İtalyan sanatçı Pippa Bacca’nın Milano-Kudüs arası, gelinlikle çıktığı, otostop yaparak ilerlediği barış yolculuğu iki yıl önce Gebze’de tecavüz ve ölümle son bulmuştu. Pippa’yı bu yolculuğunda yalnız bırakmayan yakın arkadaşı Silvia Moro bir sergiye katılmak için İstanbul’daydı. Moro barış yolculuğunu yeniden İstanbul’dan başlatmaya hazırlanıyor
Bundan iki yıl önce genç İtalyan sanatçı Pippa Bacca ve sanatçı arkadaşı Silvia Moro barış için bir proje yarattılar. “Bride on Tour / Gelinler Yolda” adını verdikleri bu proje kapsamında bir barış elçisi olacak, İtalya-Kudüs arasında çoğunluğu otostopla yapılacak bir yolculuğa çıkacaklardı. Üstelik mesaj giysisi olarak alışılmadık bir kıyafet seçmişlerdi: Gelinlik.
Pippa ve Silvia bu yolculuğa birlikte çıkmışlardı ancak ne olduysa oldu ve Türkiye’de yollarına ayrı ayrı devam etme kararı aldılar. Bu kararın sonrasında Pippa İzmit’in Gebze ilçesinde önce tecavüze uğradı ve sonra öldürüldü. Olaydan sonra hem Türk hem İtalyan hem de dünya basını olaya geniş yer verdi. Pippa’nın ailesi de Silvia Moro da olaydan Türkiye’yi ve Türk insanını sorumlu tutmadı. Ancak kana bulanan barış projesi bir şekilde rafa kalkmış oldu.
İşte şimdi Silvia Moro geçirdiği zor iki yıldan sonra yeniden bir barış ağı kurmaya ve yeniden gelinlikle yola çıkmaya hazırlanıyor. Kısa bir zaman sonra gerçekleşecek gelinlikle tur projesi İstanbul’dan başlayacak. 1 Ağustos’a kadar sürecek Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi’ndeki “İtalya ve Türkiye Arasında Çağdaş Sanatçılar” sergisi için İstanbul’a gelen Moro ile konuştuk.
Pippa’yı kaybettikten sonra, İstanbul’a yeniden gelmek nasıl etkiledi sizi?
O zaman da İstanbul’a gelmeden önce bu kentin benim için çok önemli bir yer olduğunu hissetmiştim. İstanbul büyük bir kapıydı, sonsuz bir enerjisi vardı. Bu şehir farklılıklarına rağmen birlikte barış içinde yaşıyordu. O gelişimizde kaldığımız evde üç transeksüel, bir feminist transeksüel sanatçı, iki türbanlı geleneksel Müslüman kızla birlikte gelinliklerimize nakış işledik. Kendimi büyük bir bağlantının tam ortasında hissettmiştim. Bu benim için performansımın doruk noktasıydı.
Pippa’nın ölümünden sonra neler oldu?
Bir müddet içime kapandım. Hayatın anlamını yitirmiştim. Kendinize yolunuzun doğru olup olmadığını soruyorsunuz. Barış projesinin amacı ne diyorsunuz? Ama bu gelişimde acayip duygular hissettim, hem karanlığı hem aydınlığı aynı anda
hissettim kalbimde. Sanıyorum ben bu
projeyi tekrar başlatacağım. “Yollarımızın ayrılması fikri Pippa’nın tercihiydi, bu konudatüm söyleyeceğim bu kadar”
Tek başınıza mı yoksa bir başkasıyla mı?
Çok daha fazla kişiyle birlikte yola çıkmayı düşünüyorum. Ego her şeyi tek başına
yapmanı söyler. Bu proje bir network, bir barış ağı projesi. Yalnız başına hiçbir şey
yapmazsın. Yalnızlık egonun dansıdır.
Bir kültürü ancak bir network sağlayarak ve insanlarla birlikte değiştirebilirsin. Kafam aydınlanmaya başladı, bir iki ay içinde bu projeye başlayabilirim sanıyorum.
Neden o zaman Pippa Bacca ile ayrı yola devam ettiniz?
Bu Pippa’nın tercihiydi. Bu konuda söyleyebileceğim tek şey bu.
Siz tek başınıza yolculuk ederken bir problem yaşadınız mı Türkiye’de?
Yaşamadım, çok da otostop çekmedim. Ankara’dan Adana’ya giderken bir Kürt kamyon şöförü aldı beni, müzik dinletti, 120 km. yol fazladan gidip beni otele bıraktı. Evlerinde yemekte ağırlayanlar oldu.
Türkiye güvenilmez geliyor mu size bu olaylardan sonra?
İlk röportajımda bile şunu söyledim: Erkeğin kadına yaptığı şiddetin bir pasaportu yok. Pippa’nın başına gelenlerin Türkiye’nin özel durumuyla, Türk erkeklerinin durumuyla ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Şiddet uygulayan erkek dünyanın her tarafında var.
“Pippa’ya bir azize gibi taptılar ama ne yapmak istediği ile ilgilenmediler”
Pippa’nın ölümünden sonra Türkiye’deki insanların tepkileri konusunda ne düşünüyorsunuz?
Kimileri savunmaya giriştiler, “Her Türk erkeği böyle değildir” diyerek. İşin bir başka yanı ise herkesin protesto etmek istemesiydi. Herkes protesto ediyordu ama kimse barış ağından söz etmiyordu. Ben kadına inanıyorum. Şu anda kadınların erkeklerle eşit olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Gerçekten yeni projelere ihtiyacımız var. Protesto etmek yerine bir şeyler yapabiliriz. Okulda, işte, tiyatroda, sanatta... Sanatçılar Pippa’ya bir azize gibi taptılar ama Pippa ne yapmak istiyordu, kimse bununla ilgilenmiyor. Pippa bir barış ağı yaratmak istiyordu. Pippa barış ağı kurmak kolay değil, kolay olmadığını da ölümüyle gösterdi. Barış için çoğalmalıyız. Herkes şiddete karşı birleşmeli. Sen siyahsın sen beyazsın demeyi bırakmalıyız. Tanrı dünyayı mükemmel, insanları farklı farklı yaratmış. O halde problem ne? Farklılıklar zenginliktir. Pippa için hissetiğim tüm acıları başka kadınlar, insanlar için de hissediyorum. Pippa’yı bir azize, bir şehit haline getirmemek lazım. Bunun bir faydası yok. Bu projenin amacı bir kadının barış ağı yaratabileceğini göz önüne sermekti. Pippa’nın ölümü barış için çalışmaya devam etmemiz gerektiğini gösterdi, bir davamız var, buna devam etmeliyiz.
Yolculuğa çıkarken temel hedefiniz neydi?
Amacımız savaştan zarar görmüş ülkelere bir otostop yolculuğu ile barış mesajı iletmekti. Çünkü otostop yapmak bir başkasına güven duyduğunu göstermenin en kısa yollarından. Üstelik insanlarla doğrudan temas etmenizi sağlıyor. İnsanlarla bir çay içmek, bir yemek yemek farklı bir kültür alışverişi yaratır.
Farklı kültürler arasında ilişkiler kurup, bunların tanığı olmak istedik, bu yolculuğu, kadınların durumunu fotoğraflarla, videolarla belgeli bir hale getirmek istiyorduk.
“Elbiselerimiz kültürler arasında bir buluşmaya tanıklık edecekti”Gelinlikleriniz neleri sembolize ediyordu?
Gelinlik sembol gücü çok yüksek olan bir giysi. Beyaz gelinlik giysisi dini sınırlamaları da aşar, bana göre yeryüzü ile gökyüzü arasındaki evliliğin de bir sembolüdür. Aynı zamanda saflığın, doğurganlığın da sembolü. Benim beyaz gelinliğimin anlamı, beyaz bir sayfa açmaktı. Her kültürden, her ülkeden her sınıftan evrensel kadının bu gelinlikte nakışla imzası olsun istedim, o zaman
bu imza bir erime potası oluşturacaktı. Benim giysim erime potası anlamını taşıyordu. Nakış tarihteki en eski tekniklerden biridir. Bence tanrıça Arakhne’nin hediyesidir. Çok eski çağlardan beri nakış vardır, bu sayede yerel sanatçılar da bir araya gelebiliyordu. Elbisemiz kültürler arasında bir buluşmaya tanıklık edecekti. Elbise bir iletişim aracı olacaktı.
Pippa’ya göre ise gelinlik masumiyetin evrensel simgesiydi, Pippa Katolikti o nedenle onun gelinliği farklıydı ve Pippa insanlara teşekkür etmek için tıpkı İsa’nın yaptığı gibi ayak yıkıyordu.
hangi barışın elçisi olacakmış neden kudüse yürüyor barış için yürüyecek daha farklı ülkeler var mesela somaliye yürüsün neden illaki kudüs tarihte bu yürüyüşü yapanlar haçlılar olmuştur ve anadolunun yakılıp yıkılmasına neden olmuşlardır haçlı ruhunu mu şadedecek hiç hoşlanmıyorum ben meleketimden çıkıp bir parise londraya bürüksele barış kardeşlik için yürüyemiyorsam demek ki biz kardeş ve barışık değiliz gelipte beni kürt ağırladı ama türklerede güveniyorum diyerek ayrımcılık yapacaksa hiç istemiyorum zaten sizin niyetiniz hiç bir zaman halis olmamıştır ve şunuda hatırlatmak istiyorum artık ülkede otostop çekmek kanunen yasak en azından trafik kanuna göre yolda birini aracınıza aldınız eğer bir kazaya karışırsanız ve o kişi ölürse kusurluda siz iseniz araca aldığınız kişinin akrabaları sizi dava edip sizden tazminat talep eder ve alır bu gibi olaylarda trafik sigortası devre dışıdır . peki yolda kalan insanlar için ne yapılmalı en yakın jandarma ve emniyeti aradığınız zaman o kişiye jandarma ve polis yardımcı olur gerekirse biletini bile alır memleketine yollar bunlar için fonlar var burası muz cumhuriyeti değil herkez bunu bilmeli