23
Mayıs
2024
Perşembe
SPOR

Hanene transfer doğacak...


Bu hafta da Terim’in ‘Takımdaşlık ruhu’nu açıklamasının dışında klasik ‘Yersenkirschen’ mavralarıyla geçti...

‘Geliyor... Gelmiyor... Gidiyor... Gitmiyor... Kalıyor... Kalmıyor...’lar manşetten manşete hoplayıp durdu...

Son cari işlem hacmi şöyleydi:


Galatasaray: Insua gelmiyormuş... Mondragon gidiyormuş... Conceiçao ne gidiyor, ne geliyormuş... Başkan Özhan Canaydın Okan Buruk’u Florya’ya istemiyormuş ama Emre Belözoğlu için yorum açıkmış...

Yeni patron Gerets’in eski gözdelerinden Alessandro’ya sıcak bakılıyormuş...

Kahve falı gibi mübarekler...

Hanene yıldız doğacak, üç vakte kadar kısmetin açılacak...

Gelelim Fenerbahçe’ye; Rüştü FenerBarça’da... Hem Kadıköy’de, hem Barcelona’da... Gilberto Silva ile el sıkışıldı... Halil Altıntop imzaya geliyor... Sırada ikizi Hamit var... Vieri Fener’e doğru...

Bu arada Sarı Lacivertli camianın çok hoşuna gidebilecek – biraz pahalı ama...- bir gelişme de var... Barcelona, Ronaldinho’yu satışa çıkarmış, “Bonservisi 125 milyon avro... kendisi ne kadar ister karışmayız. Parayı veren Ronaldinho’yu transfer eder...”

En büyük başkan Aziz Yıldırım, böylesi kelepir (!)  bir fırsatı kaçırmak istemez kuşkusuz.

Daum’a ‘Istediğin oyuncuyu alırız’ demedi mi... Ya Christoph hoca tutar da ‘Baba bana Ronaldinho al...” derse, başkan baba n’apıcak...

Ay Yıldızlılar'ın eski - yeni teknik patronu Fatih Terim’le ilgili kısa bir tura çıkalım...

Terim’in belirlediği yardımcılar medyanın çoğu kalemince göreve layık bulunmadı.


Polemiklerin başında, teknik kadroda, makamı bile hazır olduğu ileri sürülen Rıdvan Dilmen’in yer almayışı geliyordu.

Aynı düşünceyi paylaştığı için Zaman’da Ahmet Çakır'ı ıskalalamak gerek.. Çakır , mevzuyu kısa kesip “Kadroya
alınsa bile bir iki ay içinde zaten giderdi...” derken benim kanımca da hiç de haksız değil.


‘Şeytan’ özellikle futbolcuyken bile hiçbir zaman ‘istikrar abidesi’ olmadı... Şeytanca futbolunu ancak  bir kaç mevsim tam kapasiteyle sahaya yansıtabildi.

Fenerbahçe’yi de şöyle bir yoklayıp noktaladığı kısa süreli teknik direktörlük serüvenin ardından medya atılımlarında da sürekli sapmalar göstermedi mi...

Uzun vadeli programları sevmiyor yani...

Hakkında çıkarılan dedikodular ise adı zaten üstünde., dedikodu işte...

Terim’e yardımcıları için önerilenler arasında başta Aykut Kocaman ve Giray Bulak olmak üzere çok geniş bir
yelpaze var...

Ne var ki Terim, bütün bu adları toplayıp daha kalabalık bir yardımcılar ordusu da oluştursa yine medyanın çoğunluğunca alkışlanmayacaktı...

Işin aynalı kısmındaki 'Tez konusu olarak Fatih Terim'e gelince...

Önce Terim’in etkili bir NLP (Neuro Linguistitic Programming) – ne demekse! - eğitimi sonucunda takım
olarak başarıya ulaşma taktikleri geliştirdiği ileri sürülüyor...

Fatih hocanın ‘Takımdaşlık’ konusunda bilimsel yaklaşımları olduğu gerçek. Çünkü Milan’ı çalıştırdığı sıralarda yüzlerce başarılı işadamına bu konuyla ilgili bir seminer bile vermişti 2001’de... Ne var ki Terim, kürsüde ‘Takım ruhu’nu açıklarken, o sıralarda ekranlara yansıyan Telsim reklamındaki Italyan çocuğa yaptırılan dümen, hocanın suyunu ısıtıp Milano’ya veda etmesine yol açıyordu.

NLP uzmanı Cengiz Eren, Terim’i Tempo dergisine açıklarken, hocayı ‘Tedbirli’, ‘Şüpheci’, Baskıcı’ ve ‘Imparator’ diye dört parçalık pasta halinde sunuyor.

Amatör psikologların çoğu Terim’i güler yüzlü olmamakla - takımı yenilmiş bir teknik direktör nasıl olur da sırıtabilerse...- suçlarken, fazla havaya girmesini de eksi hanesine yazıyor.

D. Kökdemir’in 2001’de yazdığı ‘Sosyal psikoloji açıdan Fatih Terim’in macerası’ adlı tezinin yazı sıra pek çok üniversitenin ‘Tez konusu isimler’ listesinde Terim’e de rastlayabilirsiniz...

Yine aynı sene - 2001 - Fatih Terim’in Milan’ın başına geçtikten sonra Yavuz Donat’a yaptığı şu açıklamanın en kalıcı slogana dönüşmesini gönüller öylesine istiyor ki: “Türkiye’de moral bozucu bir söz var” diye başlıyan Terim, devam ediyor “Bu sözü artık çöpe atalım. Burası Türkiye. Burada da her şey olur...”

O zaman Terim ve bandosu Almanya’ya gider, hatta ’Acı vatan’ı çalacakları Türk marşlarıyla ‘neşe’ye boğar...

Buna Irlandalılar bile karşı çıkmaz her halde...

Cengiz Alpman - Kenthaber
Yayın Tarihi : 5 Temmuz 2005 Salı 15:36:45
Güncelleme :5 Temmuz 2005 Salı 16:56:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?