin kendi değerlerini tüketmekle meşgul olduğunu belirten Aydınkaya, önce ''Stalinist tarzın getirdiği bürokratikleşme ve totaliterlik ruhu'' ndan yakınıyor, sonra da şunları yazıyor:

''Kendi içinde farklı kimliklerin ifade edilmesinde ciddi sıkıntılar yaşayan bir siyasal hareketin demokratik meşruluğu haliyle tehlikeye giriyor...

... En önemlisi de kendi politik kültürü içinde kendisinden farklı düşünen kişilere tahammülü bulunmayan, azınlıktakilerin haklarını garantiye almayan siyasal bir hareketin demokrasi talebinin ne kadar ciddiye alınacağı bugün tartışmaya açılmış durumda.''

Aydınkaya, yazısının sonunda cinayetin faillerinin bir an önce açıklanmasını ve ''Kürt siyasetininin aktörleri'' nin de net mesajlar vermesini istiyor.

Osman Öcalan 'la birlikte PKK'den kopanların yapılandırdığı PWD'nin suçlamaları ise sürüyor. Son olarak Nizamettin Taş 'ın ilginç bir açıklaması Nasname adlı siteye yansıyor. Fidan'ın öldürülmeden bir hafta önce Kuzey Irak'ta kendileriyle görüştüğünü ve PWD'nin Türkiye'deki çalışmalarını üstlendiğini yineleyen Taş, şu iddiaları sıralıyor:

''Hikmet Fidan'ın PKK tarafından vurulduğunu, siyasetle ilgilenen tüm çevreler bilmektedir. Ancak KONGRA GEL, HADEP ve DTH yöneticileri cinayetten sorumlu olmadıklarını söylemektedir. Bir cinayetin işlenmesi sadece tetik çekme ile sınırlı tutulacaksa elbette yapılan savunmanın mantıklı bir tarafı vardır. Hikmet Fidan'ın öldürüldüğü günün sabahı silahlı üç kişi bir işyerini basarak tehditler savurmuş ve aralarında Fidan'ın da bulunduğu on beş devrimcinin vurulacağı söylenmiştir. Bu bilgi üzerine kendisine Diyarbakır'ı terk etmesi söylenmiştir. Fidan'ın bir gün önce avukat Mahmut Vefa ve yanında bulunan dört arkadaşı ile görüştüğünü biliyoruz. Vefa'yı tanımıyoruz. Şayet gerçekten iddia ettiği gibi cinayet ile ilgisi yoksa o zaman kendisiyle ilişkide olan insanlar ismini kullanarak bu tuzağı kurmuşlardır. Vefa, Abdullah Öcalan' ın avukatıdır. Aynı zamanda DEHAP yandaşıdır. Cinayetin kimler tarafından planlandığını ve kimlerin emir verdiğini biliyoruz. Tetikçilerin açığa çıkarılması Vefa ve DEHAP yönetimine düşmektedir.''

Diyarbakır'daki arkadaşlarımızın telefonla ulaştığı Vefa, olayla ilgili konuşmayacağını söylüyor. Ancak Aydınkaya ve Taş'ın yazılarının ilgili çevrelerde yarattığı yankı büyüyor. Cinayetle ilgili konuşması gerekenlerin suskunluğu da sürüyor. Bu suskunluk cinayet üzerindeki perdeyi kalınlaştırıyor, PKK ve çevresini içine çeken çıkmazı da derinleştiriyor. 



Cumhuriyet Gazetesi / Mehmet Faraç
Yayın Tarihi : 22 Temmuz 2005 Cuma 12:05:41
Güncelleme :22 Temmuz 2005 Cuma 14:36:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?