16
Mayıs
2024
Perşembe
SPOR

200 bin $ gitti, 24 bin aldım

Avrupa Şampiyonu, dünya ikincisi atletimiz Süreyya Ayhan; zor günler geçiriyor. ABD'deki son kontrolde dopingli çıkmasıyla ilgili araştırmaları sürdürüyor: "Kendimden eminim, her ay kontrolde olan sporcu bile bile bu ilaçları almaz!"..

2002'de Avrupa Şampiyonası birincisi... 2003'te Dünya Şampiyonası ikincisi oldu Süreyya Ayhan. O günden sonra da 'Rüzgârın Kızı' lakabıyla anıldı, tüm Türkiye'nin gururu oldu. Ancak 2004 Atina Olimpiyatları'na hazırlanırken doping kontrolünü engellediği gerekçesiyle iki yıl ceza aldı. O andan sonra da her şey bir anda tersine dönmeye başladı. 2006'da Avrupa Şampiyonası'nda koşmak istemediği, antrenörü ve eşi Yücel Kop'un onu koşturmadığı, hatta 'sakladığı' iddia edildi ancak kendisi federasyondan davet gelmediğini söyledi. 2007 Dünya Şampiyonası'nda koşması beklenirken bu kez de lif kopmasından dolayı sakatlandığı açıklandı. Kamuoyu baskısı giderek artıyordu... 'Süreyya Ayhan'ın artık koşamayacağı', 'bittiği' yorumları yapılıyordu. Tüm bu spekülasyonların üzerine, ABD kampında yapılan kontrollerde 'dopingli çıktı'ğı haberi herkesi ikinci kez hayal kırıklığına uğrattı. Türkiye'ye döner dönmez düzenlediği basın toplantısında 'kendilerine komplo kurulduğunu' iddia eden Ayhan yine inandırıcı bulunmadı! Olanlar enteresandı, kariyerinin doruğunda bir milli atlet neden kendini bitirmek isterdi ki? Çifti aradım, yaşadıklarını bir de onlardan dinlemeyi' istedim. Kırmadılar; Antalya'da, portakal ve limon ağaçları arasındaki evlerine davet ettiler. Açıkçası ben de yazılanların etkisindeydim; kendilerine 'iki kişilik paranoid, küçük bir âlem yarattıkları' iddia edilen bu çifti merak ediyordum. 'Beyni yıkanmış' 'kocasından izin almadan konuşmayan' hatta gözlerini ona dikip onay bekleyen bir kadın bekliyordum! Öyle birine rastlamadım! İddialara gelince... Ben sordum; Süreyya Ayhan öfkeli, hızlı hızlı, kocasına sıra bile vermeden anlattı. Okuyun, kararı siz verin...

- Türkiye'nin gururu neden hayal kırıklığı oldu? Efsane bitti mi?
- SÜREYYA AYHAN: Efsane bitti derken ne demek istediğinizi anlamıyorum çünkü ne iş yaparsan yap, bir noktaya geldikten sonra onu bırakmak zorundasın, bırakıyorsun da... İnsan eğer ülkesi adına, dünya çapında bir şeyler yapmışsa, o insan çok kötü şeylerle karşılaşsa bile yaptıkları silinemez! Yani Süreyya Ayhan vardı, ülkesine Avrupa Şampiyonası, dünya ikinciliği kazandırdı ve hâlâ koşulamayan bir dereceye sahip! Süreyya'ya haksızlık yapıyorlar ama önemli değil... Hiç kimse ve hiçbir şey yaptıklarımı silemeyecek!

- 2004'ten beri çeşitli bahaneler ya da sebeplerle koşmuyorsunuz. Neden?
- S.A: 2004 yılında, malum önce sakatlıktan dolayı, peşinden de doping kontrolü yapmaya gelen IAAF (Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği) görevlileri ile aramızda bazı tartışmalar oldu...

- Doping testine girmediğiniz için ceza aldınız. Nedeni neydi bunun?
- S.A: Olay şuydu; birinci testi verdik, ikinci testi verdik, üçüncü test istendiğinde artık olayda bir kasıt aradık.

- Size kimin, neden kastı olabilir?
- S.A: Zamanında çok konuşuldu, üzerine gidilmedi. Uluslararası çekememezlik olduğunu biliyoruz. 2002'de Gabriela Szabo'yu geçtiğim için Romenler bana düşman oldu, 2003'te ben geçildiğim için herkes Ruslara düşman oldu! Bu ister istemez oluyor.

- Nedeni bu kadar basit mi yani?
- S.A: Anlatayım, kararı siz verin. Doping kontrolüne gelen iki tane Romen'di; bir bayan bir erkek. 10 senedir aynı prosedürleri yerine getiriyorum, böyle bir şeyle karşılaşmadım. Sürekli yeni numune istedikleri için tartıştık, IAAF da soruşturma açtı, bize iki satırlık bir yazı geldi. Diyor ki yazıda "Sayın Süreyya Ayhan Kop, şu şu tarihlerde numune alıcılarımızla aranızda tartışma olmuştur, bunun sebebini söyler misiniz?" Yazı sadece bu kadar, benden savunma istiyor, 'Neden tartıştınız?' diyor. IAAF kuralları gereği de yazışmalar gizlidir ve Atletizm Genel Sekreteri ve sporcu arasında kalır, antrenör bile bilemez. Ama nasıl oluyorsa, ertesi gün Gençlik ve Spor Genel Müdürü eline alıyor bu yazıyı basın toplantısı düzenliyor jet hızıyla ve "Süreyya Ayhan olimpiyatlara katılamayacak, dopingli olabilir, hamile olabilir, korkmuş olabilir" diyor. Hâlâ tüylerim diken diken oluyor, bu nasıl bir zihniyettir ki daha soruşturma aşamasındaki yazıyı alıp 'dopinglidir, hamiledir, korkaktır, koşamayacaktır' açıklaması yapıyorsun?

- Niye böyle bir şey yapılmış olabilir?
- S.A: Bilmiyorum, biz daha kıskançmışız demek ki, o ortaya çıkıyor!

- O günden sonra da siz hep küs ve kırgın kaldınız değil mi?
- S.A: Nasıl olmayayım? Olimpiyatlara hazırlanan bir sporcuyum, belli derecede koşmuşum, belli kariyerim var, sakatlıkla uğraşıyorum, genel müdürün sana sahip çıkması gerekirken paldır küldür açıklama yapıyor! Devlet her zaman anadır babadır diye biliriz ama bunlar, daha hiçbir şey yokken 'Benim çocuğum katildir, hırsızdır,' dedi! Ben de çıkıp 'Yanlış yapıyorsunuz, kurallara uymuyorsunuz,' dedim. Bunları dedikten sonra işlerimiz sürekli ters gitti. Başlangıç noktası bu!

- Basına yansıyan bir rapora göre de; idrarınızı başka bir sıvıyla değiştirirken görülmüşsünüz, görevli almak istediğinde de dökmüşsünüz. Erkek yetkilinin idrar testi sırasında odaya izinsiz girdiğini iddia etmişsiniz. Bütün bunlar neydi?
- S.A: Başkasının idrarıydı, dublördü, şuydu buydu. Bütün bu davaları kazandık ama hiçbirini gazeteler yazmadı! Bu yüzden de kimse öğrenemiyor. Hatta benim dublörüm diye yazdıkları Arzu Berk bile 38 milyar tazminatı geçen ay aldı, güle güle de harcasın! Devam etmek istiyorum. Bütün bu yazışmalar sonrası savunmamızı verdik. Yasak madde çıksa cezası belli ama IAAF olayı 'Siz kendi aranızda halledin,' diyerek ülkeye teslim etti. Atletizm Federasyonu iki sene ceza verdi, üst kurula itiraz ettik, cezamız bir seneye indirildi. Fakat üst kurulun kararı beklenmeden iki sene cezayı IAAF'a gönderdiler. Yani kendi ülkemde, haksız yere iki sene ceza aldım.

Uluç ve Koryürek'e teklif: Gelin ekranda tartışalım!
- 2004'te aldığınız cezadan sonra koşmak istemediğiniz, saklandığınız iddia edildi. Neden hiç koşmadınız?
- S.A: Federasyonun 'Süreyya Ayhan, sana görev veriyoruz,' demesi lazımdı, demediler.
- YÜCEL KOP: Görev verselerdi ve yerine getirmeseydik, ceza vermeleri gerekirdi. Nerede ceza?
- S.A: Onların en sevdiği şey Süreyya Ayhan'a ceza vermek!
- Y.K: Koşmadıysa neden işlem yapmadınız? Hıncal Uluç çok iyi bilir, ona sorun...
- S.A: Hıncal Uluç olsun, Cüneyt Koryürek olsun, bu insanlar atletizmi bilmiyor. Atletizm her dört senede bir olimpiyatlara gitmekle, dünya şampiyonası izlemekle, yarış izlemekle olacak iş değil. Çıkıp statta beş tur atmayan insanlar sadece 'Yarış izledim,' diyerek atletizmi biliyorlar! Her güzelde bir kusur aramayı çok iyi biliyoruz, eleştirmek çok kolaydır, madem biliyorsunuz Hıncal Bey, gelin aynı platformda tartışalım bu işi. Siz tek başınıza çıkıp 90 dakika tribünlere oynuyorsunuz! Bir de rakiple oynayın! Yücel Kop eksiklerini söylesin, bilgimizi tartalım.
- Y.K: Hıncal Uluç ve Cüneyt Koryürek'e buradan teklif ediyoruz. Ne zaman istiyorlarsa, hangi kanalı tercih ediyorlarsa tartışalım. Yanlarına güvendikleri, bildikleri insanları da alsınlar, biz tek çıkacağız.

- Bu kadar iddialısınız yani?
- S.A: Bu insanların Sürreyya Ayhan'a, atletizme ne katkıları olmuş? Bırakın beni, hangi sporcunun elinden tutmuşlar, hangi tesisin yapılmasını sağlamışlar? Önce emek verirsin, sonra onun karşılığında eleştirmeye hakkın olur.

- Sizin atletizm hayatınızı Yücel Kop'un bitirdiği iddia ediliyor. Buna cevabınız var mı?
- S.A: Bunlar uyduruk şeyler. Niye bunu söylüyorlar? İki Anadolu insanı, çıkmışız, kendi imkânlarımızla bir şeyler yapmışız ve dünyaya neredeyse kafa tutmuşuz!
- Y.K: Dünyanın en iyi derecesini yaptık, 21 Golden Lig şampiyonluğu aldık. Bayrağımızı 21 kez statta dolaştırdık, milyar dolarlık reklam yaptık...

- '15 kişilik profesyonel ekibi Yücel Kop reddetti' iddiasına ne diyorsunuz peki?
- Y.K: Türkiye'de böyle bir ekip yok! Yurtdışında yarışırken rakiplerimiz stada psikoloğu, fizyoloğu, masörü, masözü, ortopedisti, antrenörü ile geliyor. Bize böyle bir ekip verdiler de biz yok mu dedik?
- S.A: Bu antrenör getirme konusu sadece gazetecilerle federasyon arasında geçen bir konu oldu. Hiçbir zaman 'Sana antrenör getirmek istiyoruz,' demediler. O zaman bile eşim, 'Bizden daha iyi bir sporcusu varsa getirin,' dedi. Çünkü ben 3:55 koştum, o da 3:54 koşturduysa gelsin, güvenelim, 'Evet bilgilidir,' diyelim. Bir antrenörün boyuna bosuna bakmazsın ki, koşturduğu dereceye bakarsın. Sürekli 'Antrenör geldi, kabul etmedi,' deyip duruyorlar, aslı astarı yok! Biri çıkıp 'Biz Süreyya Ayhan'a şu antrenörü önerdik, şu ekibi verdik, istemedi,' desin. Resmi dairelerde her şey resmidir, yasılıdır, belgeyi göstersinler.

O benim karım ya! Nereye kaçacak?

- 'Yücel Kop kızın dünyayla ilişkisini kesti, 'Büyürse elimden kaçar, Süreyya küçük kalsın ama benimle kalsın diye düşünüyor," diyorlar...
- Y.K: Hıncal Uluç dışında kimse bunu söylemedi! Eğer küçük kalmasını isteseydim, dünyanın en iyi derecesini yapmazdı, 21 tane Golden Lig şampiyonluğu almazdı, dünya ikincisi olmazdı, Avrupa şampiyonu olmazdı, dünyada yılın bayan atleti seçilmezdi. En büyük şeyleri ben yaptırmışım. Bu tamamen iftira!

- 'Daha da büyürse elimden kaçar' korkusu hiç yok mu sahiden?
- Y.K: Dünyanın en büyüğü oldu zaten. Benim eşim o ya, nasıl elimden kaçar? Kendisinin belki kaçmıştır ama bizde öyle bir şey olmaz, sonuna kadar beraberiz!
- S.A: Bir de şöyle diyor; 'Çocuk yaşta kafası yıkandı, o bir şey bilmiyor...' Nasıl yıkanabilir kafam? Ne olursa olsun, eşim tarafından dinlenen, sözüne değer verilen biri oldum. 13 yaşımda da öyleydim, 29 yaşımda da..

- Tersi olsa âşık olmazdınız herhalde?
- S.A: Ben 13 yaşında spora başladım, 17-18 yaşında yakınlaştık. Dolayısıyla beynimin yıkanması falan komik kaçıyor, el üstünde tutulan biriyim tersine...
- Y.K: Elinde sopa var halbuki (gülüyorlar). Şaka bir yana Hıncal Uluç'un takmasının nedeni şu: Altı-yedi sene önce uluslararası arenaya açıldığımızda, ona bilgi vermemiz gerekirmiş. Birisi aramış, söylemişti, şimdi hatırlamıyorum. Ben de bilgi almak istiyorsa araması gerektiğini söyledim.
- S.A: Kendisi NTV'de de söyledi, 'Bizi arayıp hiçbir bilgi vermiyor,' diye. Biz sporcuyuz, dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir şey olmaz. 'Süreyya Ayhan'ın menajeri olacak, doktoru olacak, masörü olacak,' diyor. Bunların hepsini biliyoruz, olmasını da istiyoruz, hani kim veriyor bu imkânları?

Tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla kamp!

YÜCEL KOP: "Hıncal Uluç'un söylediği çok ciddi bir şey var; 'Tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla kamp yapıyorlar; Avrupalarda, Amerikalarda para yiyorlar' diyor. Dört sene içerisinde federasyonun bize verdiği para 24 bin dolardır. 24 bin doların da 3 bin 900 doları hâlâ ödenmedi, bize borçlular. Bu parayı Hıncal Uluç milyon dolar olarak gösteriyor. Dört yılda yaklaşık 200 bin dolar masraf ederek, kendi paramızla bu işi yaptık. Alsın federasyondan belgeleri, 'Arkadaş sen yalan söylüyorsun, 21 bin değil, 150 bin dolar masraf etmişler sana' desin."

Sabah - Röportaj :Şirin SEVER
Yayın Tarihi : 23 Aralık 2007 Pazar 07:34:10
Güncelleme :23 Aralık 2007 Pazar 08:40:46


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ismet bülent tan IP: 88.252.13.xxx Tarih : 23.12.2007 15:19:50

TÜRK SPORCUSU DÜNYADA HİÇ BİR DALDA ÖNE ÇIKMAYACAK,ÇIKTIĞI TAKTİRDE İŞTE BÖYLE ASLI ASTARI OLMAYAN PALAVRALARLA BİTİRİRLER BİZDE OTURUP SEYREDERİZ BİTİŞ HİKAYESİNİ.İÇİMİZDE SATIN ALINMIŞ KURUM, KURULUŞ, KİŞİLER ELBİRLİĞİ EDERLER RUHUMUZ DUYMAZ.GALATASARAYI DÜŞÜNÜN UEFA,SÜPER KUPA DERKEN MİLLİ TAKIMIN DÜNYA 3.LÜĞÜ ŞİMDİ SORUYORUM O FUTBOLCULARIMIZI NE YAPTILAR.YANGINDAN MAL KAÇIRIR GİBİ ÜLKELERİNE GÖTÜRDÜLER,(TEKNİK DİREKTÖR DE DAHİL)SONRA O ADAMLARI ,ÇALIŞAN AYAKLARI PASLANDIRDILAR ADETA TOP OYNAMASINI UNUTTU O ÇOCUKLAR.SORUMLULAR FUZULİ MAKAM İŞGAL ETMEYİN, KENDİ SPOCUMUZA SAHİP ÇIKALIM.TABİ BİRİLERİNE ÇALIŞMIYORSAK TÜRK SPORU İÇİN MÜCADELE VERİYORSAK????