27
Mayıs
2024
Pazertesi
SPOR

25 YILDIR OYNUYORUM AMA HİÇ PARA KAZANMADIM

30 yaşındaki Milli Tenisçi İpek Şenoğlu, tenisin efsane grand slam turnuvası Wimbledon’da çiftlerde Estonyalı partneri Kaia Kanepi ile birlikte 3’üncü tura çıkma başarısını göstererek Türk tenis tarihinde bir ilki başardı. Wimbledon’un çim kortunda yaptığı mücadeleleri anlatan Şenoğlu, “Wimbledon’da 20 bin kişi sizi izliyor. ’Aa Türkiye’den böyle güzel bir kız tenisçi çıkmış’ diyorlar. Siz orada Türk kadının da imajısınız. Benim böyle bir sorumluluğum var” diyor.

Tenise nasıl başladınız?
Biraz tesadüf oldu. Ailem Eskişehirli. Babam Eskişehir’de Tenis Organize Sanayi İhtisas Kulübü’nün başkanlığını yapıyordu. Babam ağabeyimle tenis oynamaya başlayınca, biraz da onları kıskanarak, oyunlarını bozmaya çalışırken korta 4 yaşında adımımı attım. Tabii onların peşinde “topu alacağım” diye koştururken raketi tutmaya başladım. Aynı zamanda yüzmeye, baleye, futbola, basketbola da ilgi duydum. 9 yaşından itibaren de okul takımlarında basketbol oynadım. Derken tenisi de hafta sonları keyif için oynamaya başladım. Bir süre sonra teniste yetenekli olduğumu gördüm.

Dönüm noktası ne zamandı?
Bu zamanla öyle bir yere geldi ki, artık bir tercih yapmam gerekiyordu. 15-16 yaşlarındayken ABD’de okumak istediğim ve tenisin bana daha kolay burs kazandıracağını bildiğim için, bir de sorumluluk almayı sevdiğimden tenisi seçtim. Çünkü basketbol takım oyunu olduğu için, sonuçtan siz sorumlu değilsiniz.

Sponsorum yoktu, bankadan kredi çekip maçlara gitmek zorunda kalıyordum

Ailenizin desteği oldu mu?
Babam Doğan Şenoğlu, Eskişehirspor’un kaleciliğini yapmıştı. Kendisi de sporcu olduğundan bizleri de spor ortamında büyüttü. Ben 14-15 yaşlarında teniste artık Eskişehir’deki herkesi yeniyordum. Dolayısıyla, hafta sonları okulum Eskişehir’de olduğu halde, İstanbul’a antrenmanlara gelmem gerekti. Babam beni her hafta sonu cuma akşamı arabayla İstanbul’a getirir, pazar akşamı da Eskişehir’e geri götürürdü. Bazen de annem trenle taşıyordu.

Maddi destek bulabildiniz mi?
Türkiye’de ilk defa teniste profesyonel anlamda bu seviyelere gelen bir sporcu olmanın zorluğunu yaşadım. Benden önce bu işi yapmış insanlar olsa, belki ben o yolda yürüyebilirdim. Ama ben bu yolu açtığım için, bazen sponsorsuz maçlara gittim. Hatta, bankadan kredi çekip maçlara gitmek zorunda kalıyordum. Çünkü sponsorunuz olmadığı zaman ilerlemeniz zor.

Nasıl zorluklar bunlar?
Tenis profesyonel anlamda zor bir spor. Ben senede 30 hafta yurt dışına seyahat ediyorum. Tabii ki ya kondüsyonerim ya da antrenörümle gidiyorum. Masraf olmasın diye biriyle seyahat ediyorum. Bu da benim 30 hafta boyunca bir kişinin hem uçak, hem otel, hem de yemek masrafını karşılamam demek...

Bugüne kadar tenis federasyonundan sadece 4-5 uçak bileti alabildim

Federasyon başarılı sporcuları destekliyor mu?
Bu sene Tenis Federasyonu’ndan 4-5 uçak bileti aldım. Yapabildikleri bu kadarsa, söyleyecek bir şey yok. Ama daha fazla yapabiliyorlarsa, herhalde bundan sonra yaparlar...

Tenisten para kazanabiliyor musunuz?
Tenisten para kazanmıyorum. Sponsorsuz bir dönem geçirdim ve bankadan kredi aldım. O borçları da yavaş yavaş ödemeye başladım. Dolayısıyla, şu anda tenisten para kazanmıyorum.

 

Wimbledon’da Türk kadınının imajıydım benim böyle bir sorumluluğum var

Wimbledon’da oynamanızın Türk tenisi için anlamı ne?
Belki turnuvalarda “İpek Şenoğlu” adına yarışıyorum ama orada Türkiye’yi temsil ediyorum. Wimbledon’da 20 bin kişi sizi izliyor. “Aaa Türkiye’den böyle güzel bir kız tenisçi çıkmış” diyorlar. Siz orada Türkiye’nin imajısınız. Türk kadının da imajısınız. Sizi orada sadece “tenisçi” olarak görmüyorlar, bir Türk kadını olarak görüyorlar. Benim böyle bir sorumluluğum da var.

Maria Sharapova gibi 13-14 yaşlarında profesyonel olsaydınız, şimdi daha iyi bir yerde olur muydunuz?
Bunu kim bilebilir? Sharapova gibiler, 13-14 yaşında profesyonel oluyorlar, 25-26 yaşlarında da tenisi bırakıyorlar. Bana baktığınızda, 23 yaşında profesyonel olmuşum, 5 sene profesyonel oynamışım. Daha kilometrem dolmamış. Herkes diyor ki, “İpek 30 yaşına geldi, tenis için yaşlı mı?” 5 senedir profesyonel maçlarda oynadığım için, hem fiziksel, hem de mental olarak bir sıkıntım yok. Çiftlerde yeni tecrübe kazanmaya başladım. Çünkü çiftlerde yaş ortalaması 33-34. Şu an 30 yaşındayım. Benim için en önemli 5 seneye giriyorum.

Maçlara çıkmadan önce mutlaka muz yerim

Wimbledon atmosferi diğer turnuvalardan ne kadar farklı?
Wimbledon’da çim kortta oynadığınız için, daha farklı oluyor. Çim kortta top daha az sekiyor ve çok hızlı. Raketinizi fazla geri açıp güzel vuruşlar yapamıyorsunuz. Bir de Wimbledon’da, maçlarda ve antrenmanlarda sadece beyaz kıyafet giyebiliyoruz. Sene içinde kıyafet kuralı olan tek turnuva. Wimbledon bu klasikliğini yıllardır bozmamış durumda. Seyircisi de çok klasik. Maçlarda çok asil davranıyorlar. Alkışlayacağı zamanı da, susacağı zamanı da biliyorlar.

Maçlara çıkarken “Şunu yerim, şunu yapmam” gibi belli bir alışkanlığınız var mı?
Maçlara çıkmadan önce mutlaka muz yerim. Muz kan şekerine yavaş yavaş karıştığı için tenisçilerin çok kullandığı bir meyve. Bugüne kadar maçlara çıkarken yediğim muzun haddi hesabı yok. Vitamin desteği de alıyorum. Bu konularda dopingten dolayı dikkatli olmamız gerekiyor. Sadece uluslararası federasyonun bize verdiği vitaminleri kullanabiliyoruz.

Raketi fırlattım 100 dolar ödedim

Topu elinize aldınız ve bir karara tepki göstermek için fırlattınız. Eğer top bir çizgi hakemine, seyirciye ya da top toplayan ‘ball boy’a gelirse, direkt oyundan ihraç ediliyorsunuz. Raketi fırlattığınız anda 100 dolar cezası var. Ben de bu cezayı ödedim ama eski bir turnuvada... Maçta 3.5 saat mücadele ediyorsunuz, hakem bazen öyle bir hata yapıyor ki, maçın yönü değişiyor. Benim de hakeme itiraz ettiğim oluyor. Ama eskiden itiraz edince oyun içinde sonraki 10 dakika sinirlenmeye devam ediyordum. Maç performansımı kötü etkiliyordu. Şimdi bunu aşmayı öğrendim.

Dünyanın en iyi 16 takımı arasına girdik

İlk maçınızda rakip kimdi?
Rakiplerimiz dünyanın 8 numaralı takımı Rus Kirilenko - İtalyan Pannetta çiftiydi. Partnerimle favori olmadan o maçı kazandık. İlk yıl “Wimbledon’a geldim ben, ne yapacağım şimdi?” gibi bir düşünce geçmişti aklımdan. Şimdi sadece maç kazanmaya gidiyorum.

Wimbledon’da 3’üncü tura çıkmak bir tenisçi için ne anlama geliyor?
Wimbledon’da 3’üncü tura çıkmak, dünyanın en iyi 16 takımı arasına girmemiz demek. Dünyanın en iyi 16 takımından biri, benim takımım. Bir tur daha atlasak, çeyrek finale kalıp ilk 8’e girecektik. Wimbledon’da 3’üncü turu oynamak demek, diğer sporlarla kıyasladığınız zaman, dünya çapında madalya demek...

 

Wimbledon’da çim ayakkabısız oynadım sürekli kayıp durdum

Wimbledon’a 2004 senesinde ilk kez gittiğim zaman, antrenörüm de yoktu. Tek başıma gittim. Çim ayakkabısıyla oynamam gerektiğini de bilmiyordum. Gittim, antrenmana çıktım. Ama sürekli düşüyorum. “Allah Allah acaba ben niye kayıyorum” derken, meğerse çim ayakkabısıyla oynamıyormuşum, o yüzden düştüğümü anladım. Ayrıca, bu satılan bir ayakkabı da değil. Her sponsorun kendi oyuncusu için Wimbledon zamanı üretip yolladığı bir ayakkabıymış. Her yerde ayakkabı arıyorum ama bulamadım tabii... Bugün kendimle gurur duyuyorum. İnşallah çim ayakkabısız başladığım Wimbledon’da bir gün final oynayıp şampiyon olacağım.
 

vatan
Yayın Tarihi : 13 Temmuz 2009 Pazartesi 01:37:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?