30
Mayıs
2024
Perşembe
SİYASET

Sana ne be kardeşim!

CHP Lideri Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.

Baykal'ın konuşmasından satırbaşları:

Geçen haftanın yine bir tartışma konusuna kısaca değinmek isterim. Yüksek öğrenim öğrencilerinin burslarıyla ilgili bir konu. Biliyorsunuz Türkiye'de her düzydeki eğitim çok büyük sorunlarla yüz yüze... Eğitime ulaşma olanağının toplumun tüm kesimlerine açılması, bir mddi güç engeli yaşanmadan. Toplumun birikiminin yeteneğinin her kesimdeki çocuklarımızın, en kaliteli eğitime ulaşması ülkemizin en temel sorunlarından birisidir.

Bu konuda en büyük sorununda Üniveriste okutan gençlerimizin maddi sorunlarının çözülmesi. Bu doğrultuda bizi mutlu eden gelişmeler yaşayamadık. Tam tersine bizi rahatsız eden bazı gelişmeler kendini gösterdi. Burs verme olanağına sahip olan çeşitli kamu kuruluşları, Üniversiteler ve çeşitli başka kuruluşların burs verme olanakları çıkarılan bir yasayla engellendi. Üniversitenin elinden kendi öğrencisine burs verme olanağı elinden alındı. Bu bir tekel haline getirildi, nereye verildi Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü'ne... Bütün bursları sen atayacaksın dediler. Bu üzüntü verici bir tablo. Maalesef şimdi geldiğimiz noktada bu uygulama devam ediyor.

İlla gidip birisinin önünde diz çökerek kredi burs edinmek zorunlulğundan Türk gençliğini kurtarmak gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için de mücadele ediyoruz.

Türkiye gerçekten bu konuda çok büyük sorunlarla karşı karşıya. Uzun bir süreden beri hep bu kürsüde ekonomik tabloyu konuşuyoruz. Seçimlerden bu yana üstünde durduğumuz konuların hemen hemen tümümnün ne kadar yerinde olduğu ortaya çıkmıştır.

Şu gerçek net! Kriz her geçen gün derinleşiyor, yaygınlaşıyor... Toplumun her kesimi kriz gerçeğiyle yüzleşmeye başladı. Daha dün türkiye'nin ihracatının uzun bir süreden beri yaşanammaış düzeyde azalma gerçekleştirdiğine tanık olduk. İhracatımı 4'te 1 kadar azalmıştır.

Bunu telafi edecek içeride bir piyasa canlanmasından söz edecek durum var mı? Türkiye 2001 yılındaki kriz dönemindeki işsizlik tablosundna daha vahim bir tabloyla karşı karşıya Hükümet krizi kabul etmek istemiyor. Önce kriz yok dediler, bizi teğet geçecek dediler. Bütün bunları söyledikten sonra Türkiye'de üzüntü verici olaylar ortaya çıkmaya başladı. Türkiyenin en önemli kuruluşları bir biri ardına kapanır halde.

Toplu konut firmaları da dahil olmak üzere pek çok firma işçi çıkarttı. Kredi kartı borçlularıyla ilgili takibat br sosyal facia haline gelmiştir. Bu çok ciddi bir tablo. Bu manzarayla ilgili önemli bir kaç noktaya dikkat çekeceğim. Başbakan krizi saklamaya çalıştı. İş adamlarını suçladı, zulalarınızı çıkarın dedi. Bankaları suçladı. başbakan onu bunu suçluyor ama sakın yanılmayın. başbakan siyaset yapıyor. Başbakan onu bunu suçlayarak kendisini sıyırmaya çalışıyor. Sorumluluğu başkalarının omuzuna atarak kendisini korumaya çalışıyor.

Türkiye'de ekonomik daralmanın altında yatan pek çok neden var. O nedenlerden bir tanesine dikkat çekmek istiyorum. Bu hükümet Türkiye ekonomisini devraldığı zaman, Türkiye ekonomisi cari açık vermeyen bir ülkeydi. Türkiye bu iktidarla birlikte cari açık vermiştir.

Cari açık problemi, bu hükümetin eseri olarak ortaya çıkmıştır. Bu hükümetin izlediği politika borçlan ve harca. Bu politika Türkiye'yi cari açık problemiyle karşı karşıya getirmiştir. Cari açığı ödüyoruz diyorlardı. Ne oldu peki? Şimdi Türkiye cari açığı olmadan bacasını tüttüremez halde.

Farkındamısınız paket açıklanamıyor. Hindistana'a gidip gelip açaklayacağım diyor. Gitti paket yok, geldi paket yok. Başbakan diyordu ki bizim problemimiz para değil. Bizde para çok. IMF'yi güven sağlasın diye destekte tutuyoruz. Başbakanın kafasının ekonomik bakımdan ne kadar karışık olduğunu ortaya koyan bir manzara bu. Ama IMF'de bizi sık boğaz etmesin ümüğümüzü sıkmasın diyor. Niye anlaşamadın IMF'yle denildiği zaman kalkınma hızımızı yüksek tutmalıyız. IMF düşük tutmamızı istiyor. Eğer sen bu kalkınma hızını gerçekleştirmezsen namertsin!

Paket niye çıkmıyor? IMF İle anlaşma olmadığı için paket çıkmıyor. IMF ile anlaşmada ne bekliyor? para bekliyor para, döviz bekliyor. IMF'den gelenecek paranın adı konulamadığı için de IMF ile anlaşma yapılamıyor.

Teğet geçti teğet geçti diyor Başbakan. Canım bir Başbakan böyle söyleyince aklıma ne geliyor biliyor musunuz? Sayın Başbakan'ın okulda geometri dersi acaba nasıldı? Teğet konusunu hocalar ona iyi anlatamamışlar. Bu konuda Başbakan'ın çalışmaya ihtiyacı var.

Bu tartışmaları hepmiz dikaktle izledik. örtünen kadınların CHP ile ilişkisi geride bıraktığımız günlerin temel tartışma konusuydu. Bu tartışmalarda iki temel noka görülüyor.

Bunlardan ilki CHP'nin ürtülü kadınları üye olarak alması konusunda toplumumuzda iki tür değerlendirilmesi gerek tepki çıkıt.

Bazı insanlar iyi niyetle samimiyetle, CHP'nin kadınlar arasında ayım yapmayan tutumunu laikliğe aykırı davranış biçimi olduğunu anlatmak istediler. Birinci tablo bu.

İkinci ise, laikliğie bilinçli olarak karşı olan çevreler CHP'nin bu tavrını gerçekten laikliğe aykırı bir çizgiye çekebilir myiiz diye bir çabanın içine girdiler.

Önce bir defa herkes çok iyi bilmelidirki, kadınlarımızın kendi toplumsal şartları içinde tercih ettikleri örtünme biçimi, herhani bir şekilde siyasetin ve laikliğin bir değerlendirilmesi için bir ipucu oalrak alınamaz. Herkes istediği gibi giyinir. Onun kıyafet ayrıdır siyaseti ayrıdır.

Kıyafeti örtülü insanın devletin laiklik ilkesine karşı çıktığını savunmak doğru bir iş değildirdi. Herkesimden her mezhepten insanlar belli bir şekilde örtülüdür. Mademki örütlüsün, sen laikliğe karşısın, böyle bir şey olabilir mi? Her insan saygı göstereceksin.

Mademki senin başın örtülü sen bizden değilsin! Yok böyle bir şey! Türkiye'yi zaten yeterince bölmüşler. Kıyafetle siyaset arasında birebir ilişkiyi kabul etmek kesinlikle doğru değildir. Kimseyi kıyafetiyle mahkum edemezsiniz.

Bizim sadece kıyafeti laikliğe meydan okuma kabul edilmeyeceği iddiamız pek çok kişinin ezberini bozdu. çünkü insanlar rahatlıyorlardı. peki doğru mu bu yaptığımız? Tarihimiz ortadadır, bugün ertuğrul Özkek çok güzel bir aile fotoğrafı yayınlamış. o fotoğrafın içindeki, o kucaktaki çocuk Ertuğrul Özkük olmuş bugün. o aile onu gerçekleştirmiş.

Biz ona karşı değiliz? E neye karşısın? Niye onları aldınız? E niye almayalım... Muhafazakar kesimlerden bazı insanlar partiye girmek istedi. Biz de bunu engel olmadık. E neden aldın? Sanane kardeşim alacağım, alacağım kardeşim alacağım! Samimiyetle CHP'ye girmek istiyorlarsa başımızın üstünde yerleri var. Bunu herkese göstereceğiz.

Madem siz insanların toplumsal yaşamda kılık kıyafet bakından istedikleri gibi davranmaslırını anlayışla karşılıyorsunuz. onu bir simge olarak devlete giydirmelerine de destek olun diyorlar. Devlet hiç bir simgeyi yansıtma durumunda değildir. Türbanı siyasi simge olarak kullanmayalar özgür bir şekilde CHP'ye girebilirler.

Bunun arkaısnda oy hesabı var diyrlar ama hiç böyle bir şey yok tam bir samimiyetle söylüyorum, yok böyle bir şey... Bir sene önce gelseydi yine aynı şeyi yapardık. 1 Sene önce gelmedi neden mi? AK Parti'nin iç yüzünü görmemişlerdi. Şimdi görmüşler geldiler, "Bunlar bize din iman dediler kandırdılar" diyorlar. O nedenle CHP'ye geliyorlar. Siyasi hesapmış, tezgahmış, yok açılımmış... Açılım maçılım değil... Açılım sizin kafanızda. Siz olayı açılım olarak görüyorsunuz.

Ne biz laiklikten bir ödün vermiş durumdayız, ne de bizi bu vesaileyle laiklikten ödün verme çabasına çekmelerine fırsat vereceğiz. herkes özgür bir şekilde yaşar, özgür bir şekilde siyaseti yapar.

Hafta sonnda İzmir'deki kardeşlerim bana bir poşi hediye ettiler. Dedim şimdi poşi açılımı diye yazar yarın birileri. CHP herkesin partisidir. Öyle olmaya da devam edecek.

iha
Yayın Tarihi : 2 Aralık 2008 Salı 16:51:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?