22
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

Seçmen, Erdoğan’ı devlete kaptırmaz

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı’ya göre Türkiye, cumhuriyet tarihinin en sakin cumhurbaşkanlığı seçim sürecini yaşıyor.

 Millî Görüş Hareketi ve AK Parti’yi yakından izleyen siyaset bilimci Dağı, Erdoğan’ın Köşk adayı olmayacağını söylüyor. 

AK Parti’nin Kasım seçimlerini de hesaba katarak ortaya çıkaracağı en güçlü aday ise Abdullah Gül. Erdoğan ve AK Parti’nin belirsizlik stratejisi tuttu. Üstelik Erdoğan aday değilim, adayımız Gül açıklaması yaparsa geniş bir manevra alanı bulacak. 

İkinci adamını Köşk’e gönderip, Türkiye’nin istikrarına oynayacak. Prof. Dağı’ya göre zaten seçmen Erdoğan’ı devlete kaptırmak istemiyor.

-Türkiye nasıl bir cumhurbaşkanlığı seçim süreci yaşıyor?

Son 1,5 yıldır yaşadığımız cumhurbaşkanlığı tartışmaları nitelik olarak Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki diğer seçimlerden farklı değil. Gerginlikle, mücadeleyle geçen süreçler. Ama bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine oluşan gerginliğin ciddi bir şekilde azaldığını görüyorum. Dolayısıyla yakın dönemde görünmedik düzeyde rahat ve krizsiz bir cumhurbaşkanlığı seçimi yaşayacağız intibası egemen.

BELİRSİZLİK STRATEJİSİ MANEVRA ALANI KAZANDIRDI

-Erdoğan’ın süreci bugüne kadar krizsiz getirebilmesini neye bağlıyorsunuz?

AK Parti’nin cumhurbaşkanlığı stratejisi, belirsizlik stratejisiydi. Şekil olarak isimlerin konuşulmasına imkân vermedi ve kişilerin özellikleri üzerinden bir siyasal mücadele zemini olmadı. Yani bütün gerginlikler ve tartışmalar bir belirsizlik içinde cereyan etti. Bu sayede de bütün süreci kontrol altında tuttu. Şimdi belirsizliğin sonuna geldik. 15 Nisan’da artık adaylar açıklanacak. Belirsizlik AK Parti’ye geniş bir manevra alanı verdi. Mevcut gerginliği bile sıfırlayacak manevra yapma imkânına sahip şu anda. Erdoğan dışında bir adayın açıklanması bütün muhalefetin 1,5 yıldır sürdürdüğü cumhurbaşkanlığı tartışmalarını anlamsız hâle getirecek. AK Parti, Erdoğan üzerinden yürütülen siyasal gerginlik senaryolarını tek bir hamleyle ortadan kaldırabilecek güçte.

-Politik bir başarı mı bu?

Gerçekleşirse büyük başarı olacak. Ama benim öngörüm şu: Erdoğan Köşk’e çıkmama kararı aldığı anda muhalefetin bütün argümanları boşlukta kalacak. Bu da AK Parti’nin önümüzdeki seçimlerdeki oy oranına belki artı 3-5 puan ekleyebilir.

-CHP lideri Deniz Baykal bugünlerde, ‘Ne sen ne bir AK Partili’ diyor.

Bunun hiçbir olabilirliği yok. Son iki seçime baktığımızda Meclis’teki hükümet çoğunluğu -Özal ve Demirel örneğinde- cumhurbaşkanını belirledi. Benzer bir imkânı AK Parti’nin kullanmamasını beklemek gerçekçi değil. AK Parti bunu kullanacak. Ama nasıl kullanacağı henüz belirsiz. Orada kritik nokta Erdoğan’ın alacağı pozisyon. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına ilişkin kararı verirken kritik olarak bakacağı nokta, bu yılın sonunda yapılacak genel seçimleri AK Parti’nin kazanıp kazanamayacağıdır. Eğer Erdoğan AK Parti seçimleri kazanmasa da ben cumhurbaşkanı olabilirim diyorsa cumhurbaşkanlığına gidebilir. Ama bu büyük bir risktir. Bu riski alacağını sanmıyorum. Diğer durumda AK Parti’nin önümüzdeki seçimleri kazanacağı beklentisiyle rahatlamış bir durumda Erdoğan Köşk’e çıkmaya karar verebilir. Ama burada da kritik nokta şu: Erdoğan’sız bir AK Parti, 2007 seçimlerinde bugünden öngördüğümüz performansı gösteremeyebilir. Meclis çoğunluğunu kazanamayabilir. Meclis çoğunluğuna dayanmayan bir Erdoğan’ın Çankaya’da rahat oturması mümkün değil.

ÖZAL DÖNEMİNİN ŞARTLARI YOK

-Bu seçimler hep merhum Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı sürecine benzetiliyor. Benziyor mu hakikaten?

Hayır, benzemiyor. Çünkü Özal cumhurbaşkanlığına çıktığında Anavatan Partisi ciddi bir oy kaybı içindeydi. Ama AK Parti ve Erdoğan’ın performansına baktığımızda son yerel seçimlerde yüzde 42 oy almış bir parti. Mevcut kamuoyu yoklamalarında ardından gelen partiye neredeyse 20 puan fark atan bir siyasi parti. Bu yönleriyle Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı Özal’ınkine benzemez. Bir anlamda benzer. O da şudur: Özal da Erdoğan da Türkiye’de sistemin bürokratik merkezlerinin onayladığı, benimsediği, içselleştirdiği bir aday değil.

-Tayyip Bey Özal’a benzer ama süreç benzemez diyorsunuz.

Tayyip Bey Özal’a benzer, Özal’a yönelik kurumsal muhalefet Erdoğan’a yönelik kurumsal muhalefete benzer, ama bunların dayandığı siyasal konjonktür son derece farklı. Bu Erdoğan’ın Özal ile kıyaslandığında cumhurbaşkanlığına çıkması hâlinde daha sağlam bir zeminde duracağı anlamına gelir.

-Sizin Çankaya senaryonuz nedir?

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına çıkmayacağını düşünüyorum. Kendisinin başında olmadığı bir AK Parti’nin önümüzdeki seçimlerde rahat bir Meclis çoğunluğu kazanamayacağını düşünüyordur ki bu doğrudur bence. Erdoğan’ın liderliğinden ve karizmasından mahrum bir AK Parti, önümüzdeki seçimlerde zorluklar yaşayabilir. Bunun değişik boyutları var. Birincisi, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması Türkiye’de muhalefeti güçlendirir, birleştirir. Baykal’a yönelik alternatif arayışlarını ortadan kaldırır. Çankaya’yı kaybettik, Meclis’i bırakmayalım söylemine güç katar. Dolayısıyla AK Parti Erdoğan’sız daha yoğun bir baskı altına girer. İkincisi tarafsız, partiler üstü bir pozisyonda olan Erdoğan da cumhurbaşkanı olarak kendi partisine yardımcı olamaz. Dolayısıyla Kasım 2007’de Erdoğan’sız kalması partiyi zorlar. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olduğunu, aynı zamanda AK Parti’nin Meclis çoğunluğunu sağladığını varsaydığımızda bile bu Türkiye’de siyasal istikrar bakımından sorun çıkarabilir. Çünkü biliyoruz ki güçlü bir AK Parti lideri ve başbakanın -ki o muhtemelen Gül olacaktır- Çankaya’daki Erdoğan ile ayrı düşeceği noktalar olacak. Bu da partiyi böler.

-Nasıl böler?

Sadece parti teşkilatını değil, tabanı değil, bakanlar kurulunu bile böler. Bu da siyasal istikrar açısından bir risktir. Ve bu riske Tayyip Erdoğan’ın gireceğini sanmıyorum. Erdoğan’ın önümüzdeki beş yılı sağlam bir iktidarla geçirmesinin yolu Çankaya yerine başbakanlığa yoğunlaşmak, seçimlere partisinin başında gitmekte.

KÖŞK ADAYLARI

-Erdoğan aday olmayacaksa kim olacak?

Bu durumda Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın adaylığı güçlü bir ihtimal. Arınç aday olduğunda da partinin teşkilat anketlerinde sorduğu isimlerden herhangi biri aday gösterilirse Arınç’ın bunları yenme ihtimali de yüksek. Yani Arınç faktörü geriye sadece Abdullah Gül seçeneğini bırakıyor. Erdoğan çıkmayacaksa Bülent Arınç’sız Köşk yarışının tek ismi Abdullah Gül.

-Başka sürpriz aday beklenir mi?

Hayır. Çünkü Bülent Arınç’ın ancak Recep tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül dışında bir aday çıkması durumunda adaylığını ilân edeceğini düşünüyorum. Partinin başörtüsü ve devletle ilişkileri konusunda ürkek kaldığını gösteren bir sürpriz adayın şansı da çok az.

-Vecdi Gönül, Beşir Atalay, Mehmet Aydın, Köksal Toptan olursa...

O tür bir aday kombinezonu çıkarsa, Arınç parti içerisinde Milli Görüş’e yakın vekillerle Güneydoğu kökenli milletvekillerinin desteğiyle ciddi bir sayıya ulaşabilir. Parti yönetimi başka aday istemiyorsa tek seçenek Abdullah Gül. Parti açısından Gül’ün şöyle bir avantajı var: Evet Erdoğan, ayağına gelen bu fırsatı kullanmıyor, fedakârlıkta bulunuyor, fakat partinin ikinci adamını yerine öneriyor. Bu Erdoğan’ın sürece bir uzlaşı boyutu getirdiği anlamına gelir. Çünkü son bir buçuk yıllık muhalefet, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını engellemeye yönelikti. Erdoğan’ın bu saatten sonra çıkıp tamam ben feragat ediyorum ve Gül’ü öneriyorum demesi hâlinde kimsenin itiraz edecek durumu yok. Erdoğan, Köşk’e başörtülü bir first lady göndererek de tabana çok ciddi mesaj gönderecektir.

GENEL SEÇİMDE RAHATÇA ÇOĞUNLUĞU KAZANIR

-Ne olacak bu mesaj?

AK Parti’nin son 1,5 yıldır süren baskılara boyun eğmediği ve iktidar olduğu, geri adım atmadığı mesajıdır. Bu da partiye Kasım seçimlerinde bir doping etkisi yapar.

-Senaryonuza göre seçim sonrası siyasi tablo nasıl değişecek peki?

Recep Tayyip Erdoğan’ın geri adım atması, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle Türk siyaseti inanılmaz ölçüde yumuşayacak ve sakinleşecek. Kasım seçimlerinde AKP’nin Meclis’e 3 veya 4 partinin katılma ihtimali olsa bile rahat bir çoğunluk kazanacağını düşünüyorum.

-Bu 3-4 parti hangileri olur sizce?

AKP ve CHP’nin dışında MHP ve DYP’nin barajı aşma ihtimallerinden söz ediliyor. En az birisinin barajı aşacağını düşünüyorum. Muhtemelen MHP olacak. DTP’nin de bağımsız milletvekilleriyle katılması söz konusu. Belki Meclis’te AKP’den bir 15-20 kişinin yerini kaybetmesi anlamına gelebilir Güneydoğu’da. Bütün bunlara rağmen seçimler AKP’nin belirgin üstünlüğü ile geçer. Son dönemde Türk siyaseti cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenmiş durumda. AK Parti bu kilidi Erdoğan, Gül formülü ile aşarsa çok büyük prestij kazanabilir. Hem Türkiye’deki farklı kesimler arasında, örneğin büyük sermayede, hem de uluslararası finans çevrelerinde böyle bir manevra Erdoğan’ın siyasal ağırlığını pekiştirir ve ayrıca önümüzdeki seçimlerde kararsızlar blokunu AKP’ye doğru yaklaştırır. Zaten Erdoğan’ın Köşk’e çıkmama kararı AK Parti’yi merkez kesimlerle kucaklaştıran bir jest olacaktır.

-Erdoğan başbakan, Gül cumhurbaşkanı olacak. Çankaya’dan sonra başkanlık, yarı başkanlık sistemi tartışmaya açılacak deniyor?

Gerçekçi bulmuyorum. Çünkü sistem dönüşümü gerçekleştirebilmek için parlamentoda bir siyasal iradenin anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip olması şart.

-Tam tersine cumhurbaşkanının yetkileri azaltılırsa?

Cumhurbaşkanlığı yetkilerinin azaltılması mümkün. Erdoğan ve Gül dışında bir adayın olması ve seçilmesi durumunda böyle bir manevra gerçekleşebilir.

-Erdoğan Köşk’e çıkarsa partisi Anavatan gibi olur mu?

1989 seçimi ile şimdi arasında önemli farklar var. AK Parti şimdiye kadar belki de Türkiye siyasetinde hiçbir partide olmayan bir şeye sahip. O da ikinci adam. Bu AK Partiye müthiş bir manevra imkânı veriyor. Hatta üçüncü, dördüncü adamların da varlığı konuşulabilir. İkinci adamın anlamı şu: Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması durumunda başbakan ve parti lideri olarak Gül’ün seçileceği neredeyse kesin. Dolayısıyla parti liderliğine seçilmiş başbakan olan Gül’ün Erdoğan ile ilişkisi niteliksel olarak değişecek. Bu nitelikleri taşıyan Gül’ün Erdoğan’ın bir emanetçi başbakanı olması beklenemez. Çünkü parti içinde kendi konumunu güçlendiren, başbakanlık makamıyla da Türkiye’deki siyasal yapının ana gövdelerinden biri hâline gelen bir kişinin Erdoğan’ın siyasal liderliğini hâlâ benimsemesi mümkün olmaz.

-Asker Çankaya seçimlerinde şu ana kadar sessiz kaldı. Neden?

Hukuken sessiz kalmaları gerekiyor. Askerin böylesine merkezî bir siyasal konuda görüş belirtmesi yasal değil. İkincisi, önceki dönemlerle kıyasladığımızda askerin uluslararası desteğini kaybettiğini görüyoruz. Yani asker ne 1960 ne de 70-80’lerde olduğu kadar uluslararası yapılarla bütünlüklü değil. Aslında son yıllarda askerin siyasal ihtiraslarına muhalif bir uluslararası yapının oluştuğunu söylemek mümkün. Dolayısıyla bu askeri ciddi olarak frenliyor.

-Haksızlık etmemek lâzım, askerin kendi içinde rolünü normalleştirmek isteyenler var.

Doğrudur. Askerin son dönemde daha profesyonel bir çizgide kalması yönünde bir eğilim var. Bu eğilim Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı döneminde pekişti. Fakat buna rağmen ben Türkiye’de askerin önemli kanadının siyaseten muhteris olduğunu düşünüyorum.

SEÇMEN ERDOĞAN’I MECLİSTE GÖRMEK İSTİYOR

-Anketlerin dilinden Köşk adaylarını değerlendirebilir misiniz?

Kuşkusuz kamuoyu yoklamalarında kim cumhurbaşkanı olmalı sorusu yöneltildiğinde Erdoğan tartışmasız önde. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına kamuoyunda bir destek var. Ama bu destek karışık bir destek. Yani Erdoğan’ı başarılı bulan, hakkında olumlu kanaat belirtenler arasında bile ciddi bir kesim onun başbakan kalmasını istiyor. Bu da çok ilginç. Ben bunu şöyle açıklıyorum: AK Parti tabanı Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına çıkmasıyla partinin zayıflayacağını düşünüyor. İkincisi daha derin bir mesaj...

-Nedir o?

AK Partili seçmen Erdoğan’ı devlete vermek istemiyor. Onu kendisinin bir temsilcisi olarak Meclis’te başbakanlıkta görmek istiyor. Cumhurbaşkanlığı biliyorsunuz genel olarak devletin buyurgan ve soğuk yüzüyle özdeşleştirildi. Türkiye’de merkez sağ seçmen de devletin bu çehresinden hiç hoşlanmadı. Böyle bir intiba var. Dolayısıyla Erdoğan devletin değil milletin temsilcisi olarak görülmek isteniyor.
Aksiyon
Yayın Tarihi : 12 Nisan 2007 Perşembe 02:42:46
Güncelleme :12 Nisan 2007 Perşembe 10:05:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?