15
Mayıs
2024
Çarşamba
SPOR

Organize işler bunlar

Tüm Türkiye, futbolun utanç gecesindeki görüntüleri konuşuyor hala. Ali Sami Yen Stadı'nda yaşananlar, hafızalardan bir türlü silinemiyor. Televizyonlarda, gazetelerde ve internet sayfalarında sürekli manşetlerde bu olay. Pek inmeyeceğe de benziyor. Peki ama nasıl oluyor da bu kadar yabancı madde stada girebiliyor? Bu olayın arkasında kim ya da kimler var?


 G.Saray kulübünü nasıl etkileyecek bu olay, daha doğrusu yönetime nasıl yansıyacak? Yıllarca oynanan ve ucunda kupalar, şampiyonluklar olan derbilerde bile bunun onda biri kadar olay çıkmazken, ilk kez gazozuna olan bir derbide bu kadar hadise neden çıktı? Hangi yönetici, stadın stratejik yerlerine adamlarını yerleştirerek seyircileri bir orkestra şefi gibi yönetti? Başkan Canaydın'ın maça gelmemesinin arkasındaki sebep, olacakları önceden biliyor olması mıydı? Gelin bu soruları tek tek birlikte yanıtlayalım...

Yaklaşık 14 sene Galatasaray muhabirliği yapmış bir gazeteci olarak ilk kez Ali Sami Yen Stadı'nda seyircileri böylesine çıldırmış gördüğümü belirtmek istiyorum. Bu işi 14 değil 44 senedir yapan ağabeylerim bile belki bu kadarını görmemiştir. Ultraslan'ın ilk kurulduğu gün ben de oradaydım. Ali Sami Yen Stadı'nın karşısındaki otoparkın en üst katında kuruldu Ultraslan, yaklaşık 7 sene önce. Yani G.Saray taraftar topluluğunun liderlerinden, önemli isimlerine kadar bir çok arkadaşım var. Bir çoğunu tenzih ederim ama bu kesinlikle organize bir hareket. Kimse aksini iddia etmeye çalışmasın. Hem de G.Saray yönetiminin içerisinden 2, hatta 3 yöneticinin talimatları doğrultusunda bazı taraftarların organize olmasıyla yapılmış bir harekettir futbolun utanç gecesinde yaşananlar.

Olayların başı ise 14 Mayıs Pazartesi gününe dayanıyor. G.Saray yönetim kurulu üyelerinden biri, diğer bir yönetim kurulu üyesinden aldığı talimatla, maçları sürekli kapalı tribünden izleyen ve kendilerini tribün lideri ilan etmeye çalışan bir gurupla görüşmeler yapmaya başlar. Üzerine basa basa söylüyorum bu kişilerin kesinlikle gerçek Ultraslan
liderleriyle bir alakası yoktur. Amaçları sadece tribünü ele geçirme düşüncesi olan bu gurup, maalesef yöneticilerin de oyununa gelmiştir. Ama kullanıldıklarının farkında bile değildirler.

Hafta içerisinde yapılan bir kaç görüşme ve telefon konuşmalarının ardından yabancı maddelerin stada nasıl sokulacağı, hangi zamanlarda atılacağı, en çok kime atılacağı, hakemin maçı tatil etme ihtimali olursa ne yapılacağı organize edildi. Perşembe ve cuma günü Ultraslan üyelerinin arasına karışan bu kişiler Ali Sami Yen Stadı tribünlerindeki 'Zula' dedikleri yerlere meşale, maytap, ve çeşitli patlayıcı maddeleri yerleştirdiler. Öyleki bu maddelerin bir kısmı, çatı diye tabir edilen yerlere zulalandı. Suların nasıl girdiğini anlatmama gerek olduğunu düşünmüyorum.

Her şey organize edilmişti. Utanç gecesinin figüranları yerlerini almış ve yöneticilerinden komut bekler hale gelmişti. Hele hele yedek kulübesinin hemen yanında duran bir kişi vardı ki, onun maçın başlamasından bir kaç dakika önce numaralı tribünlere dönerek "Biraz daha sıkın dişinizi, bırakın maç başlasın. Sonra tamam" demesi, olayın içerisinde bir çok sürpriz ismin olabileceğini belgeliyordu adeta. Peki ama organize edilen bu olayın tamamı F.Bahçe'ye karşı mı yapıldı? Kesinlikle hayır. Esas amaç başkan Özhan Canaydın'ı tüm camiaya hedef göstermek ve protestolarla kendisini yıpratmaktır. Bunun için de en iyi zemin kesinlikle F.Bahçe derbisidir. Canaydın ise maça gelip gelmeme konusunda kararsızlığını korurken, derbiye iki gün kala, biri tam aktif olmamak kaydıyla üç yöneticinin yaptığı organizasyonu öğrenir ve stada kesinlikle gelmeme kararı alır. Ancak Canaydın, yapılacakların bu kadar büyük olacağını kesinlikle tahmin etmemiştir.

Öyle ki, işi saha içerisinde organize eden yönetici, yabancı maddelerin bir kısmının bulunup el konması üzerine yenilerini stada kendi çabasıyla sokturur. Maçta yaşananları zaten hepimiz hayretler içerisinde izledik. Ve hepimiz
kendimizden utandık. Taraftarların, polisin kaskını çıkartıp çenesine yumruk atabilecek kadar, yine polisimizin kafasına demir, koltuk ya da sert cisimlerle vurabilecek kadar, polisin de taraftara tekme tokat girişebileceği ve biber gazı sıkacağı, hatta silahını kınından çıkarabileceği kadar provake edilmesi nasıl bir zihniyettir. Yapılanlar kesinlikle cahilliktir ve maksadını çok aşmıştır.

Peki ya şimdi ne olacak? Olacağı çok basit. G.Saray'a bir kaç maç ceza gelecek, bir iki yöneticinin ifadelerine baş vurulacak. Bir iki taraftar (olaylarla alakaları olmamalarına rağmen hep aynı isimler alınır) Emniyet Müdürlüğünde göz altına alınacak. Ve sonra yine aynı manzaraları " Sahalarımızda görmek istemediğimiz olaylar" diyerek seyredeceğiz.

Aslında bu olayların ardından G.Saray kulübünün nasıl çalkalandığını biliyor musunuz? Biraz da bunlara değinmek istiyorum. Birincisi Özhan Canaydın " Kendimi hiç bu kadar utanç içerisinde hissetmedim" diyerek büyük bir üzüntü yaşamaktadır. F.Bahçe yönetimine haber yollayarak yaşananlar hakkında kesinlikle hiç bir yöneticinin açıklama yapmamasını ve gerekeni kendisinin en yakın zamanda yapacağını bildirmiştir. Ve Canaydın bu olayı kimlerin, nasıl yaptığını çok iyi bilmektedir. Şu sözü çok net bir şekilde de söylemiştir: " Kimler olduğunu biliyorum. Önce bana ve camiaya hesabını verecek, sonra istifa edecek en son olarak da cezası neyse çekecek". Sessizliğini koruyan başkan Canaydın, çarşamba günü bir açıklama yapacak ve bence çok can yakacak.

Organizasyonun içerisinde hangi yöneticilerin olduğunu bilmek medyumluk gerektirmiyor. Böylesine büyük bir cehaletin yaşandığı anda bazı taraftar gurupları, bir anda olup biteni unutup, bazı isimler için "......... Sen bizim her şeyimizsin" diye nasıl bağırabilir ki! O isimler ise yaşanan utanç gecesinin ardından "Ne yapalım Fenerliler bütü sene bağırıp çağırıp ortamı gerdi. Taraftarımız da dayanamadı" diyerek kendilerini akladıklarını zannediyorlar herhalde. Günümüzde yapılan entrikalar maalesef çok basit düşüncelerin ürünüdür. 

Kendilerini zeki zanneden bazı yöneticiler, öylesine basit senaryolarla yola çıkıyorlar ki, kendilerinin ne kadar komik duruma düştüklerini bile fark etmiyorlar. UEFA ve FIFA'da dönen ayak oyunlarının yanında maalesef bizimkiler biraz hafif kalır. Tabir-i caizse bizim akıllı yöneticilerimizin yaptıklarını kulaklarına dökerler. O yüzden Avrupalıların 'Leb demeden leblebiyi anlayabileceğini' unutmayın ve kendinizi daha fazla rezil etmeyin derim. Bir insanın kılına bile gelebilecek zararı, ne koltuk sevdasına ne de 2 kiloluk bir metal parçası kupaya değişmeyin derim...
hürriyet
Yayın Tarihi : 22 Mayıs 2007 Salı 00:55:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?