19
Mayıs
2024
Pazar
SİYASET

Silivri Guantanamo olmamalıdır

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal partisinin grup toplantısında konuşuyor:
Ekonomide durum giderek daha da ciddiyet kazanıyor. Türkiye hala bütünleşmiş bir krizle mücadele edebilmiş değildir. Belli bir sistematiği olmayan tedbirler paketi olarak kendisini gösteren bu yaklaşım, kriz karşısındaki beklentiyi sona erdirememiştir. Hala herkes hükümetin ne yapacağını bekliyor.

Kriz esnasında vatandaşın alım gücünü artırmaya yönelik hiçbir şey yapamadı. Hükümet ciddi bir önlem alamaz durumda. İşsizlik arttı. İşsizlik fonunun daha esnek olarak uygulanması gerekir. Can suyu projesi bir an önce çiftçi için de uygulanmalı...

İstihdamdaki yük azaltılmalı. İşçi çalışanlardan stopaj alımı düzenlenmeli...

BAŞBAKAN'IN HAMAS AŞKI TÜRKİYE'Yİ ZOR DURUMDA BIRAKTI

Avrupa Birliği 2006'da PKK'dan önce Hamas'ın terör örgütü olduğunu kabul etti. Bunun altına AKP hükümeti de imza attı. Biz şimdi Hamas sözcülüğüne çıkmış gibiyiz. Gerçekten üzüntü verici bir durumdur. Başbakan diyor ki BM kararları var. Uygulanmıyor. Eğer BM'nin tüm kararları uygulansa bizim de yapmamız gerekenler var. Başbakan bu ince politikaya Hamas aşkıyla girdi, Türkiye'yi allak bullak etti.

GEÇEN HAFTAKİ GÖZALTILAR

Türk Metal İş'in başkanı gözaltına alındı. Hükümete karşı tutarlı bir muhalefet sürdüren bir kanal arandı. Araştırmacı yazar biri arandı.

ÖZBEK NEDEN GÖZALTINA ALINDI?

Özbek neden gözaltına alındı? Öğrendiğimize göre Ergenekon'a bir kasa arıyorlarmış. Acaba o Mustafa Özbek midir diye alınmış. Daha önce de Kuddisi Okkır aynı nedenle hapsedilmişti. Sonra anlaşıldı ki Okkır değil Ergenekon'u finanse etmek kendi özel yaşantısını idare edemiyordu. Cenazesini belediye kaldırdı.

Daha sonra Sinan Aygün'ü finansör yapmaya çalıştılar. Odalar ve Borsalar birliğinin kararlı tavrı nedeniyle ondan da vazgeçtiler.

İşadamlarından finansör bulamayınca bir işçiden finansör bulmaya çalışıyorlar. Sendika başkanını tutukladılar.

İnsanlar tutuklanıyor. Bazılar derhal tahliye ediliyor. Bazıları biraz sonra, bazıları 11 ay sonra tahliye ediliyor.

KANIT OLMADAN TUTUKLAMIŞLAR

Tutuklanan ve hemen tahliye edilenler için konuşuyorum. Bir insanı evinden almaya giderken onun suçluluğu konusunda güven veren bir tablonun olması zorunlu değil midir? Elinizde bir şey yokken bir insanın kapısını samah 4.30'da nasıl çalarsınız? Gidiliyor, alınıyor, bir süre sonra deniliyor ki evde bulunan deillerin hukuki geçerliliği yok. Yani sizin elinizde delil yok, eve delil bulmaya gidiyorsunuz.

Elinizde delil olmadan nasıl gidiyorsunuz. Sanıktan delile değil, delilden sanığa gidilir. Bu bir kuraldır. Siz sanığı biliyorsunuz. Birileri size söylemiş, şunu alın diye. Nasıl alacaksınız? Eve gidelim, telefonlarını dinleyelim, buluruz bir şeyler diyorlar. Bu olur mu? Oldu, Yalçın Küçük'le ilgili durum bu... Yalçın Küçük'le ilgili elinizde bir emare vardıysa tutuklayın, yoksa gitmeyin...

Vedat Yenerer diyor ki "11 ay içerde kaldım. Niye tutuklandığımı bilmiyorum" diyor. Suçlu olsa da bir tas çorbayı çok gören adalet anlayışı olmaz. Silivri bir AKP Guantanamosu olmamalıdır.

Soruşturmaların gizliliği ihlal edilmiştir. Bu suç değil mi? Gizliliği gözetmeyen bir soruşturmayı adil kabul etmek mümkün mü? Gül ve Erdoğan davayla ilgili gelişmeleri çok önceden nasıl bilir? Soruşturmanın gizliliği ihlal edildiyse bu suçu kim işledi? Gizliliği ihlal davayı yürütenlerin sorumluluğundadır.

Gizliliğin ihlalinden herkes şikayet ediyor ama birşey yapan yok. Bu soruşturma savcılardan çok, emniyetçilerin ve polislerin kontrolünde gitmektedir. Emniyet güçleri sadece savcılardan talimat almalıdır. İfadeleri polsiler alıyor, sanıkları onlar çağırıyor, hatta ifade pazarlığı yapıyor."

 

.
Yayın Tarihi : 27 Ocak 2009 Salı 14:19:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?