18
Mayıs
2024
Cumartesi
SİYASET

Reina'da Çayan polemiği

Milliyet Gazetesi yazarı Can Dündar, Reina'da Türkiye'nin en büyük gruplarından birisinin üst düzey yöneticisi ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in Mahir Çayan eksenli yabancı sermaye tartışmasını yazdı.

İşte Milliyet Gazetesi yazarı Can Dündar'ın yazısı:

Mahir Çayan Reina'da

Başlığa bakıp "Eski kır gerillası, bar gerillası mı oldu" diyebilirsiniz. İlişki biraz tuhaf çünkü...
Gözünüzden kaçmış olabilir. Murat Sabuncu, editörü olduğu Milliyet'in Business ekindeki köşesinde yazdı:
Türkiye'nin en büyük gruplarından birinin üst düzey yöneticisi ile İstanbul'un lüks eğlence mekânı Reina'ya gitmişler.
Yemekte söz, Devlet Bakanı Abdüllatif Şener'in, Milliyet'e yabancı sermaye konusunda yaptığı açıklamalara gelmiş.
Üst düzey yönetici şöyle demiş:
"Yabancı sermaye konusunda Mahir Çayan'ın yeni sömürgecilikle ilgili söylediklerinde doğrular olduğunu düşünmeye başladım."
* * *
Vay canına!
Ne demişti ki Mahir Çayan, "yeni sömürgecilik"le ilgili?
Özetle şu:
"Yeni sömürgecilik, klasik sömürgecilikteki açık işgalin yerini gizli işgalin almasıdır. (...) Emperyalizm, ulaştığı teknolojik üstünlüğü kullanarak, sömürge ülkelere ihraç ettiği sermayenin bileşenlerinde kârlı değişikliklere gider. Bu, daha az nakit sermayeyle, daha çok kâr elde etmesini sağlar."
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ne diyordu:
"Yabancı sermaye teknoloji ya da sabit sermaye transfer etmiyor. Öncelikle Türkiye'de üretilen ve tüketilen alanlara (bankacılık, enerji, haberleşme, karayolları) ilgi gösteriyor. Buradan elde ettiği değerleri kâr transferi olarak götürüyor."
* * *
33 yıl önce Kızıldere'de öldürülmüş bir devrimcinin görüşlerinin Reina'da bir finans yöneticisince savunulmasının nedeni bu "isabet" işte...
"Yönetici" ODTÜ'lü galiba; ama Çayan'la Şener'in başka bir ortak noktası var:
Mülkiyeli olmaları...
Çayan, Şener'den 10 yıl önce, 1964'te girmiş Mülkiye'ye... Ama ikisinin de Mülkiye'de okurken "Her şeyden önce kamu yararı" şiarıyla donatıldıkları kesin... Yani aynı fikri temelden geliyorlar.
Kaldı ki Çayan, Mülkiye'de iken Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) Başkanı idi. Daha sonra Dev-Genç'e dönüşen bu hareket içinde "Milli Demokratik Devrim" (MDD) çizgisini savunuyordu.
"Milli" sıfatının henüz sağcılara bırakılmadığı, tersine emperyalizme karşı özellikle savunulduğu yıllardı. Mehmet Ali Aybar, Türkiye sosyalizminin "kıskançlıkla istiklalci" ve (milli ve insancıl anlamda) "milliyetçi bir hareket" olduğunu söylüyordu.
MDD taraftarları, ("Sosyalist mücadele verilmeli" diyen TİP'lilerden farklı olarak) ülkenin önündeki öncelikli devrimci adımın bağımsızlık ve demokrasi olduğuna inanıyordu. Bu aşamada, ülke ekonomisine hükmetme imkânı emperyalist tekellerden alınacaktı. Ve "millici güçlerden bir cephe", bu mücadelede işçi sınıfının yanında saf tutacaktı.
* * *
40 yıl sonra aynı noktaya geldik.
Görünen o ki, yabancı sermayenin "milli değerleri" yağmalama girişimi, AKP'li bir bakanla onun solcu "abi"lerini aynı duyarlılıkta buluşturuyor.
Ve (Şener'in "Brifing aldım" dediği) bir kısım "milli sermaye" de uluslararası sermaye ile arasındaki çıkar çatışması nedeniyle bu cepheye dahil olarak, kendi alanını savunmaya çalışıyor.
Erdoğan-Şener çelişkisini aşan bir yol ayrımı bu...
Bir kolu Mülkiye'ye, Kızıldere'ye, diğeri Reina'ya ve(ya) globalizmin finans tapınaklarına açılan, daha temelli bir kavşaktayız.

Can Dündar-Milliyet
Yayın Tarihi : 22 Temmuz 2005 Cuma 10:00:36
Güncelleme :22 Temmuz 2005 Cuma 10:56:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?