28
Mayıs
2024
Salı
SİYASET

Son huzurlu 29 Ekim (mi)

Akşam gazetesi Yayın yönetmeni Serdar Turgut, Cumhurbaşkanı seçimleriyle ortaya çıkacak huzursuzluğu ele aldı. Serdar Turgut'un konu ile ilgili "Son huzurlu 29 Ekim (mi)" başlıklı yazısını aynen aktarıyoruz...

Ayrıca bugün gazetelerde yer alan, dün Ankara'da Hipodrum'da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile TBMM Başkanı Bülent Arınç arasındaki soğukluk ile ilgili haberleri Turgut'un yazısından sonra okuyabilirsiniz..

"Son huzurlu 29 Ekim (mi)"

Türkiye ilan edilmemiş bir seçim heyecanına çoktan girdi bile. İnsan eskiden denenmiş ve ülkeyi zor durumda bırakan insanların tekrar utanmadan sıkılmadan hizmete hazır olduklarını ilan etmelerini hayretle seyrediyor

Dün bayram heyecanını yaşarken ve kutlamaları izlerken insan cumhuriyetin bugün bizleri taşıdığı noktaları düşünüyor ve acaba bu bizim millet olarak yaşadığımız son huzurlu 29 Ekim miydi diye düşünmeden de edemiyor.

Türkiye ilan edilmemiş bir seçim heyecanına çoktan girdi bile. İnsan eskiden denenmiş ve ülkeyi zor durumda bırakan insanların tekrar utanmadan sıkılmadan hizmete hazır olduklarını ilan etmelerini hayretle seyrediyor. Acaba bu insanlar yüzsüz müdür yoksa karaktersiz midir, 'Ben denedim ama olmadım' diyerek neden bir köşeye çekilme onurunu gösteremezler ki diye düşünüyor insan.

Siyasetin gidişatı insana hiç umut vermiyor. AKP çok önemli işler yaptı ve tek parti iktidarı olmanın da avantajlarını kullanarak ülke ekonomisini çok iyi bir yere getirdi ama onlar da ellerindeki büyük siyasi avantajı kullanmak yerine ülkeyi daha da sıkıntıya sokacak düşük düzeyli bir siyasi manevraya hazırlanıyor işareti veriyorlar.

KÖŞK SEÇİMİ

Cumhurbaşkanlığı seçimi de yaklaşıyor ve ne yazık ki AKP yönetimi bu seçimi büyük bir siyasi zafer için kullanmak niyetinde gibi. Hesaplar Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması üzerine kurulmuş gibi gelen tüm işaretler bu yönde. AKP, bu manevranın Türkiye'de ne kadar büyük krize yol açabileceğini, bunun nedenini görmez gibi davranıyor. Dahası biz bildiğimizi yaparız, gerisi bizi alakadar etmez havası da hakim. Muhalefet ise başka alemde. Onlar şimdiden savaş meydanına inmiş durumdalar. Millete söyleyecek yeni bir şeyleri olmadığından eski kavgaları ısıtıp ısıtıp öne sürüyorlar. İstikrardan herkes rahatsız olmuş gibi davranıyor. Halbuki o istikrar iş alemine ve ekonomiye büyük canlılık verdi ve aklı başka siyasi kavgalarda olmayan bir iktidar, bu istikrar ve canlılık ortamını öyle bir güzel kullanabilirdi ki, tüm dünyanın kıskançlıkla izlediği bir gelişme sağlanabilirdi.

Bugün yakaladığımız büyük potansiyelin harcanacağını ve eski kavgaların yine aynı insanlar tarafından yapılacağını gördükçe insanın içi acıyor ve üzülüyor. Eskiden 'Alo orası tımarhane mi' adlı bir piyes vardı ben son günlerde o oyunda aslında Türkiye'nin anlatıldığını düşünmeye başladım. Başka hiçbir ülkede siyaset kendi ülkesinin potansiyelini Türkiye'de olduğu gibi kolay harcamak ve çarçur etmeye yeltenmez.

Şu bilinsin; Türk insanı, AKP öncesi dönemi biraz korkuyla ve biraz da tiksinerek hatırlıyor.

O dönemde kurulmuş olan vıcık vıcık ilişkileri hatırlatan her kim ister siyasetçi, isterse işadamı olsun insanımızım midesini kaldırıyor.

AKP dönemi ise Türkiye için çalışan ve ülkesini düşünen insanların bir süre umudu oldu. Çünkü siyasi istikrar ve ekonomik büyüme sağlandı.

Ancak kendisine açılmış olan büyük kredinin farkında bile değilmiş gibi davranmaya başlayan iktidar da yine eski dönemleri hatırlatan ve insanımızın midesini kaldıran bazı davranış biçimlerine girmeye başladı. Bunun üstüne üstlük Türkiye'yi tamamen çalkalayacak bir cumhurbaşkanlığı meselesiyle rejim tartışmaları da çıkartılmak üzere.

Herkese aklınızı başınıza toplayın çağrısı yapmak zorundayız. AKP iktidara neden ve nasıl geldiğini iyi hatırlasın, halkın neye tepkili olduğunu ve ne beklendiğini tekrar hatırlasın, hatırlamıyorsa da beklentiler üzerine kendi yaptırdığı araştırmaları yeniden okusun ve başörtüyle Çankaya'ya çıkmanın bir zafer olmadığını ve halkın da bunu öyle görmediğini ve aslında çoğunluğun bu olasılıktan ve getireceklerden korkmakta olduğunu lütfen görsünler.

Bu uyarımız sadece siyasetçiler için değil eski alışkanlıklarını sürdüren meslektaşlarımız için de geçerlidir. 

-----------------
29 Ekim törenlerinde Ankara'da Hipodrom'da yaşananlar....

Yüzüne bile bakmadı

Hipodrom’daki Cumhuriyet Bayramı protokolüne Cumhurbaşkanı Sezer’in, Meclis Başkanı Bülent Arınç’a sert tavrı damgasını vurdu. Sezer, Arınç’la tokalaşırken yüzüne bile bakmadı, yüzünü başka tarafa çevirdi. Sezer’in sert ifadesi, Anayasa Mahmemesi Başkanı Tülay Tuğcu ile tokalaşırken yerini gülümsemeye bıraktı.

CUMHURİYET’İN 83. yıldönümü törenlerinde Anıtkabir defterine "Cumhuriyet kuşakları, emanetinizi değiştirilemez nitelikleriyle korumaya kararlıdır" yazan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Hipodrom’daki protokol tribünündeki tavrı güne damgasını vurdu. Cumhurbaşkanı Sezer, elini sıkmak üzere gelen TBMM Başkanı Bülent Arınç ile tokalaşmadan önce yüzüne ters bir ifadeyle baktı. Arınç’ın elini sıkarken ise yüzüne bile bakmadı. Sezer’in, Arınç ile tokalaşırken kafasını başka bir yere çevirmesi protokoldekilerin de dikkatini çekti. Sezer, Arınç’ın aksine Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu ile tokalaşırken ise gülerek yüzüne baktı.

Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında Ankara’daki ilk tören Anıtkabir’de düzenlendi. Sabah saat 08.45’te devlet protokolünün yerlerini almasıyla başlayan törende, Sezer başkanlığındaki heyet, Aslanlı Yol’dan yürüyerek Cumhuriyet’in kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün kabrinin bulunduğu bölüme geçti. Sezer, Ulu Önder’in kabrine üzerine "Cumhurbaşkanı" yazılı kırmızı-beyaz karanfillerden oluşan bir çelenk koydu, ardından da saygı duruşunda bulunulup İstiklal Marşı okundu. Sezer, daha sonra beraberindekilerle geçtiği Misak-ı Milli Kulesi’nde, Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdı:

EMANETİNİZ DEĞİŞTİRİLEMEZ

"Cumhuriyetin parlak başarısıyla övünüyor, geçmişimizle gurur duyuyor, size, ilke ve devrimlerinize bağlılığımızı bir kez daha tek yürek olarak yineliyoruz. Önderliğinizde büyük özverilerle kurulan Türkiye Cumhuriyeti, ilke ve devrimleriniz ile ulusumuzun soylu kimliğinden güç alarak her alanda gelişmiş nitelikleri ve atılımlarıyla çağdaş dünyada saygın bir devlet durumuna gelmiştir. Evrensel değerleri benimseyerek aklın ve bilimin ışığında yetişen Cumhuriyet kuşakları, emanetinizi değiştirilemez nitelikleriyle korumaya, başlattığınız aydınlanma ve çağdaşlaşma savaşımını ilk günkü coşku ile sürdürmeye kararlıdır. Türkiye Cumhuriyeti temel nitelikleriyle varlığını sonsuza kadar sürdürecektir. Ulusumuz bağımsızlığından ödün vermeden öngördüğünüz büyük hedeflere birlik içinde mutlaka ulaşacaktır." Sezer daha sonra TBMM’ye gelerek kutlamaları kabul etti. Sezer’i Meclis’e gelişinde Arınç, askeri törenle karşıladı. Kabul töreni, İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından saat 09.30’da başladı. Sezer tek tek tebrikleri kabul ettiği törene 10 dakika ara vererek dinlendi. Sezer daha sonra aralarında KKTC, ABD, Irak, İsrail, Fransa büyükelçilerinin de bulunduğu yabancı misyon şeflerinin tebriklerini kabul etti. Sezer, törenin ardından basın mensupları ile tokalaşarak, bayramlarını kutladı ve hatıra fotoğrafı çektirdi.

BÜYÜKANIT’A ELDİVEN UYARISI

Meclis’teki tören öncesinde, Erdoğan ile Orgeneral Büyükanıt kendilerine ayrılan bölümde tokalaşıp, 10 dakika kadar sohbet ettiler. Erdoğan ile tokalaşmasının ardından eldivenlerini takan Orgeneral Büyükanıt, yaverlerinin uyarısı üzerine tebriklerden önce sağ eldivenini çıkardı. Cebindeki bilgi notlarına bakan Erdoğan ise yanına çağırdığı İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile bir süre görüştü. Hipodrom’daki tören saatine kadar Meclis’teki çalışma odasında kalan Erdoğan, burada bazı bakan ve parti yöneticileriyle bir araya geldi. Beraberindekilere simit ve kaşar ikram eden Erdoğan, daha sonra Atatürk Kültür Merkezi’ndeki törenlere katılmak için TBMM’den ayrıldı.



Akşam/Serdar Turgut/Hürriyet
Yayın Tarihi : 30 Ekim 2006 Pazartesi 15:41:15
Güncelleme :30 Ekim 2006 Pazartesi 15:58:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Kubilay Şahin IP: 85.101.129.xxx Tarih : 30.10.2006 22:39:06
Ortalığı bulandırmanın anlamı yok böyle seneryolarla olaylara davetiye çıkarılmış olunmuyor mu.Bırakın seçilmiş insanlardır hakkediyorlarsa gelsin olsun Cumhurbaşkanı ben AKP iktidarına oy vermedim vermem ama farklı davranmak onlara oy veren insanları hiç saymak değilmihem bu ülkenin ordusu adaleti var gerçek Türk Milleti var Cumhuriyete kimse dokunamaz ki,AKP dede böyle bir düşünceye cesaret edeceklerini sanmıyorum.Cumhurbaşkanımıza surat dökerek insanlara farklı davranmayı yakıştıramıyorum her şey Türkiyem için.

fatma demir IP: 85.98.17.xxx Tarih : 30.10.2006 19:59:32
Bence 29Ekim her zaman güzel olacak.