23
Mayıs
2024
Perşembe
SPOR

Batı’ya kapanan pencere...

Batı’ya kapanan pencere...


Mektebi Sultani’yle özdeşleşen Galatasaray, Tanzimat döneminden bu yana ‘Batı’ya açılan pencere’ tanımıyla dillere destan olmuştu

Geçen yıl pasaportunu vizeletemeyen Cimbom, bir sezonda Avrupa'nın huyunu suyunu iyiden iyiye unutunca geleneksel 'Batı'ya açılan pencere' yaftası hızla tersine dönüp ‘Batı’ya kapanan pencere’ ye dönüşüverdi.

Ayın 29'ları Avrupa macerasında Arslan'a uğursuz geliyor.

2002 yılının 29 Ekim'inde yine Ali Sami Yen'de oynadığı son Avrupa sınavından Cim Bom'un üstünden Lokomotiv geçmişti, Perşembe gecesiyse kutup ayıları pençeledi Acem Arslanları’nı...

Gerets, maç öncesi "Telafisi olmayan bir gece. Herkesin üç-beş atarız demesine bakmayın" açıklamasında bulunurken, medyanın gelenek haline getirdiği 'Vatan – Millet - Sakarya' safsatasını boşlayıp gerçeği dile getirmişti.

Cim Bom, Tromsö sınavında balçığa saplanmıştı.

Dün gece de görece bir atak üstünlüğüne rağmen savruk futboluyla geliştirmeye çabaladığı hırpani ataklarının kurbanı oldu.

Özellikle ikinci devrenin ortasından sonra gol pozisyonundan ziyade 'pozisyonumsu'lara girme rekoru kıran Sarı Kırmızılılar'da Gerets, kalabalık rakip savunmayı açacak anahtarı bulamadı.

Kimbilir belki de Belçika'da unutmuştu.

Yine de Necati'nin çataldan dönen topunun yanı sıra kalecinin son anda çeldiği pozisyonları da hesaba kattığımızda klasik 'Top Galatasaray'ı sevmedi' klişesinini de ıskalamamak gerek.

İlk ayakta 'Mecidiyeköylüler'in kutup ayısına boyun eğmelerinde zeminin bozukluğunun yaşamsal önem taşımadığını vurgulamak için 'Çamurda oynayan çimde de oynar' diyerek rövanşın çok çetin geçeceğine dikkat çekmiştim.

Çekmez olaydım...

Gerets bunun farkındaydı ancak sahadaki dağınık Aslanlar, geleneksel Türk hastalığı sayılan 'can havli – telaş - panik atak' sendromundan kurtulamayınca futbolun acı gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kaldı.

Ne var ki futbolun en büyük gerçeklerinden biri de Hatice’den ziyade neticenin önemli olması.

Portekizli hakem, Tromsö'nün bariz ofsayttan fileleri bulduğu top için santrayı göstermese karşılaşma uzatmaya gidebilirdi, ondan sonrasını Allah bilirdi.

Maça şanssızlıkla başlayan Steinar Nilsen, sakatlanan Pedersen'in yerine 10. dakikada ilk maçın skoreri Macar Szekeres'i aldı.

Cim Bom, ilk maçta küçük gördüğü için boyun eğdiği mütevazı Norveç ekibi karşısında rövanşa çok şaşkaloz başladı.

Bu baştan savma baskısı da karşılaşma boyunca devam etti.

33'te gelen gollerine dek Kutup ayıları, hemen hiç gol girişiminde bulunamadı ancak buna karşın ev sahibinin tüm kontrlarına sürkontr çekerek asla pes etmediler.

14'te Galatasaray, Necati'yle ilk gollük girişimiyle tanıştı.

Dört dakika sonra Ümit'in şutu da yandan dışarı çıkınca kutuya girebilmeye fazla aklı basmayan Aslan'ın dış şutlara yöneleceği ortaya çıktı.

Uzun süredir formaya hasret kalan Ergün'ün yanı sıra Volkan da tümüyle etkisiz görünen Cim Bom'un en zayıf kramponlarıydı.

Hele Ergün aylardır uzak kaldığı meşin yuvarlağın anatomisini bile unutmuş görünümdeydi.

Hasan Şaş, isabetsiz ortalar yapmakta kendine ait bir rekoru yeniledi.
Sanki organlarının yerini unutmuştu, tıpkı koordinatlarının algılamasını usundan sildiğince.

Benzeri garabet sık sık Ümit'te de görüldü.

39'da Volkan'la Hakan değişirken tribünlerin oyundan çıkan futbolcularını yuhalaması, kendi evladına hakaret eden aile büyüklerinin terbiyesizliğinin benzeriydi.

Hakan'ın girişiyle Galatasaray, Tromsö gibi üçlü forvete döndü.

Acıklı ve özensiz bir telaş içindeki Cimbom'da 46'da Ergün'ün yerine giren Sabri sağ beke geçerken Uğur da sol kanata kaydı.

Dakikalar ilerlerken Galatasaray'ın baştan savma, göstermelik baskısı da arttı.

78'de rakip savunmanın asistle sonuçlanan gafletinde 'Boğaz'ın boğası' sezonun siftahını yaptı.

Tromsö, beraberlikten sonra bile üçlü atak anlayışını değiştirmedi.


Norveç temsilcisinin en göz alıcı özelliği forvetlerinin savunmanın göbeğine yığıldıkları anlarda bile kazandıkları topla son derece ve kalabalık kontralara çıkmasıydı.

Orta alanı kalabalıklaştırma düşüncesiyle ceza alanının önünde konuşlananan Mondy’nin bu kademesizlik yüzünden peşpeşe iki pozisyonda, santradan vurulan şutlarda gol yemesi işten değildi.

Rakip ceza alanında hatta 6 pas içinde bile acemi çaylaklar gibi birbirlerinin üstüne çıkarak harara gürara hücuma kalkan Cimbom, uzatmalarda da golü bulamayan , daha önce kucakladığı UEFA Kupası'na bu kez ilk rauntta veda etmek zorunda kaldı.

Cengiz Alpman

Cengiz Alpman
Yayın Tarihi : 30 Eylül 2005 Cuma 17:16:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?