22
Mayıs
2024
Çarşamba
SPOR

KÖŞELERDE NELER VAR?

Her yerde Bobo /İlker Ateş/Fotomaç

Bobo'yla mı başlayalım, yoksa hakemle mi doğrusu kafam karıştı. Hakemden başlayalım... Bülent Yıldırım, maçın kırılma noktasına kadar mükemmele yakın maç yönetti. Ancak Rüştü'yü oyundan atması, korkunç bir hataydı. Bizim hakemler son zamanlarda yardımcılarına çok fazla kulak vermeye başladılar. Yardımcı, Rüştü'nün 18 dışında topu elle kestiğine işaret ediyor. Halbuki tüm olup bitenler hakemin gözü önünde gerçekleşiyor. Rüştü'nün eliyle, koluyla topa en ufak bir müdahelesi yok. Müdahele omzuyla ve nizami. Ama gelin görün ki hakem Bülent Yıldırım kendisinin gördüğüne değil, yardımcısının işaretine kanarak hayatının en büyük hatasını yapıyor. Bobo'ya geçelim... Doğrusu onun şık gollerine çok alışığız ama kaleciliği aklımızın köşesinden bile geçmemişti. Bobo, Beşiktaş'ta Pancu'dan sonra tarihe geçen 2. golcü kaleci oldu. (Yazının devamı için tıklayınız)

Galibiyet Forsaları /Hakkı Yalçın/Fotomaç

Dün gece kazanma aşkına teslim olmuş bir takım vardı sahada. Fenerbahçeli futbolcular, futbol borsasında tavan yapan galibiyet forsalarıydı. Maçın başında yedikleri gole rağmen, ayaklarını kavgaya sürdüler. Onlar sadece Konyaspor'u farklı yenmekle kalmadı. Eindhoven maçına "rakibi ürkütücü" futbol resimleri gönderdiler.
* Oysa maçın ilk dakikalarında inatçı bir sessizlikte, kıyameti koparan bir Konyaspor vardı. Direkten dönen top ve ardından gelen golü görünce, "Bu gece Fenerbahçe'nin başını belaya sokma ihtimali var" dedim. Bir dakika sonra Semih, çat kapı geldi ve en uygun zamanda kapıyı açarak dengeleri değiştirdi. Bu pozisyonda, havada yetersiz kalan Semih'in yerdeki vuruşu ilginçti. Bu demekti ki, "Yerden oynayın!" Konyaspor defansının yerden ortalarda birbirine düğümlendiği bir başka pozisyonda, Alex ikinci golü attı. (Yazının devamı için tıklayınız)

Duran top sıkıntısı /Dr. Gürkan Kubilay

Her dönen topu karşılayan ve 4-4-2 ile cesur başlayıp Alex'e de adam markajı uygulamayan Konya'nın bu cesareti on dakika sürüyordu. Konya santrforunu duran topta Gökhan'a tutturan ve böylece golü yiyen Fener bir dakika sonra Gökhan'ın iyi ortasına, Konya'nın ikramı ile eşitliği sağlıyordu. Deivid yine sağı bırakıp içeri gömülüyor ama Konya'nın Fener'in sağını kullanmak aklına gelmiyordu. "Boş zamanımda boşa çıkmayı severim" diyen Özden, ikinci golü de Fener'e ikram ediyordu. İlk 30 dakika tüm ataklarını sağdan getirip soldan tek bir orta yapmayan Fener, Gökhan'ın, "İşi götüren adam" özelliğinden yararlanıyor, kaleye standardın üzerinde şut atıyordu. Ama her duran topa Konyalılar'ın vurması Fener'in bu konuda rakibi analiz etmediğinin, Eindhoven'da da bunun dert olacağının işaretlerini veriyordu. (Yazının devamı için tıklayınız)

Ligde de var /Selçuk Yula/Fotomaç

Fenerbahçe'nin 30 küsur yıldır yani Didi'den beri topu yere indirip de oynadığını görmedim. Bu sene Zico'nun sayesinde topun yere indiğini gördüm ve mutlu oldum. Fenerbahçe göze hoş gelen futbol oynuyor. Ve bu futbolu sahaya koyan da elbette teknik adamdır. Yani Zico'ya "futbolu bilmiyor" diyerek "futboldan anlamayan adam'' damgasını vuranlar kendi dertlerine yansınlar. Onlar, yıllarca Milli Takımımızı ve Fatih Terim'i allayıp pullayıp gözümüzü boyadılar ama Fenerbahçe'ye gelen teknik adamların değerlerini bilemediler! Zico dün sağbekte Gökhan'ı, stoperde Yasin'i oynatarak hiç kimsenin beklemediği bir hamle yaptı. Adam zaten geldiği günden beri gençleri oynatmak için çaba sarfediyor. Ama bizim bazı bilmişlerimiz nedeniyle futbolu bilmezlikle suçlanıyor.  (Yazının devamı için tıklayınız)

Erman Toroğlu/Hürriyet/Dünya yıldızı


DÜN gece Fenerbahçe Stadı'na maça gelmeyenler kaybettiler. Uzun zamandır izlediğim güzel maçlardan biri oldu. Yani parayı veren seyirci karşılığını aldı. Çünkü bu tarz maçlar, Türk futbolunda az oluyor. Konyaspor da iyi mücadele etti. Ama onlarda bir kaleci var, maşallah her gelen gol oluyor. Devamlı da onuyor. Demek ki, Konyaspor'da ikinci, üçüncü kaleciler tam mantar. Zico, 10 maç evvel yapacağını yeni yeni yapmaya başladı. Bu takımda Vederson'un oynaması, Ümit Milli Takımı'ndan alınan oyuncuların yer bulması gerektiğini, yani rekabet ortamı yaratması gerektiğini çok kimse söyledi. Ama o hep es geçti. Belki de bunları da o yapmıyor, yaptırıyorlar. Günahları boynuna. Ama kendisi yapıyorsa veya başkaları yaptırıyorsa, doğru işler bunlar. (Yazının devamı için tıklayınız)

Giriş, gelişme sonuç /Ercan Saatçi/Hürriyet

Giriş, kötü. Gelişme, umut var... Sonuç, iyi. Yani pek alışılmadık bir durum değil..."İlla ki bir gol yemek mi lazım atmak için?" diyor yanımda oturan arkadaşım. Dikkat ediyorum, takım eğer bir şok yaşıyorsa, derhal "Bize haaa!" edasıyla bir toparlanma başlıyor ve arkasından beklenen cevap geliyor. Elbette iyi oluyor bu durum ama neden bu acaiplik yaşanıyor anlamak mümkün değil. Konya golü attı... Vay sen misin bize gol atan... Eee... Böyle düşünmek için neden gol yemek durumunda kalıyor ki F.Bahçe? Ve niye böyle basit goller yiyebilir ki? Anlaşılır gibi değil... Hoş, biz çok iyi girişlerin yanlış bir gelişmeyle kötü sonuçlandığını da gördüğümüz için, "Buna da şükür" demeliyiz. Dünkü maçı bir düşünün, yenilen golün akabinde hemen gol gelmeseydi, nasıl bir stres yaşanırdı? Kaç kişinin midesine ağrılar girerdi? (Yazının devamı için tıklayınız)

İyi mücadele /Can BARTU/Hürriyet

F.BAHÇE iyiydi ve keyifli bir futbol oynadı. Bu iyi futbolun en büyük sebebi Konyaspor kalecisi Özden’di. İki boş toptan F.Bahçe gol attı. Yani Özden’in boşa çıktığı iki toptan. Böyle bir kaleci az bulunur. Ardı ardına iki gol yedi Konyaspor. Bu iki golle F.Bahçe oyunun hakimiyetini eline aldı. Halbuki Konyaspor hem topu kullanıyor, hem de başa baş oynuyordu o dakikaya kadar. Fenerbahçe’de görülen en bariz hata Aurelio’nun tıpkı milli maçta olduğu gibi çok geriye oynamaya başlamasıydı. Aurelio tipindeki bir oyuncu, teknik kapasitesi yüksek oyuncu, defansına da yardımcı olacak. Tamam ama kendi sahasında oynadığı maçlarda yüzde 70 hücuma dönük oynayacak. Onun yanında bir Deniz oynuyor. Deniz daha da çok geriye dönen oyuncu. Üstelik o kadar ağır... (Yazının devamı için tıklayınız)

Yeni bir efsane /Mehmet Demirkol/Milliyet

Beşiktaş orta sahası ayağa kalkmayı bildi. Serdar, Cisse, Burak ve Delgado'nun oyundan kopmayışı, Trabzon'u 2 takım yaptı. İlerideki 4'lü ve gerideki 6'lı. . Bu Beşiktaş'ın artık üstüne yapışan bir şanssızlık mı, yoksa tüm sıkıntıları unutturan bir şans mı bilmek zor. Hatalı bir kararla oyundan atılan Cordoba'nın yerine kaleye geçen Pancu'nun efsaneleşmesi sonrası şimdi de yine benzer bir hatalı kararla atılan Rüştü sonrası Bobo. Yine çok sıkıntılı bir zamanda çekişmeli, bol gollü ve sağlam geri dönüşlü bir derbi deplasmanı zaferi. Evet bu kez çok geçmeden Liverpool'la yüzleşilecek, ama şimdilik en azından Akaretler kendine gelmiş olmalı. (Yazının devamı için tıklayınız)

60 dakika /Milliyet/Rıdvan Dilmen
Fenerbahçe, PSV maçını da düşünerek son bölümlerde maçı idare etti. Bu çok normaldi. Sahada arzusuz ve isteksiz oyuncu yoktu. Dün geceki mücadele Ankaragücü maçının sanki fotokopisiydi. Arada iki fark vardı. Bir tanesi geriye düştüler. Diğeri 60 dakika oynadılar. Haklıydılar da tabii. 60. dakikadan sonra salı akşamı yapılacak PSV maçı başladı. Hem oyuncu değişiklikleri, hem de oyunun devamında futbolcuların maçı idare edişleri normaldi. (Yazının devamı için tıklayınız)

Kazım Kanat/Sabah/Sağlam-Doğan savaşı!

Sağlam-Doğan savaşı! Soru çok basit: "İki büyük takımın maçında 26 dakikada 4 gol nasıl oldu?" Cevap çok daha basit; "İki teknik adam Sağlam ve Doğan'ın taktik yanlışlarından. Bir de bireysel futbolcu hatalarından." Yazdıklarımıza açıklık getirelim: 1-Beşiktaş ilk kez 4-3-3 oynuyor. Böyle bir riskli taktik bu maçta nasıl denenir?. Üstelik Beşiktaş'ın iki çizgi adamı Tandoğan ve Üzülmez hücuma risk alarak çıkıyor. (Yazının devamı için tıklayınız)

Takım olamayınca /İskender Günen/Sabah
Maç bittiğinde Horatius'un sözlerini düşündüm; "Çok şey alıp götürür yıllar akıp geçerken." İşte dünkü Trabzonspor'un geldiği nokta. Elinizdeki oyuncular yeterli olmayabilir ya da yetenekli oyuncu sayınız rakip takımdan daha azdır. Ama futbolda başarının olmazsa olmazı 'takım' olmaktır. Futbol maçında bazı anlar vardır ki, maçların neden kazanılmadığını en belirgin şekilde size gösterir. Örneğin Beşiktaş 3-2 öndeyken Burak oyundan yavaş adımlarla çıkıyor, hiçbir Trabzonsporlu buna tepki göstermiyor. (Yazının devamı için tıklayınız)

...
Yayın Tarihi : 21 Ekim 2007 Pazar 11:51:13
Güncelleme :21 Ekim 2007 Pazar 12:55:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?