18
Mayıs
2024
Cumartesi
SPOR

BÜTÜN DÜNYANIN TARAFTARLARI BİRLEŞİN

Uluslararası Futbol Taraftarları Ağı’nın (Football Supporters International Network FSI), yaklaşık 15 yıllık geçmişi var. Uzun süre, Avrupa’nın dört bir yanına deplasmana giden taraftarlara her nevi danışmanlık sağlamakla meşgul oldular. Ağ giderek daha sık dokundu, daha ciddi işlere soyunmaya karar verdiler ve bir yıl önce Londra’da 25 ülkeden 250 delegeyle ilk kongrelerini topladılar. ‘Futboldaki bütün yapılar hakkında taraftarların güçlü, etkili ve bağımsız sesi olma’ iddialarını orada ortaya koydular.

İkinci kongre, yaklaşık üç hafta önce, 17-19 Temmuz tarihlerinde Hamburg Volkspark Stadı’nda bu iddiayı biraz daha somutlaştırmak üzere toplandı. 29 ülkeden, 2 milyondan fazla üyeyi temsil eden 350 delege, ‘Oyun Biziz!’ (We are the game!) sloganı altında bir araya geldi. Hamburger SV ve FC St. Pauli taraftar örgütleri, ev sahipleri olarak organizasyonun bütün hamaliyesiyle meşgul oldular. Birbirini cân-ı gönülden küçümseyen iki ezeli rakibin işbirliği, başlı başına anlamlı!

Doğu’ya açılma projesi
UEFA da önemsemek durumunda kaldı bu girişimi ve resmen bir partner olarak tanıdı. UEFA Başkanı Platini’nin özel danışmanı William Gaillard’ın kongrenin açış konuşmasını yapması, bunun ifadesiydi. Ağ, formel bir uluslararası örgüte dönüştü bu kongrede. Avrupa Futbol Taraftarları (Football Supporters Europe FSE) adını aldılar. Merkez, Hamburg olacak. Bir yönetim kurulu seçildi. Ülkelerinin taraftar örgütleri tarafından seçilmiş, İngiltere’den iki, İspanya, Norveç, Slovakya, Belçika, İskoçya, İsrail’den birer kişi var. FSE yönetim kurulu, taraftar örgütlerinin Avrupa çapındaki ortak ve yetkili sesi olacak.
FSE’de belirgin bir Batı ve Kuzey Avrupalı damgası var (İsrail’in varlığı da bu çeşit Batılılığı bütünlüyor). Belki bunu kırmak için, ilk iş olarak ‘Taraftarlar Doğu’ya Açılıyor’ projesini hazırlamışlar. Hedefleri, özellikle 2012 Avrupa Şampiyonası’nın yapılacağı Polonya ve Ukrayna’yı gözeterek, Doğu Avrupa’daki taraftar cemaatleriyle ilişki kurmak. Bu projeye UEFA da 500 bin avro destek veriyor.
Avrupa Taraftar Enternasyonali’nin bu ikinci büyük kongresinde dikkate değer atölye çalışmaları yürütüldü. Başlıklar: Televizyon yayınları ve maç saatleri; polisin taraftarlara muamelesi; taraftar örgütleri arasında ilişki ağı; taraftarların ‘tanınmasını’ (kaale alınmasını) sağlamaya yönelik stratejiler; engelli taraftarların hakları...
Bunlar arasında en hararetli konu, polisin taraftarlara muamelesi meselesiydi. Nitekim 19-21 Haziran’da da FIFA ve UEFA’nın girişimiyle kurulan bir vakıf, Basel’de, polis ve taraftarların birbirleri hakkındaki yerleşik düşman imgelerinin sorgulanması ve değiştirilmesi için bir atölye çalışması yürütmüştü. Bununla ilgili, Eintracht Frankfurt’un taraftar gruplarından Ultra’nın bir girişiminden de bahsetmeliyim. Ultra’cılar, 2008 Kasımı’nda Bremen deplasmanında karşılaştıkları toplu gö-
zaltı uygulamasına karşı polise dava açtılar. Polisin şiddeti provoke ettiğini ve yatıştırıcı diyalog girişimlerine de şiddetle karşılık verdiğini ileri sürdüler. Dava dosyasında, polisin medyayı tek yanlı bilgilendirerek Frankfurt taraftarlarının kamuoyunda itibarlarının kırılmasına yol açtığı suçlamasıyla manevi tazminat talebi de yer alıyor. Ultra temsilcisi, geçen martta Ballesterer Dergisi’ne, sonuçtan çok, bu tepkiyi kayda geçirmeyi ve böyle bir hukuki tepkinin yolunu açmayı önemsediklerini söylemişti.

‘Yenilsen de yensen de’ olur
Taraftar nelere kadirdir... Fikret Doğan 15 Temmuz’da Taraf’ta yazmıştı: Bu sezon 2. Bundesliga’ya yükselen Union Berlin’in taraftarları, kulübün maddi imkânları elvermeyince kollarını sıvayıp 13 ay gece gündüz çalışarak statlarını baştan aşağı yenilediler. Hiç şüphe yok, cefakârlık Oscar’ı ‘Demir Birlik’in!
Levent Bıçakcı’nın Federasyon Başkanlığı olduğunda topladığı bir istişare meclisinde, bir taraftarlar kongresi fikrini ortaya atmıştım. Resmi derneklerle sınırlamadan, enformel ‘oluşumları’ da katarak hatta bunların zeki ve güzel ahlaklılarını teşvik ederek... Genel kanaat, ‘buna hazır olmadığımız’ idi. Birkaç aydır NTV Spor’da Banu Yelkovan’la Bağış Erten’ın ‘Yenilsen de Yensen de’ programında üç İstanbullu’nun genç taraftarları futbol sohbeti yapıyorlar. Taraflı-ve-objektif olmanın mümkününü gösteriyorlar. Yedi cihanın bilgisine sahipler, şen şatırlar; profesyonellerin, idarecilerin, muktedirlerin çoğundan daha dolu konuşuyorlar. Gayet ‘hazır’ görünüyorlar...

Radikal
Yayın Tarihi : 4 Ağustos 2009 Salı 20:35:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?