12 Dev Adam'ı abartıyor muyuz?
Eylül ayının ilk 3 haftasında 2009 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nın eleme grubu maçları vardı. Türkiye oynadığı 6 maçı da (Fransa, Ukrayna, Belçika) kazanarak, gelecek yıl Polonya'da yapılacak finallere katılma hakkını elde etti. Temmuz ve ağustos dönemindeki hazırlık maçlarında olumlu sinyaller vermeyen "12 Dev Adam"ın, elemelerdeki 6'da 6'lık performansı, bazı çevreler tarafından önemli bir başarı olarak gösterildi. Sportif kriterler çerçevesinde elbette 6'da 6 çok iyi bir sonuç ama Türkiye gibi son 15 yıllık dönemde sürekli finallerde oynayan bir ülkenin elemelerden ana tabloya dahil olurken aldığı derece, önemli bir başarı olarak gösterilmeli mi?
İlk sekizin dışındayız
2001 yılında ülkemizde düzenlenen Avrupa şampiyonasında kazanılan ikincilikten sonra Türkiye, 2003, 2005 ve 2007 randevularında ilk sekizin sürekli uzağında kaldı. Özellikle Karadağlı Tanjeviç'in coach'luğunda 12 Dev Adam, 2005 ve 2007 Avrupa şampiyonalarında ciddi hayal kırıklıkları yaşadı. Halbuki 2007'deki trajediden önce 2006'da elde edilen bir dünya altıncılığı vardı. Büyük beklentilerle gidilmemesine karşın Türkiye, Japonya'da harikalar yaratmıştı! O zamanki kadroda Hidayet ve Mehmet Okur gibi iki NBA oyuncusu da yoktu. Bir yıl sonraki İspanya'daki Avrupa şampiyonasında ise Tanjeviç, dünya altıncısı olan kadroya Hidayet ve Mehmet'i dahil etmişti. Beklenti büyüktü...
Ne var ki Hido/Memo takviyeli dünya altıncısı, Japonya sonrası büyük umutlarla gittiği İspanya'da yine ilk sekize girememişti. Ortaya çıkan bu olumsuz tablo, bir ölçüde Japonya'daki o göz kamaştıran tabloya gölge düşürmüştü! Şimdi önümüzde 2006 ve 2007'de yaşananların bir benzeri duruyor. 12 Dev Adam, 2009 Avrupa Şampiyonası eleme grubu maçlarının hepsini kazanırken coach Tanjeviç, Mehmet Okur, Serkan, Kaya, Ermal, İbrahim gibi Türk basketbolunun önde gelen isimlerini bir kenara itti. Karadağlı coac'hun sürpriz kadrosu Fransa, Belçika ve Ukrayna maçlarında milli formanın hakkını verdi.
Ne yapacak Tanjeviç
Şimdi önümüzde Polonya'daki Avrupa şampiyonası var. Bu noktada cevap bekleyen bir numaralı soru, "Tanjeviç elindeki kadroyu bozacak mı bozmayacak mı?" gibi gözüküyor. Bozarsa 2007'deki hatasını tekrarlayabilir. Ya bozmazsa? Örnek vermek gerekirse, NBA patentli Memo 2009'da ay yıldızlı formayı giyecek mi? Her ikisi de oldukça riskli bir karar şeklinde değerlendirilebilir. Unutmamak lazım ki, finallerdeki maçlar elemelerden daha zorlu geçecek. Karşılaşacağımız rakipler ne "eksik" Fransa ne Ukrayna ne de Belçika düzeyinde olacak. Böyle bir gerçek söz konusuyken de akıllara, "Elemelerdeki kadro finallerin yükünü kaldırır mı?" sorusu takılıyor. Bu sorunun cevabını en iyi bilen kişinin, artık ülke basketbolunu çok iyi tanıyan Tanjeviç olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Karadağ'lı coach eleme maçları için kadroyu oluştururken 3 tane dikkat çekici kararın altına imzasını attı. Bunların başında, takımı NBA patentli Hidayet'in çevresinde kurması geliyor. Hido'da coach'unu mahcup etmedi. Eğer Karadağlı coach bu stratejisini Polonya'daki finallere de taşırsa, Hido çevresinde kenetlenecek 12 Dev Adam'ın performansı daha da iyi olabilir. Tanjeviç'in ikinci dikkat çekici kararı, Kerem Tunçeri'yi yeniden milli takım kadrosuna almasıydı. Son iki yılki dönemde bu mevkide oynayan Ender, Hakan ve Engin çok fazla aksamıştı. Kerem'li 12 Dev Adam bu defa benzer sıkıntıyı yaşamadı. Karadağlı teknik adamın ayakta alkışlanması gereken son kararı ise Mehmet Okur, Serkan, Kaya, İbrahim, Ermal gibi Türk basketbolunun önde gelen isimlerini bu defa düşünmemesiydi. Eğer Tanjeviç, bu yaz dönemindeki gibi gelecek yıl da kadroyu oluştururken cesur ama bilinçli adımlar atabilirse, o zaman 12 Dev Adam Polonya'da değil ilk sekiz, daha da ileri gidebilir. Tabii bu arada büyük hedefler için elemelerdeki 6'da 6'yla yaşamamız ve hemen unutmamız gerekiyor. Eğer 6'da 6'nın coşkusu devam ederse 2006'da kazanılan dünya altıncılığından sonraki süreç gibi Polonya'da da yüzümüz gülmeyebilir.
