30
Mayıs
2024
Perşembe
SİYASET

Reddi miras mı?

Tek parti uygulamaları altında Mustafa Kemal ve İsmet İnönü dönemine yapılan gönderme şanssız bir gönderme olmuştur. Nitekim aklımızda ’Acaba bir reddi miras anlayışıyla karşı karşıya mıyız?’ düşüncesi doğdu.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin fay hatlarını kırmaya, "Tek parti zihniyeti" tartışması başlatarak devam ediyor. İlk fay hattını, "Çarşaf açılımı" adımıyla kıran Baykal, tartışma daha soğumadan CHP'nin tek parti dönemini eleştirerek, yeni bir tartışmanın başlangıç vuruşunu yaptı.

Kıyafete müdahale vardı


Kimi tarihçilerce, "4 Eylül 1919 Sivas Kongresi- 21 Temmuz 1946 seçimleri" arasında dönemleştirilen ve özellikle İsmet İnönü muhaliflerinin, "Tek Parti Zihniyeti" kavramıyla eleştirdiği "Tek Parti İktidarı"nı Baykal, "O dönemde kılık kıyafetlere müdahale ediliyordu" sözleriyle eleştirdi.

Tek parti zihniyeti


Baykal, önceki günkü grup toplantısında, 1929-1946 yılları arasında Ankara Valiliği ve Belediye Başkanlığını yürüten Nevzat Tandoğan'a atfedilen, "Köylüleri bulvara sokmama, arka sokaklardan yürütme" iddialarını gündeme getirdi.

Redd-i miras tartışması


Baykal'ın "CHP'nin fay hatlarını kırılması" olarak özetlenen çıkışıyla ilgili olarak en sert tepkiyi, çarşaf açılımına yönelik eleştiriyle de gündeme gelen İstanbul Milletvekili Necla Arat gösterdi. Arat, "Elimizde Sayın Genel Başkanın dile getirdiği gibi net bir bilgi yok. Dolayısıyla, 'Tek Parti' uygulamaları altında Mustafa Kemal ve İsmet İnönü dönemine yapılan gönderme şanssız bir gönderme olmuştur. Nitekim benim ve bazı arkadaşlarımızın aklında, 'Acaba bir reddi-i miras anlayışıyla karşı karşıya mıyız' düşüncesi doğdu. Hayret edeci bir durum. Şık bir örnek olmadı. Üstelik kullanılan 'Tek parti zihniyeti' kavramı da yaralayıcıdır" dedi.

Mete Tunçay'dan farklı destek


Arat'ın 'talihsiz' bulduğu çıkış için Türk Tarihçiliğinin önemli isimlerinden Prof. Dr. Mete Tunçay, "Burada önemli olan Deniz Baykal'ın böyle bir reddi-i miras havasına girmiş olmasıdır" yorumunu yaptı.

Belgesi ben de yok


Tunçay, Baykal'ın iddialarına "belgesel" bir cevap veremeyeceğini kaydetti. Tunçay, "Elimde o dönemde yayınlanmış bir belediye talimatnamesi ya da gazetelere konu olmuş bir haber yok. Ancak 1954'te Ankara'ya geldiğimde siyasal hava değişmeye başlamıştı, ama böyle bir resmiyet de vardı" bilgisini verdi.

Reddi mirası hayırlı bulurum


Tunçay, "Tıpkı 'Beyoğlu'na kravatsız çıkılmaz' yargısı gibi Ankara'da da köylülerin yırtık elbiselerle ortalıkta gezinmesine izin verilmediğine dair bir atmosfer vardı. Baykal'ın böyle bir reddi miras havasına girmiş olması en azından hayırlı bir şey. Kıyafet uygulamasının doğruluğu- yanlışlığı bu kadar önemli değil bu noktada. Olgusal olarak, kendi partisinin 1930'daki, 40'lardaki tutumuna yönelik eleştirel bir bakış yapıyor" dedi.

Tandoğan'ın kaderi


Nevzat Tandoğan, Said-i Nursi'yi tevkif etmesi nedeniyle Nur Hareketi'nin hakkında, "Bediüzzaman'a odasında zorla şapka giydirmeye kalkıştı. Bediüzzaman ise boynunu göstererek, 'Bu külah ancak bu kelle ile beraber çıkar' cevabını verdi. Ardından da 'Başından bulasın!' diyerek beddua etti" iddiaları ortaya atılan bir valis. Nurcu Hareket, Tandoğan'ın 1947 yılındaki intiharını da Nurs-i'nin bedduasına bağlayıor.

Serdengeçti'ye diyalog

Tandoğan'ı meşhur kılan bir başka diyaloğun ise Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş'le birlikte dönemin önde gelen "Irkçı- Turancı" isimlerinden Osman Yüksel Serdengeçti'yle arasında geçtiği sık sık "Milliyetçi" yayınlarda hatırlatılıyor. İddialara göre Tandoğan, Serdengeçti'ye, "Sizin milliyetçilikle, komünizmle ne işiniz var? Milliyetçilik lazımsa onu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz" dediği rivayet ediliyor. Bu nedenle Baykal'ın, Tandoğan'a atfedilmesine karşın gerçekliği şüpheli olan "Köylüleri bulvara sokmama, arka sokaklardan yürütme" iddialarına parti içinden de tepki gecikmedi.

İstanbul Milletvekili Necla Arat: Lidere tapınma var


Partide sanki 19. yüzyıldan kalma bir "lideri tapınma" anlayışı var. Söylenin sözün önünü- arkasını düşünmeden, genel başkan ne derse, kabul etme anlayışı. Bu noktada Sayın Genel Başkanı suçlamıyorum, ancak durum bu. Ancak ben tüm doğrularımı parti içinde sürdürmeye devam edeceğim. Pek çok arkadaşımız da aynı duyguda.

CHP Aydın Milletvekili Fatih Atay: İnfial halindeyim


Sayın Baykal'ın sözleri kendisini, şahsını bağlar. Bunlar CHP'nin görüşleri değildir. Milyonlarca CHP'lilinin kararıyla da böyle bir açılım oluşturulmamıştır. Atatürk'ün koltuğunda oturmakla övünen Sayın Baykal, son açılımıyla Atatürk'ün yaptıklarının doğru olmadığı imajını vermiştir. İnfial halindeyim. Duygularıma hakim olamıyorum. Biz tepki göstermeyince bize oy verenlerin de umudunu kırıyoruz. Ben de CHP'nin büyük çoğunluğu da Baykal gibi düşünmüyor.

ODTÜ Tarih Bölüm Seçil Karal Akgün: İşgüzarın işi olabilir

Yıllardır Türk Cumhuriyeti tarihi üzerine araştırmalar yaparım. Birkaç hatırat dışında, 'Atatürk Bulvarı'na sokulmama' iddiasını hiç duymadım. Doğru olduğunu sanmıyorum. Bir işgüzar çıkmış olabilir: bu konuyla ilgili hiç bir belediye ya da valilik kararı olmadığı halde, "Kılık kıyafetine dikkat etsene' der ve bu bütün bir dönemin üstüne yapışır kalır. 35 senedir okuyorum, dinliyorum, hiçbir yerden duymadım.

Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü: Başkanı Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan

Tek parti iktidarının baskıcı olduğu söylenen dönemi aslında 1925- 1929 yılları arasındaki "Takriri Sükun" döneminde sürümüştür. Unutulmamalıdır ki çok önemli devrim hareketleri de o dönemde kök salmıştır. 30'lu yıllardan itibaren de aslında bir rahatlama vardır. Unutulmamalıdır ki 30'lu yıllar neredeyse bir Türk Rönesanssıdır. Üstelik "29 Ekonomik Buhranı" Avrupa'da Hitler’leri, biz de Serbest Fırka'yı üretti. Şu da gözden kaçırılmamalıdır ki, totaliter bir tek parti anlayışı olsaydı, İnönü'nün bile gücü yetmezdi Türkiye'yi çok partili hayata geçirmeye.

Hürriyet
Yayın Tarihi : 4 Aralık 2008 Perşembe 19:48:57
Güncelleme :4 Aralık 2008 Perşembe 19:51:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Yaşar Yılmaz IP: 88.227.105.xxx Tarih : 10.12.2008 21:38:22

Neye üzülürüm bilir misiniz?90'lı yılların sonuna doğru üniversite öğrencisiydim,kılık kıyafet konusunda Deniz Baykal'ın söylediklerini o zamanlar benim sınıfımdaki nurcu-fetullahçı-tarikatçı öğrenciler söylerlerdi tartışma çıkardı sınıfta;ama bakıyorum ki ambleminde Atatürk'ün ilkelerini temsil eden 6 ok'un olduğu partinin genel başkanı da aynı akılda,üstelik Mete Tunçay gibi TC düşmanlığı tescilli,Ermeni sevici birinin de bu sözleri tasdik etmesi.