29
Mayıs
2024
Çarşamba
SPOR

KÖŞELERDE NELER VAR?

KAZIM KANAT: NOBRE ÇIKARDI! (SABAH)

Maç öncesi planlamada iki takım da oyun lideri yokluğunu ön plana çıkardılar; A- Denizlispor'da Yusuf Şimşek yok, takımın yarısı yok!
B- Beşiktaş'ta Delgado yok, hücum gücünün yarısı yok!

Güvenç Kurtar, saha içi antrenörü de olan Şimşek'in yokluğunu, "takım oyununu" ön plana çıkararak çözmek istedi. Ama çözemedi! Ertuğrul Sağlam ise Ricardinho'yu oyunun patronu yaptı. Holosko'yu da geniş alanları kullanan hücum oyuncusu. Bu iki değişim Beşiktaş'ın futboluna kalite ve hücum zenginliği getirdi . Gollerin planlanarak ve çalışılarak atılması en pozitif olaydı. Maçın ilk 45 dakikasına iki oyuncu (Holosko ve Reçber) damgasını vurdu.

İkinci 45'de soru şuydu; İstanbul'da 20'dan maçı veren Güvenç Kurtar evinde 20'dan maçı çevirebilirmiydi? Tandoğan özel istekle kendini oyundan attırınca maçın stratejisi değişti. Bir de maçın yıldızı Reçber'in ıskası. Kurtar doğru yorum yaptı, Sağlam ise yanlış. Geçen hafta "Nobre çıkar mı?" dedik bu hafta "Nobre çıkardı" diyoruz. Ricardinho oyunda kalıp Beşiktaş tek santrfora dönmeliydi.
Hakem Kamil Abitoğlu mükemmel maç yönetti, tebrikler.

ÖMER ÜRÜNDÜL: KOLAY, ZOR OLDU (SABAH)

Beşiktaş, çok kolayı çok zora soktuğu Denizli'den üç puanla döndü. Oyun başladıktan kısa süre sonra saha içi görüntüsü Holosko'nun gecesi olacağını açıkça belgeliyordu.

İlk yarıda Ricardinho ve Tello gibi yetenekler kendilerini fazla göstermeseler de, Nobre'nin çapraz koşuları ve sırtı dönük asistlerle arkadaşlarını devreye sokma girişimleri, Holosko'ya çok yararlı oldu. Tam aradığı ortamı ve gerçek yeri serbest ikinci santrfor rolünü de bulan Slovak oyuncu sürekli sahne aldı. Rakibin az adamlı yakalanan defans bloğunu zor durumlarda bıraktı. Kaçırdı, attı, attırdı.

Bunların yanında Beşiktaş defansının ortasında Gordon ile Gökhan Zan'ın fizik gücü yüksek ama fazla özelliği bulunmayan düz oyuncu Kotchoni önünde sıkıntı yaşamaları olumsuz bir tabloydu.

Ali Tandoğan kırmızı kart görünce son yarım saat çok sıkıntılı geçti. Fark bire indikten sonra sıkıntılar daha da arttı. Ama üç puana ulaşıldı. On kişi kaldıktan sonraki en büyük şans tek kaleye dönen oyunda Kotchoni'nin sakatlık dolayısıyla oyunda olmayışıydı.

TURGAY DEMİR: DİL ALTI HAPI! (FOTOMAÇ)

Rüştü ve Ali Tandoğan'a, sabotaj ödülü verilse yeridir. Öncelikle Ali Tandoğan hak etti bu ödülü. Rakibi kendini yere attı diye bir dövmediği kaldı. Hakem Abitoğlu es geçti, sarıyı göstermedi. Sen misin bana kart göstermeyen dercesine devam etti saçmalıklarına Tandoğan. Rakibiyle boğuşması yetmedi, gitti tribünleri tahrik etti. Sonunda sarıyı gördü. Amacına ulaştı, rahatladı derken bu kez iki arkadaşının çok rahat müdahele edeceği pozisyonda rakibini çekip ikinciyi gördü. Böyle krıtik bir maçta takımını on kişi bıraktı. Teknik adam olsam bir daha forma yüzü göstermem Ali'ye.

Ali dinamiti koydu maçın dibine sonra Rüştü çıktı sahneye. Yine hiç gerek yokken boşalttı kalesini ve yine bir takım arkadaşıyla çarpışıp golü yedi. Bunca yıllık tecrübe bu hataları nasıl yapıyor anlamak mümkün değil. İlginç bir takım Beşiktaş, hem de çok ilginç. İki gol bulup rahatlaması gerekirken strese giriyor.

Başkan Demirören başta olmak üzere bir çok kişiyi kalpten götürmek gibi bir niyetleri var mı bilemiyorum. Ancak böyle devam ederlerse, ülkede dil altı hapı satışları tavan yapacak gibi görünüyor. O hapları hangi takım taraftarları kapışacak, onu da siz tahmin edin.

İLKER ATEŞ: YİNE PANİK (FOTOMAÇ)

Beşiktaş için bir maçı gol yemeden bitirmek adeta mucize haline geldi. Son 10 dakika o panik yine fazlasıyla yaşandı. Denizlispor'un attığı golden sonra top sürekli Beşiktaş kalesinin etrafında dolaşmaya başladı. Denizlispor'un bu baskı sırasında yaptığı doldur boşaltlar beraberlik golü getirebilirdi. Elbette bunda Ali Tandoğan'ın kırmızı kart görerek son yarım saat takımı 10 kişi bırakmasının da rolü vardı.

Eğer Beşiktaş, ilk yarıdaki temposunu sürdürebilse Holosko tek golle yetinmez, bunun devamını getirirdi. Nobre de Holosko gibi ilk yarıya damgasını vuran bir başka oyuncuydu. Rakip savunmayı yıpratmakla kalmadı, çok şık bir de gol attı. Cisse her zamanki gibi kusursuz oyununu sürdürdü. Çalışanlar arasında Tello'yu da sayabiliriz. . Beşiktaş, zor bir deplasmanı, panik dakikaları dışında ilk yarıdaki futboluyla kazasız atlatmayı başardı.

İSMAİL ER: İŞKENCE (HÜRRİYET)

Beşiktaş'ın ne defansında, ne de forvetinde etkili, orta alandan hücuma yönelik oyuncusu yok. Siyah beyazlı takımda sezon başından bu yana takıma bir türlü sistem oturtamayan teknik direktör Ertuğrul Sağlam'ın her dediğini gerçekleştiren Başkan Yıldırım Demirören ve yönetim için şampiyonluk umutları sürse bile her maç işkenceye dönüşüyor.

Yaşı ne olursa olsun, nefes aldığı sürece sahada izleyenleri tekniği ile büyüleyen Yusuf Şimşek'siz Denizlispor, suyu olmayan baraj gibi. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle bir cep telefonu karşılığında Christian'ı transfer ederek yabancı kontenjanını oldurmaya çalışan yeşil beyazlıların ligde rahat nefes almak için galibiyete ihtiyacı vardı, ancak Beşiktaş karşısında hedefe ulaşamadılar. İstanbul amatör takımı Selimiyespor'dan alınan Güray Vural'ın takıma katkısı alkışlanacak düzeydeydi. Teknik Direktör Güvenç Kurtar elindeki malzeme ile daha fazlasını yapamazdı.

KORKUT GÖZE: SUÇ VE ÖTESİ (HÜRRİYET)

Beşiktaş'ın, Denizlispor maçındaki performansını iki ayrı bölümde yorumlamak istiyorum... Ali Tandoğan'ın kırmızı kart gördüğü dakikaya kadar geçirdiği bölüm. Ve kırmızı kart sonrası...

Özellikle ilk yarıda Beşiktaş, birlikte oynama ve yardımlaşma gibi iki önemli kavramı uygularken, tempoyu hep yüksek tuttu.

Ön plana çıkan iki adam, önce Nobre, sonra Holosko idi... Nobre, rakip yarı alanın her bölgesini dolaştı. Ağır yüküne karşın, her atakta da Holosko'nun yanına koştu, ceza sahasında nöbetçi golcü görevine soyundu.

Ve gol de bu dakikalarda geldi. Yediği gol bir alemdi Beşiktaş'ın. Rüştü'nün yumruklaması gereken bir topu tutmaya kalkması, Ali Tandoğan'ın kırmızı kartından sonra ikinci bir darbeydi Beşiktaş'a...

Beşiktaş bir maç kazandı... Hani, derler ya, kazanırken de Anasından emdiği burnundan geldi. Eğer kaybetseydi...

Fatura kimlere kesilirdi, söylememe gerek var mı!

...
Yayın Tarihi : 23 Şubat 2008 Cumartesi 14:35:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?