19
Mayıs
2024
Pazar
SPOR

Aycan'dan Calvinizm yorumu

Son günlerde alevlenen Calvinizm tartışmalarıyla ilgili olarak yazarımız Mehmet Aycan ilginç saptamalar yaptı. ABD'deki Moon tarikatı ile Fethullah Gülen hakkındaki bilgileri karşılaştıran Aycan, ciddi çıkarsamalarda bulundu. Aycan'ın "Gündem" başlıklı bölümde de yer alan yazısı şöyle:


Son günlerde Türkiye yeni dinsel bir tartışma içine girdi. Bu kez tartışma bir irticai mesele değil. Tam aksine dinde yapılmaya başlandığı iddia edilen reformun hangi boyutta olduğunun bir tartışması.

Kayserili bir iki esnafın kendilerini Calvinist Müslüman olarak tanımlaması ve buna paralel olarak başlayan "dinde reform tartışması" değişik boyutlara taşınıyor…

Bu Kayseri Esnafı'nın açıklaması da tam Kayseriliye yakışır bir gerekçe…

"Hz. Muhammed rızkın onda dokuzu ticarettedir buyurmuşlardır."

İyi de aynı yüce peygamber, haramdan kaçınılmasını ve faizin haramların en büyüğü olduğunu da buyurmuşlardır.

Calvinizm, insanoğlunun her şeyi yapmakta özgür olduğunu, tanırı ile arasına hiçbir kimsenin girmemesi gerektiğini belirtir..

Bu ilk bakışta islamiyetle fazlaca örtüşür gibi görünüyor. Çünkü İslamiyetin temel kurallarından birinin da "ruhban sınıfının" olmamasıdır. Yani imam, şeyhülislam gibi kul ile tanrı arasına bağ kurulmasına yardımcı olacak herhangi bir sınıf yoktur.

Elbette her öğreti gibi bir öğretmene ihtiyaç vardır. Ama bu ruhban sınıfı ile aynı katogoride değerlendirmemelidir…

Kayseri eşrafının Calvinizm benzetmesi biraz da program yapımcısın "entelektüelizm merakı"ndan kaynaklanıyor… Çünkü belliki MÜSİAD'lı işadamının John Calvin'den pek haberi yok…

Kayserili işadımının tanımlamasına göre, biraz tasavuvufiliğin araç olarak koktuğu mevlevilikten esintilerin bulunduğu bu yeni durum "bugüne kadar reformist olduğunu!" iddia eden "ilim!" adamlarını bile çileden çıkardı…

Daha olayın tuzu kurumamışken bu kez "sosyete tarikatı" adı altında camide başı açık saf tutan kadın fotoğrafları ortalığı karıştırdı…

Tüm bu tartışmalar, "İslamiyette reform" başladı savının ortaya atılmasına neden oldu.

Peşinden gelen tartışmalarda ise bildik bir isim ortala çıktı. Dendi ki; Calvinist İslamın öncüsü Fetullah Gülen'dir…

İşte bu nokta da durmak lazım.

Önce kaydedilim... Dip notlarda Calvinizm, John Calvin ve Püritanizm (Protestan Ahlâkı; Calvinizm) ile ilgili ansiklopedik bilgiler bulacaksınız.

Ama biz, Gülen konusuna girmeden önce biraz geriye gidelim… Birkaç yıl öncesine…

Bizim Zekeriya Beyaz Hoca, "öyle ne olduğunu bilmediği bir davet" gider. Yer Ankara'dır.. Beyaz Hoca ilk gün "Moon!" tarikatının toplantısına geldiğini anlar (!)

Nedir Moon tarikatı…

Moon bir Güney Koreli. Güney Kore ise Budist bir ülke. Moon'a sağlanan olanaklarla yeni bir tarikat geliştirilip, Budizm çökertiliyor… Güney Kore tümüyle ABD'nin denetimine giriyor...

Tarikat Lideri Moon'a ise ABD'de büyük imkanlar sağlanıyor…

Bir çok konuda örgüteleniyor.. İş dünyasında son derece etkili hale geliyor…

Akademik yapıda oldukça ağırlık kazanıyor..

Bir çok bilimsel arastırmalara el atıyor ve dünyanın bir çok yerinde okullar açıyor.

Bu gün tarikatın yüzlerce radyosu basın yayın organı var. Ve dünyanın en büyük haber ajanslarından biri bu tarikata ait…
Tarikat lideri Moon görevini yaptıktan sonra ABD ile sık sık başı derde girmeye başlıyor..
Çünkü Moon'un artık kontrol edilmesi mümkün olmayan bir serveti var....
Bir başka iddia da şu: "Dünya Dinlerinin Kardeşliği Örgütü" (kilisesi) Moon tarikatın liderliğini ilk olarak soyadı Koryürek olan bir Türk'e teklif ediyor…
Koryürek, önceleri bu teklife sıcak bakıyor ama nedense sonradan vaz geçiyor…

Ancak hem Koreli Moon Mason, hem de bizim Koryürek Mason…

İşler biraz karışık… Bugün ise konu başka bir ivme kazanmış durum da..
Şimdi biraz da Moon Tarikatının yaptığı işlemlere bakınız ve de bir de Fetullah Gülen cemaatının yapısına…
Her ikiside hemen hemen her ülkede okul açıyor..
Her ikiside iş dünyasına egemen...
Her ikiside bürokratik kademeleri sızmış..
Her ikiside siyasi kadrolarda yer alıyor...
Ve daha bir çok şey...
Benzerlik şaşırtıcı değil mi..?

Bir başka şaşırtıcı yön ise her ikisinin de ABD'ye yerleşmeleri...

(Gülen tedavi için gittiğini söylüyor)

Tüm bunlara baktığımızda birilerinin Calvinist Proteston geleneklerini sınırsız ticaret ve sınırsız kazanç prensiplerini Peygamebirimiz Hz. Muhammedin, "rızkın onda dokuzu ticarettedir" hadisi ile bağdaşdırması pek de garip gelmiyor…

Şöyle bir hatırlatma yapalım, Calvinizm, Protestan Kilisesinin kurusu Martin Luther'in öğretilerini de aşmış, Hristilyanlık cemberini dışına çıkarak "Hırıstıyanlık öğretilerine bağlı, ama tüm kilise değerlerine karışı" bağımsız din olarak tanımlanmaya başlamıştır…

İslamiyetle oynamak da kolay. Özellikle Türkiye gibi laik ve çağdaş bir ülkede, erkek egemen bir din anlayışına kadınların tepki göstermesi, fukaralığın diz boyu olduğu bir ülkede ticaret yapmanın erdem olarak ortayla çıkması son derece doğaldır. Yani yobazlığı ve irticanın yükselişe geçtiği bu günlerde "reformist gibi" görünen bu yeni tür etkinliklerin taraftar toplamısı da doğaldır…

Biz, şeytanın avukatlığını yapalım

Moon ABD'de, Gülen ABD'de...

Moon Kore'de görevini tamamladı…

Acaba Orta Doğu'da yeni bir yapılanma için acaba "Calvinist Protestan İslamiyet" gibi yeni bir yapılanma için düğmeye mi basıldı..

Bu tartışmalar ister istemez bunları akıla getiriyor..

Hazır ellerinde bir cemaat ve o cemaatın lideri varken…

Olur mu olur…
………………..

1-)

a-)Püritanizm (Protestan Ahlâkı; Calvinizm): [Protestant ethic; Puritanism // Protestantenethik; Puritanismus]: 16. ve 17. asırda Hıristiyanlık (Protestan) dinini kolaylaştırmak maksadıyla ortaya çıkan "Puritan" isimli bir dini cemaatın katı kurallara bağlı olarak benimsedikleri bir hayat tarzıdır...

b)Martin Luther'in yaşadığı 1517'lerde, kilise, para karşılığı günah bağışlama ayinleri yapmaktadır. Halk bu duruma tepki duymakta ve tepkilerini yoğun ortaya koymaktadır. Luther ise kilisenin bu kararına açıktan karşı çıkmıştır. Fakat bu karşı çıkışta reform ve kiliseden kopuş ifade edilmemektedir. Böylesi bir tasarı, plan yoktur. Aksine, Luther'in kendisi büyücülüğe inanan, kadın düşmanı ve kilise karşısında artan halk ayaklanmalarına dönük olarak, köylüleri öldürün demekten geri durmamış biridir. Dolayısıyla bu karşı çıkış ile beraber kitlesel ayaklanmaların gelişmesi, toplumun her kesiminden insanın Luther'i desteklemesi, onun kişiliği ve görünürdeki dinsel çelişkisinden çok öte bir anlama sahiptir. Çünkü bu dönem Almanya'da ulusçuluk yükselmektedir. Asıl tetikleyici etken bu ulusçu duygu olmuştur. Bu tavır bir kıvılcım olmuş, Avrupa'nın hor gördüğü Almanya'nın, İtalya kilisesi "Roma Katolik Kilisesi" ve dinine karşı verilen mesaj olmuştur. Almanlar, bu tavır şahsında adeta güç birliği yakalamışlardır. Bu birlik, giderek kiliseyi de şatoyu da "tüm iktidar çevrelerini" tehdit eder hale gelmiştir. Birlik içinde, zihinsel anlamda yeni bir teolojik anlayış ve bilinç geliştirmiştir. Bu, Cermen protestanlığıdır. Ancak kilise ve aristokrasinin bastırma hareketiyle yüz bin dolayında insanın katledilmesi ile isyan ve ayaklanmalar kanlı bir şekilde sona erdirilmiştir. Buna rağmen Almanya'da da 1555'te dinsel bölünme resmen kabul edilmiştir.
Benzer gelişmeler İsviçre'de de görülmektedir. John Calvin'in çalışmaları ile dönemin İsviçresi'nde revaçta olan ulusçuluk akımının birleşmesi sonucu belirginlik kazanmıştır. Luther'in etkisi Calvin'inki kadar olmamıştır. İsviçre'de reformasyon'u yaratan Calvin ve ardılı olan calvinistler, görece anlamda Rönesans'a daha çok bağlı olmuşlardır. Onlar öylesine etkili olmuşlardır ki, 16. yüzyılın sonunda calvinizm uluslararası din haline gelmiştir. Toplumlara, amaçlarına ulaşma ve dönüşüm sağlama bilinci taşımıştır. Fakat calvinizmin farklı ve özgün yanları çok daha sonra ortaya çıkacak, zamanla İsviçre'de terör estiren, müziği yasaklayan, kadını baskılayan bir zihniyete bürünecektir. Calvinizm aynı zamanda sınıfsaldır, zenginlerin doktirini gibidir. Kurtuluş zenginlikte demekte ve savunmaktadır. Bu yönüyle burjuvazi calvinist protestanlığı sahiplenmiştir. İngiltere dışında tüm Avrupa protestanlaşmıştır. Bu gelişmeler sonucunda Batı'da hıristiyanlık artık tanrıya ulaşmada aracı istemez hale gelmiştir. Gelişmeler aydınlanmacılığa doğru seyretmektedir.

.
Yayın Tarihi : 29 Ocak 2006 Pazar 00:34:16
Güncelleme :1 Şubat 2006 Çarşamba 11:34:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?