16
Mayıs
2024
Perşembe
SİYASET

TSK Gül'ün adaylığına ne der?

TSK, milli iradeye saygı duyar...

Abdullah Gül Çarşamba günü çıktı ve Cumhurbaşkanlığı adaylığının devam ettiğini açık seçik ortaya koydu.

Hemen ardından, Başbakan bu adaylığı desteklediğini gösteren bir konuşma yaptı.

Bunun üzerine hesaplama başladı.

Hangi parti girerse 367 rakamı tamamlanabilecekti. DTP'nin bağımsızları sayılırken, dün sabahki Milliyet'te, Bahçeli'nin açıklaması, sorunu temelden çözdü. MHP lideri, oturumu boykot etmeyeceklerini açıkladı.

Bu durumda, Gül'ün Cumhurbaşkanlığına seçilmesi -beklenmedik yeni bir unsur çıkmazsa- garantilenmiş oluyor.

İşte bu aşamada, ister istemez bazı kesimler "27/4 basın açıklaması ne olacak? Asker şimdi ne yapacak? Bildiri unutulacak mı? diye sormaya başladılar.

Bu sorulara yanıt ararken, bir kaç noktaya çok dikkat etmemiz gerekiyor:

1. Türk Silahlı Kuvvetleri attığı bir adımı veya aldığı bir kararı unutmaz. Görmezden gelmez. Mutlaka izlemeye devam eder.

2. 27 Nisan basın açıklamasında, din istismarı kokan bazı eylemlere özellikle dikkat çekilmiş, Milli Eğitim alanındaki uygulamalar sert şekilde eleştirilmişti. Basın açıklaması herhangi bir kişiyi hedef almamış, laiklik konusundaki duyarlık vurgulanmıştı.

3. TSK, laikliği ne pahasına olursa olsun korur, bu noktada ödün vermez.

Bu bildirinin yayınlandığı günlerin ardından bir seçim geçmiş ve bugünkü duruma gelinmiştir.

Türk halkı büyük bir çoğunlukla oyunu kullanmış ve çok bilinçli bir tercih yapmıştır.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en fazla önem verdiği konu da budur: Milli İrade...

TSK, halkın sürekli nabzını tutar. Türk toplumu üzerindeki saygınlığına gölge düşmemesi için büyük dikkat harcar.

12 Eylül müdahalesinin dahi, sırf "kamuoyu daha iyi hazırlansın" diye birkaç ay ertelendiğini bana bizzat Kenan Evren (bakınız: 12 Eylül Saat 04:00, Karacan yayınları) anlatmıştı.

TSK şimdi yüzde 46 oy oranıyla seçilmiş bir iktidarın Cumhurbaşkanı adayını, sırf eşi türbanlı diye engellemeye kalkmaz. Sorun çıkartmaz.

Bizim gibi, onlar da, Çankaya'ya oturacak first lady'nin türbanlı olmasından -özellikle dışarıda Türkiye'nin temsili ve görüntüsü açısından- rahatsızlık duyacaklardır. Olmamasını tercih edeceklerdir. Ancak TSK farklıdır. Güney Amerika orduları gibi tepki göstermez.

Buna karşılık, izlemeyi sürdürür.

Laik sistemi tehlikeye sokacak adımlar atılıp atılmadığına bakar. 27 Nisan bildirisinde saydığı durumların tekrar edip etmediğine gözler.

Gelişmenin genelini analiz eder.

Ancak milli iradeyi çiğnemez.

TSK, bizim göz bebeğimizdir.

Mehmet Ali Birand - Posta
Yayın Tarihi : 27 Temmuz 2007 Cuma 20:06:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?