Tartışmalara neden olan Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesi konusunda hükümete öneri sunmak için geçtiğimiz kasım ayından bu yana bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, metin üzerinde anlaştı.

İş dünyası, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301'inci maddesinin değiştirilmesini talep etti. Bu konuyla ilgili bir araya gelen 10 örgütün TCK 301. Madde ile ilgili hazırladıkları teklif metninde, "Türklüğü aşağılama" ibaresi yerine "tahkir ve tezyif" ifadesinin yeralması önerildi.

TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, TZOB, TİSK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, MEMURSEN, TVYD ve İKV'den oluşan 10 sivil toplum örgütü, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. Maddesi'nin değiştirilmesini talep etti. 5 Kasım'dan bu yana çalışan örgütler, iki maddelik öneri oluşturdu. Mevcut 301. Madde'de "Türklüğü alenen aşağılama" ifadesi yerine teklif edilen öneride, "Türklüğü, Türkiye Cumhuriyeti'ni , Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni, devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen tahkir ve tezyif eden 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır." ifadesine yer verildi. İkinci madde de ise, "Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç teşkil etmez." ifadesi yeraldı.

Tasarıya imza atan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türk-İş, Hak-İş, Memursen, Televizyon Yayıncıları Derneği ve İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) temsilcileri, İstanbul'da bir basın açıklaması yaptı.

TOBB Plaza'da gerçekleştirilen toplantıda İKV Başkanı Davut Ökütçü, hazırlanan metni kamuoyuna duyurdu. Önerilerinin iki maddeden oluştuğunu belirten Ökütçü, şunları kaydetti: "1'inci madde: 'Türklüğü, Türkiye Cumhuriyeti'ni, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni, devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen tahkir ve tezyif eden 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.' 2.Madde: 'Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç teşkil etmez' Yanlış anlamalara ya da tereddütlere neden olan, teknik olarak uygulama sorunları yaratan 'Türklük' kavramından, Anayasa'nın 66. Maddesi'nde tanımlandığı şekilde 'Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür' ifadesi bağlamında 'Türk Milleti' olarak anlaşılması; 'Türklük' ibaresinin madde metninde korunarak, gerekçe metninde bu tanımlamanın açıkça belirtilmesi gerektiği imzacı kurumların ortak görüşüdür. Maddenin mevcut halinde, korunan varlıklar iki ayrı fıkrada düzenlenmişken, tek fıkrada düzenlenmesi uygun bulunmuştur. Maddeye, 'aşağılama' yerine anılan varlıkları 'tahkir ve tezyif' kastı ilave edilmiştir. Böylece, bu kastı taşımadan açıklanacak ifadelerin suçun kapsamı dışında tutulması sağlanacaktır. Böylece, suç, somut ve yakın tehlike suçu niteliği kazanmış olacaktır."

Davut Ökütçü, maddenin mevcut halinde, iki ayrı fıkrada öngörülen ayrı cezaların verilmesi düzenlemesine yer verilmediğini belirterek, maddede korunanlar ile ilgili olarak maddenin belirlediği suçu işleyenlere tek ve aynı cezanın verilmesini uygun bulduklarını dile getirdi. Maddenin mevcut halinde 3'üncü fıkrasında yer alan hususa, metinde yer verilmediğine işaret eden Ökütçü, "Türk milletinin aşağılanmasının yurt dışında ya da yurt içinde gerçekleştirilmesi arasında, öngörülecek ceza bakımından bir fark olmadığı düşünülmüştür." şeklinde konuştu.

Ökütçü, "Maddenin gerekçe bölümünde Türkiye'nin ilk imzacıları arasında yer aldığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi koşullarına ve, şiddet ve açık hakaret içermediği müddetçe insanların düşüncelerini ifade etmeleri gerektiğini savunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları doğrultusunda maddenin yorumlanmasının gereğinin belirtilmesi benimsenmiştir." ifadelerini kullandı.