Genelde böyle cümleler hep kullanılır; ya hep, ya hiç. Hakikaten de bu kez öyle bir durum söz konusu. PSV maçının sonucu Fenerbahçe'nin Avrupa'daki geleceğini belirleyecek. Allah korusun kaybederse en iyi hedef üçüncülük olacak. Kazanırsa bence üçüncülük cepte olacak. Beraberlik halinde yine şansı devam edecek. "Tahmin yürütmek için bu kadar erken değil mi" diye sorabilirsiniz. Değil, çünkü bu maçtan sonra dört tane maçın kalıyor. Kısa mesafe yarışı. Öndekine çok avans vermeyeceksin.

Fenerbahçe'nin önemli avantajı; fizik ve taktik açıdan en iyi durumda oluşu. Rakibin ise geçen yılki kadrosu değişmiş ve birkaç önemli oyuncusu oynamıyor. Yine Fenerbahçe'nin avantajı geçmişte olduğu gibi sabırsız seyircisi yok, takım da sabırsız oynamıyor. Tavsiyede bulunabileceğimiz sabır kelimesi zaten mevcut. Bu maçlarda geriye düşmeyeceksin. Zaten tabelayı değiştirecek oyuncuların, oyun disiplinine uyacak futbolcuların da var.

Volkan'a iş düşecek
Hava durumunu öğrendim. Maç saatine kadar sağnak yağış bekleniyor. Bu da topa sadece forvet oyuncuları ile değil, Marco'su, Selçuk'u, Appiah'ı ile neredeyse tüm takım halinde vuran Fenerbahçe için başka bir avantaj. Belli ki, oyunu kontrol edip kontra düşünecek PSV'ye karşı savunma çok önde kurulacağından araya atılan toplar sorun yaratabilir. Burada da Volkan'a iş düşüyor. Çok iyi konsantre olmalı, kendine güveniyle çıkış zamanlamalarını iyi ayarlamalı.
Bana göre vasat bir hakem maçı yönetecek. Gonzales, zaman zaman garip düdükler çaldığı için Fenerbahçeli oyuncuların gerilmemesi lazım. Oyun formatı zaten Avrupa standartlarına uygun. Bu yükü kaldıracak oyuncular da fazla olduğu için Fenerbahçe'nin kazanmasını bekliyorum. Duran topların avantajını kullanmak isterken, rakibe de dikkat etmeli. Çünkü PSV de duran toplarda etkili bir takım.