27
Mayıs
2024
Pazertesi
YAŞAM

BÜYÜKLER MÜSADENİZLE! TEKNOLOJİ OYUNCAK İŞİ

Kim bilebilirdi ki, kendisine ilk armağan edilen sürtmeli polis otosu ve kurmalı 'Jumbo fil'i 60 yıl boyunca yanından ayırmadan gezdirecek bir adam, oyuncaklarını çoğaltarak yıllar sonra bir sergi açacak?

Üstelik anne ve babasının memur olmasından dolayı il il, ilçe ilçe gezmesine rağmen oyuncaklarını deri çantasının içinde sıkıca tutacak ve gittiği yerlerde de oyuncaklarını çoğaltacak adam, çocuk kitapları yazarı Yalvaç Ural'dan başkası değildi. 1953 yılından bu yana teneke oyuncaklar toplayan Ural, sonunda topladığı beş bine yakın oyuncaklardan seçtiği bin teneke ve mekanik oyuncağı bir sergide bir araya getirdi. 30 Eylül'e kadar İstanbul Rahmi Koç Müzesi'nde yer alan Fenerbahçe Gemisi'nde sergilenecek oyuncaklar, ülkemizin çocukluk tarihine de ışık tutuyor. "Dünyanın en güzel oyuncakları bende, ülkemin çocuklarının oyuncaklarını ben topladım, ben bir oyuncak fetişistiyim, oyuncakları elimde tutmaktan hoşlanıyorum gibi bir mantıkla bu sergiyi açmadım. Türk çocuklarının envanteri oyuncaklarda saklı. Ülkemizin çocukları nelerle oynamışlar, neler biriktirmişler, bunları bilmek önemli. Neden önemli? Hem Türkiye'de çocuğun ve çocukluğun tarihini yazabilmek için bu bilgilerini edinmek zorundayız. Bu envanter bize gerçeklik raporu olacak. Nereden olduğumuzu gösterecek." diyor Yalvaç Ural. Kendisine hediye edilen, bitpazarlarından, eskicilerden, antikacılardan, arkadaşlarından topladığı teneke oyuncakları uğraştığı çocuk edebiyatıyla besleyen Ural, dünyada teknolojinin kaynağı olarak otomatları görüyor. Yani mekanik düzenekle çalışan bir zembereğin kurulmasıyla bir devinim elde edilmesine dayanan sistem Batı'yı bugün endüstride farklı yere taşıyan merdivenin birinci basamağı. Haliyle bunun ilk örnekleri de oyuncaklarla vücut buluyor.

Tahtadan yapılan Eyüp oyuncakları ile oynayan bir çocukluk tarihimizin bulunduğuna işaret eden Ural, bu gelişmeden nasibimizi alamadığımızı ve bundan dolayı geride olduğumuzu düşünüyor. Türkiye'de 1950'li yılların başında Jülyen Altın adında gayrimüslim bir kadın tarafından ilk teneke oyuncakların yapıldığını belirten Ural, "Bu oyuncakların hepsi ülkemizin çocuklarının oynadığı, tekmesinin, kesilmiş parmağının izi olan, teri ve kokusu olan oyuncaklar. Yazarlara milyonlarca öykü yazdıracak hikâyeler çıkar buradan." diyor. % 80'i kurmalı, bir kısmı çekmeli mekaniklerden oluşan oyuncakları ziyaret edenler arasında büyükler ve gençler ağırlıkta. Çocuklar ise bu ilginç sergiyi gezerken en çok robotlara ve arabalara dikkat kesiliyorlar ve 'ben niye oyuncaklarımı biriktirmedim' diye hayıflanan gözlerle izliyorlar sergiyi. Çocukları iyi yetiştirmek adına bu serginin önemli bir misyonu olduğunu düşünen Yalvaç Ural, haklı olarak şu soruyu soruyor: "Okullarımızın fizik, tasarım, kimya, makine mühendisliği bölümünde Cizreli Ebu'l-İz neden kitap olarak okutulmuyor, Kültür Bakanlığı niye bu büyük bilim adamının icatlarından oluşan kitabı basmıyor? Çocuklarımızı Batı'nın uyduruk karakterleri arkasına saklayıp çocukları sistemin bir parçası yapıp, o aptal kahramanları almaya mecbur kılmak, hamburger yedirerek o oyuncağı mecbur kılarak nereye yetiştireceğiz? Bu sergi de bu yabancılaşmaya nasıl karşı olduğumun resmidir." s.zengin@zaman.com.tr

***

Çikolatadan çıkan Abdülhamid kartı

Tobler, Abdülhamid döneminde İstanbul'da satılan bir çikolata çıkarmış. Çok sert bildiğimiz Abdülhamid buna rağmen çikolata içindeki kartlara kendisinin çizilmesine izin vermiş. 'Burun' ve 'yıldız' kelimelerine hassas olunan bu dönemde Abdülhamid'in burnunu kırmızıya boyayıp karta bir de yıldız resmi basmak, çocukluğa verilen bir özgürlük alanı olmalı...

***

 

 

 

 

 

 

 

 

Çocukluğun yolculuğu bu sergide...

Sergide yer alan oyuncaklardan bazıları şunlar: Gitar çalan ayı (1960), kurşun askerler (1910), ağlayan Inga bebek (1950), nadir bir THY uçağı (1960), cipli kovboy (1945), gama vinçli kamyon (1960), cenaze arabası (1970), sirk arabası (1950), uçan mavi kaz (1945), dönerken müzik çalan kurmalı Lehman topaç (1906), Tank İnönü (1960), trampet çalan panda (1960), kitap okuyan ayı (1950), Lincoln Tüneli (1935), Rolls Royce (1960), nehir teknesi (1945)...

***

Ebu'l-İz'in izinden...
Yalvaç Ural: "Bizde Hezarfen Çelebi uçmuş mesela. Bazı aydınlarımız da çok bilmişlik içerisinde 'yok canım bunlar uydurma şeyler' diyorlar. Artuk Türkleri zamanında Cizre'de yaşamış Ebu'l-İz diye bir kişi... Ebu'l-İz bundan 800 yıl önce yaşamış ve ilk otomat tekniğini ortaya koyan kişi. Bu Avrupa'da 1600'lü yıllarda geliyor daha. Bu teknik adam, sultana otomatlar yapıyor. Soğuk sıcak suyu karıştırarak kolay abdest alınmasını sağlayan sistem yapıyor. Mumun arasına bıçaklar koyarak mumun bir saat içinde ne kadar eridiğini gösteren buluşlar gibi tam 52 tane otomat yapmış, bunları sultan çizdirmiş. Hepsini yazıp çizerek kitaba nakşetmiş. Kitap şu an Topkapı Sarayı'nda 3. Ahmet kitaplığında duruyor. 12 sayfası çalınmış. Bir tanesi Amerika'da bir müzede sergileniyor. Neden geri kaldığımızın tablosu bu."

H. Halis Zengin - Zaman
Yayın Tarihi : 30 Ağustos 2009 Pazar 12:29:43
Güncelleme :30 Ağustos 2009 Pazar 12:37:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?