22
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

Şener, Baykal gibi düşünüyor

Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, 11’inci Cumhurbaşkanı Meclis dışından da seçilebilir dedi...

Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, 11’inci Cumhurbaşkanı Meclis içinden mi, dışından mı olsun tartışmalarıyla ilgili olarak, “Anayasamız Meclis içinden de olabilir, Meclis dışından da olabilir diyor. Hukuki zemine göre cumhurbaşkanı hem Meclis içinden hem de Meclis dışından seçilebilir. Anayasanın imkan tanıdığı bir takım alternatiflerin yok sayılabileceği sürecinin içerisinde olacağımızı düşünmüyorum” dedi.


Şener, Türk Dil Kurumu’nun 75’inci kuruluş yıl dönümü nedeniyle düzenlenen törenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili şimdiden yorum yapmanın doğru olmadığını belirten Şener, 22 Temmuz sonrası oluşacak Meclis tablosuna bakmak gerektiğini ifade etti. Kendisinin milletvekili adayı olmadığı için cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanamayacağını hatırlatan Şener, “Süreci birlikte izleyeceğiz. Cumhurbaşkanını önümüzdeki Meclis seçecek. Bugünkü yorumlar yarınki koşullara uygun düşmeyebilir, dolayısıyla bugünden bir şey söylemek mümkün değil. Partilerin temsil oranı seçimde çok önemli olacak. Ben yeni Meclisin Cumhurbaşkanını seçebileceğini düşünüyorum” dedi.

Şener, 22 Temmuz sonrası oluşacak Meclis için “cumhurbaşkanını seçebilir mi, seçemez mi? Seçerse ne olur, seçemezse ne olur” gibi bir tartışmanın erken olduğunu kaydetti.

“İÇERDEN DE OLABİLİR DIŞARDAN DA”

Şener, şöyle konuştu: “Bu tartışmanın da erken olduğunu düşünüyorum. Anayasamız ne diyor ‘Meclis içinden de olabilir Meclis dışından da olabilir’ diyor. Ben şu anda hukuki zemine bakarım, bu zemine baktığımız zaman cumhurbaşkanın hem Meclis içinden hem de Meclis dışından seçilebileceğini söyleyebilirim. Nitekim son iki cumhurbaşkanına baktığımızda biri Meclis içinden biri Meclis dışından seçilmiştir. Anayasa buna açıktır, buna imkan tanımaktadır. Anayasanın imkan tanıdığı bir takım alternatiflerin yok sayılabileceği sürecinin içerisinde olacağımızı ben düşünmüyorum.”


Bir gazetecinin “Kesin cumhurbaşkanı adayı olurum ya da olamam diyebiliyor musunuz” sorusunu, “Bu tür somut yaklaşımların olamayacağını basın mensupları benden daha iyi bilirler diye düşünüyorum” şeklinde yanıtladı.




ajanslar
Yayın Tarihi : 12 Temmuz 2007 Perşembe 16:23:15
Güncelleme :12 Temmuz 2007 Perşembe 16:40:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Rıza Üsküdar IP: 88.229.183.xxx Tarih : 12.07.2007 19:20:09
Gazetelerdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları ile ilgili haber başlıklarına yazdığım çok sayıda yorumlarımda, muhalefetin 376 dayatmasını ve AK Parti’’nin samimi olmayan yalpalarını eleştiriyorum ve eleştirmeye devam edeceğim. Ama bir vatandaş olarak hiç de arzu etmediğim halde “376 dayatması” iyi ki yaşanmış diyorum. Bu sayede herkes samimiyet sınavından geçiyor. Bireyler arasındaki sosyal ilişkilerde bile ikiyüzlülüğün nerdeyse etik değer haline geldiği toplumumuzda siyasi mücadelelerin ne kadar acımasız olduğunu bilenlerdenim. Haber başlığında görüşleri aktarılan bu siyaset adamı AK Parti ve içinde bulunduğu AK Parti Hükümeti’’nin Başbakanı ile uzunca bir süredir sorunlar yaşayan bu nedenle milletvekili adayı olmaktan son anda vazgeçen bir Başbakan Yardımcısıdır. Bu anlaşmazlıklara karşı hiçbir şey olmamış gibi görevini sürdürmüştür. Bu tavrıyla da nasılsa belirli mahfillerin takdirini kazanıyor. Sayın Başbakan da muhatabı gibi siyasi etiğe yakışmayan bu yaklaşımı karşılıklı paylaşmış ve paylaşmaya devam ediyor. Ne dersiniz bu samimiyet sınavını kim kazanacak? —376 tartışmaları ile devletin işleyişini sabote eden Muhalefet partileri mi? — Verdiği kararla 367 argümanını meşrulaştıran daha sonra önüne gelen “Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile ilgili Anayasa değişikliğine mevcut Cumhurbaşkanı ve CHP’’nin itirazlarına “Anayasa Mahkemesi’’nin” inanırlığını daha fazla zedelememek için reddeden Yüce Mahkeme üyeleri mi? —Başbakan ve AK parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan mı? —TBMM Başkanı Bülent Arınç mı? —Bu haber başlığında görüşlerini açıklayan Abdullatif Şener mi? — Necip basınımızın sağını solunu şaşırmış basın patronları ve yazarları mı? Hayır, yukarıda sıraladığım tüm kurumlar ve Türk Milleti’’ne yakışmayan siyaset önderleri samimiyet sınavını kaybetmişlerdir. Peki, samimi olan hiç kimse yok mu? Elbette var. O kişi görülen o ki partisinin istemeyerek aday gösterdiği T.C Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’’dür. Bu süreçte sadece muhalefetin 367 dayatması ile değil aynı zaman da partisinin samimi olmayan üyelerinin olup, bittileri ile karşılaşmıştır. Karşılaşmaya devam etmektedir. Bir samimi daha var: O da sivil, demokratik demokrasiye inanmış zavallı Türk Milleti. Şimdi bu samimi milletimiz, “Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sürecine” yukarıda saydığım hangi samimiyetsizlerin destek vereceklerini görmek istiyor. Ancak korkum o ki samimiyet sınavında başarısız olanların sayısı azalmayacak daha da artacak gibi. Devletimin ve milletimin en az 2000 yıllık yazılı tarihsel birikimi, samimiyetsizlerin elinde çarçur ediliyor. Çok Yazık!

Rıza Üsküdar IP: 88.229.183.xxx Tarih : 12.07.2007 17:01:28
Gazetelerdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları ile ilgili haber başlıklarına yazdığım çok sayıda yorumlarımda, muhalefetin 376 dayatmasını ve AK Parti’’nin samimi olmayan yalpalarını eleştiriyorum ve eleştirmeye devam edeceğim. Ama bir vatandaş olarak hiç de arzu etmediğim halde “376 dayatması” iyi ki yaşanmış diyorum. Bu sayede herkes samimiyet sınavından geçiyor. Bireyler arasındaki sosyal ilişkilerde bile ikiyüzlülüğün nerdeyse etik değer haline geldiği toplumumuzda siyasi mücadelelerin ne kadar acımasız olduğunu bilenlerdenim. Haber başlığında görüşleri aktarılan bu siyaset adamı AK Parti ve içinde bulunduğu AK Parti Hükümeti’’nin Başbakanı ile uzunca bir süredir sorunlar yaşayan bu nedenle milletvekili adayı olmaktan son anda vazgeçen bir Başbakan Yardımcısıdır. Bu anlaşmazlıklara karşı hiçbir şey olmamış gibi görevini sürdürmüştür. Bu tavrıyla da nasılsa belirli mahfillerin takdirini kazanıyor. Sayın Başbakan da muhatabı gibi siyasi etiğe yakışmayan bu yaklaşımı karşılıklı paylaşmış ve paylaşmaya devam ediyor. Ne dersiniz bu samimiyet sınavını kim kazanacak? —376 tartışmaları ile devletin işleyişini sabote eden Muhalefet partileri mi? — Verdiği kararla 367 argümanını meşrulaştıran daha sonra önüne gelen “Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile ilgili Anayasa değişikliğine mevcut Cumhurbaşkanı ve CHP’’nin itirazlarına “Anayasa Mahkemesi’’nin” inanırlığını daha fazla zedelememek için reddeden Yüce Mahkeme üyeleri mi? —Başbakan ve AK parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan mı? —TBMM Başkanı Bülent Arınç mı? —Bu haber başlığında görüşlerini açıklayan Abdullatif Şener mi? — Necip basınımızın sağını solunu şaşırmış basın patronları ve yazarları mı? Hayır, yukarıda sıraladığım tüm kurumlar ve Türk Milleti’’ne yakışmayan siyaset önderleri samimiyet sınavını kaybetmişlerdir. Peki, samimi olan hiç kimse yok mu? Elbette var. O kişi görülen o ki partisinin istemeyerek aday gösterdiği T.C Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’’dür. Bu süreçte sadece muhalefetin 367 dayatması ile değil aynı zaman da partisinin samimi olmayan üyelerinin olup, bittileri ile karşılaşmıştır. Karşılaşmaya devam etmektedir. Bir samimi daha var: Oda sivil, demokratik demokrasiye inanmış zavallı Türk Milleti. Şimdi bu samimi milletimiz, “Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sürecine” yukarıda saydığım hangi samimiyetsizlerin destek vereceklerini görmek istiyor. Ancak korkum o ki samimiyet sınavında başarısız olanların sayısı azalmayacak daha da artacak gibi. Devletimin ve milletimin en az 2000 yıllık yazılı tarihsel birikimi, samimiyetsizlerin elinde çarçur ediliyor. Çok Yazık!