28
Mayıs
2024
Salı
SPOR

Büyük geçinenlere çelme!

Süper ligin 8.haftası büyük geçinenlere tam bir kâbus yaşattı. Haftanın ilk maçında Galatasaray son saniyelerde yediği gol ile Konya karşısında beraberliğe razı oldu. Ardından Beşiktaş Kayseri Erciyes karşısında yine son dakika golü ile iki puanı Kayseri’de bıraktı. Kuşkusuz, rakiplerinin puan kayıplarına sevinen Fenerbahçe Bursa karşısında tam bir hezimete uğrayarak Rüştü Saraçoğlu’ndan sıfır puanla çıktı. Trabzonspor’da lig sonuncusu Ankaragücü ile berabere kaldı. Adı büyüğü çıkmışlar puan kaybederken de V.Manisa en yakın rakibi Fenerbahçe ile arayı dört puan açtı.

Turkcell Süper Ligi’nin lideri V.Manisspor, Sakaryasporu’un cezası nedeniyle seyircisiz oynadığı maçta aldığı 1-0’lık sonuçla liderlik koltuğuna yavaş yavaş ısındığını gösterdi. Ersun Yanal yönetimindeki V. Manisaspor, bu yıl Samsun’dan transfer ettiği Rafael’in golüyle üç puanı alırken oyun disiplini ve girdiği gol pozisyonları ile rakibinden üstün olduğu açıkça görülüyordu. Maçın bitiminde, seyirciye örnek olması gerekenler şeref tribününde kavga ederlerse seyirci ne yapmaz...

Galatasaray’ın çok rahat geçeceği sanılan maç sarı-kırmızılılar için tam bir kâbus oldu. Galatasaray Konyaspor karşısında ilk golü yedikten sonra 3–1 öne geçtiyse de bunu koruyamadı ve 90+4’de yediği gol ile beşinci beraberliğini alarak beraberlik serisine devam etti. Liverpool karşında, özelikle ikinci yarıda ortaya koyduğu futbol ile İngilizlere korkulu dakikalar yaşatan ve son dakikalarda Hakan Şükür’ün kaçırdığı gol ile beraberlik şansını yitiren Galatasaray’ın Konya karşısında, kendi sahasında farklı bir sonuca gideceği sanılıyordu. Brezilyalı Eder’in sahalarımızda ender görünen golünden sonra toparlanan Galatasaray Ayhan, İliç ve Arda ile 3–1 öne geçti. Ancak Erman’ın çok güzel dış plasesi, ardından Ufuk’un kornerden gelen topa vurduğu kafa ile maç 3–3 sona erdi.

Galatasaray’ın gol atamamasızındaki nedenlerden biraz da Hakan Şükür’den kaynaklanıyor. Sağ ve soldan ortaya indirilen en azından 20 ortaya çaresiz kalan Hakan Şükür’ün form düşüklüğü açıkça görülüyordu. Son maçlarda yanındaki oyunculara indirdiği toplar ve zaman zaman geriye gelen Hakan bence vaziyeti idare etmekten ileri gidemiyor. Ümit Karan’ın ilk yarı başında kaçırdığı golden sonra varlığı ile yokluğu belli değildi. Galatasaray’ın sürekli top kayıpları, kademe hataları ve telaşı ilerideki günler için de sinyaller veriyordu. Bir akım maçın son saniyesinde kornerden gol yiyorsa ortada büyük bir sorun var demektir. Takımda yalnızca Arda bir virtüöz gibi oynadı, attığı gol ise büyük bir ustalık işi idi. Bu arada İliç’e al da at dercesine verdiği pas da yaşının çok üzerindeki bir olgunluğu gösteriyordu. Sanırım, bozulmadığı takdirde Türk futboluna büyük bir yıldız geliyor. Yeni kurallara rağmen Hasan Şaş’ın hala hakeme itiraz etme alışkanlığının devam etmesi ve bir de sarı görmesine söyleyecek söz bulamıyorum. Hakan Şükür ve Sabri de ondan aşağı kalmadılar. Aslında onların kart göstermeyen hakeme teşekkür borçları vardır. Ardından Hasan Şaş’ın kart gördükten sonra rakibe arkadan girmesini Hakem Vedat Yüksel kırmızıyı çıkarmamak için görmezlikten geldi.

Bu arada gol aramak için ileri çıkan savunma boşluğundan Konya çok iyi yararlandı ve zaman zaman da sarı kırmızılı kalede tehlikeler yarattı. Eski Galatasaraylı Batista, Da Silva, Eder ve maçın sonlarına doğru oyuna giren, beraberlik golünü atan Ufuk Konya’nın en iyileri arasında idi. Konyaspor teknik direktör Nurullah Sağlam’ın takımını çok iyi hazırladığı ve rakibin zaaflarından yararlandığı da açıkça görülüyordu. Bu maç ile Konya Ali Sami Yen Stadında ilk kez puan almayı da başarmış oldu.

Galatasaray’ın ardından Beşiktaş da Kayseri’de ikinci şoku yaşadı. Ligin üst sıralarına tırmanmak isteyen, birkaç gün öncesi UEFA’da gruplara kalan ve CSKA Sofya takımını eleyen Beşiktaş, belki de oynadığı de en kötü futbolunu ortaya koydu ve son dakikada beceriksizlikten yediği bir gol ile ligin son sıralarındaki Kayseri Erciyes ile 1–1 berabere kaldı. Beşiktaşlılar Bulgaristan’da ağır ve yağışlı bir sahada 120 dakika futbol oynadık mazeretinin arkasına sığınmamalıdır. Yıllar öncesi yanılmıyorsam 22 takımla oynanan ligde hem cumartesi, hem de pazar günleri takımlar haftada iki lig maçını üst üste oynar, bazen bunlara çarşamba maçları da eklenirdi. O günlerin futbolcuları böyle bir mazeretin arkasına da sığınmazlar, o ağırlığı çeker ve bakla tarlasına dönen İnönü Stadı’nda oynarlardı.

Beşiktaş’ın oynadığı futbol tam bir ayıptı. Rakipleri kendi başına oynayan ve son sıralarda bir takım. Öyle ki, Kayseri seyircisi bile bu maça rağbet etmemiş, tribünlerin büyük bir bölümü boş kalmıştı. Bu takıma karşı Beşiktaş, Erciyes’in ofsayt diye durduğu, maç boyunca girdiği tek pozisyonda Nobre’nin ayağından golü kazanmıştı. Bu maçta ortadan topu getiren Gökhan Zan’ın hakkı yenmemelidir. Bundan sonra da 1-0’ı korumak için orta sahada bol bol rakibe topları ikram etti. J.Tigana elindeki tüm golcüleri, Bobo, Gökhan Güleç, İbrahim Akın’ı sahaya sürdüyse de sanki hepsi ağız birliği yapmış gibi toptan kaçarcasına rakibin arkasına saklandılar. Maçın son dakikasında, hiç gereksiz yapılan faulün ardından gelen Lazarov’un golü Beşiktaş savunmasının akıl almaz hatasından kaynaklandı. Serbest vuruş yapılırken Beşiktaşlılar rakiplerini boş bırakmış, Lazarov da akılcı vuruşuyla beraberliği sağlamıştı. Bacaklarının yakınından geçen topa müdahale edemeyen Runje siyah-beyazlılara hiç yüzünden bıraktıkları Cordoba’yı daha çok aratacağa benzer. Beşiktaş’ta ayakta kalan takımı için canla başla çalışan Gökhan Zan ve biraz Nobre ve Baki Mercimek dışında hemen hemen hiçbir futbolcu yoktu. Kleberson’un yerini ne Serdar ne de Fahri doldurabildi.

Fenerbahçe ise Beşiktaş ve Galatasaray’dan arta kalmadı. Bazılarının fark bile beklediği Bursaspor maçını 1–0 kaybetti. Maçın ikinci yarısında Zafer’in plasesi direği sıyırmasa, Pancu’nun vuruşunu Volkan refleksle çıkarmasa, Bursaspor’un bu maçı 3–0 alması işten bile değildi. Büyük umutlarla Şükrü Saraçoğlu Stadına gelen Fenerbahçe seyircisi belki de son yıllarda görmediğimiz biçimde takımlarını yuhaladılar ve ıslıkladılar. Sahadan haklı bir galibiyetle ayrılan Bursaspor ise Fenerbahçe seyircisinden bol bol alkış aldı.

Fenerbahçe maçın başlarında hızlı ve arzulu idi. Maçın büyük bölümünü rakip sahada oynadı, ancak gollük pozisyonlara giremedi. Sonra da takım tel tel döküldü. Topla çok fazla oynadı, yan paslar yaptı. Yeni alınan futbolcular ne takıma ve ne de birbirleri ile uyum sağlayamadıkları açıkça görülüyordu. Takım arasında ikilik var mı? Bilemeyiz ama Alex’in çok rahat durumdaki Appiah’a topu vermemesine bir anlam veremedim.

Her yenilgiden sora bir günah keçisi aranır, çoğu kez de bu teknik direktör olur. Zico sanırım yine topun ağzına gelecektir. Her yenilgiden sonra teknik direktör aramak da doğru değildir. Zico daha ne takımını tam olarak tanımış ve ne de Türkiye liglerindeki takımları biliyor. Bence en büyük yanlışı as futbolculardan vazgeçememesidir. Önder, Mehmet Yozgatlı, Serkan, Deniz kolay kolay kenara itilecek, maç kadrosuna bile alınmayacak futbolcular değildir. Kuşkusuz bunlara Semih ile Fatih Terim’in Milli Takıma çağırdığı Can Arat’ı da dâhil edebiliriz. Bu arada takımda şans verilmeyen veya çok az verilen Uğur Boral, Selçuk, Kemal, Olcan’ın düşünülmemesinin nedeni de bilemiyoruz. Volkan’ın yediği golde topa çıkışı yanlıştı, ancak yine Fatih Terim’in Milli takıma seçtiği Volkan ilk resmi maçını oynadı. Sürekli yedekte kalan bir kalecinin yapmış olduğu hatalarda doğaldır.

Bursaspor ise Raşit Çetiner’in yönetiminde rakibinden çok daha bilinçli ve akıllı bir oyun sergiledi. Fenerbahçe’den aldığı üç puan ile düşmemeyi planlayan yeşil-beyazlılar on bir puan ile sekizinci sıraya yerleşti. On bir puanda ise dört takımın bulunduğu da göz önüne alınmalıdır. Sanırım bu haftanın en başarılı takımı da Bursaspor’dur.

Trabzonspor Ankara deplasmanında Ankaragücü ile 2–2 berabere kalırken, özellikle maçın ilk yarısında zorlandı. İkinci yarıda Ziya Doğan orta alandaki boşluğu görünce Szymkowick’ Musa’nın yerine oyuna aldı, ardından da son yirmi dakika da Musampa’yı ilk kez sahaya sürdü. Trabzon ilk yarıda Marcelinho’nun kafa golü ile öne geçtiyse de bu yıl Ankaraspor’dan alınan Tita, ardından da Emre ile öne geçti. Özellikle Emre’nin attığı golde dört Trabzonlu futbolcuyu geçen Ceyhun’un büyük payı vardı. Trabzon buna ikici yarıda Stepanov’un karambol golü ile cevap verdi. Kuşkusuz, bu maçın yıldızı Serhat idi. Hava toplarında son derece hakim olan Serhat Trabzon’un galip gelemeyişinde en büyük engel oldu.

Haftanın diğer maçlarında Ankaraspor Sivas’da beklenmedik, 2-0’lık bir galibiyet aldı. Fenerbahçe beraberliği ve Bursa galibiyetinden sonra Sivas’ın bu maçı alacağını sananlar yanıldılar. Ankaraspor’un bu galibiyette kaleci Hakan’ın büyük payı olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Bunun dışında Gençlerbirliği Denizlispor’u 3–1; Antalyaspor Kayserispor’u 1–0; Ç.Rizespor Gaziantep’i 2-0’lık sonuçlarla geçmesini bildi.

Türkiye Süper Ligine 13 Ekim’e kadar ara verildi. Milli Takımımız Avrupa 2008 elemeleri nedeniyle 7 Ekim’de Macaristan, 11 Ekim’de de Moldova ile oynayacak…
Kenthaber/Erdem Yücel
Yayın Tarihi : 7 Ekim 2006 Cumartesi 14:26:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?