19
Mayıs
2024
Pazar
YAŞAM

DERNEKLER HESAP VEREBİLİR OLMALI

İyi niyetli ve dürüst, çalışkan DERNEK’lerin bile korkulu rüyası da, 12 Eylül sonrasına dönüşebilecek baskıların yeniden gelmesi ve siyasetin elinde alet olma durumu. Ne yazıktır ki ortalık bu olgularla dolmakta. Karşılıklı dürüst, namuslu ve yasalara saygılı olunursa ve dışına çıkıp yazılmamış uygulamalara girişilmezse, atılmış olan olumlu adımlar boşa gitmeyecek.

Bir sivil toplum örgütü (DERNEK) kurup yaşatmak kolay ve hafife alınacak bir şey değildir. 

Belli bir ya da birkaç konuda durum saptama, çözüm üretmek, toplumu bilinçlendirmek ve baskı unsuru oluşturarak gelişimi ve değişimi sağlamak için bir araya gelen insanlar çoğunlukla DERNEK çatısı altında toplanırlar. 

DERNEK’ler, cemaat ve tarikatların aksine demokratik kuruluşlardır. En az iki yılda bir yasal genel kurullarını yapıp yöneticilerini seçer, gerekirse değiştirirler. Temel güçleri üyeleridir. İlkelerine uyan ve bu yolda çalışma isteğini belirtip söz veren yurttaşları, belirli kurallara göre üye yaparlar. Bu nedenle de belli bir malvarlığı özgülenerek kurulan ve katılımcıların sınırlı tutulduğu VAKIF’lardan ayrılırlar.
Çalışmalar üyelerden ve gönüllü katkı verenlerden gelen maddi destekle sağlandığından DERNEK’lerin DENETİM sistemi hem çok önemli hem de güven verici olmak açısından son derece ciddi bir işlev ve emek gerektirir.

Düzenli muhasebe
Muhasebesini düzenli ve açık tutan, hesap verebilir bir dernek her zaman toplumda saygı ile karşılanır ve projeleri desteklenir. 

AB’nin önerilerinin büyük katkısı ve bu konuda çalışanların çeşitli şikâyet ve hoşnutsuzları nedeniyle geçtiğimiz yıllarda, belki de Türkiye’de ilk kez (?) emniyet, hukukçular ve STÖ uygulamacılarının ortak ve uyumlu çalışmaları sonucunda, eski ve çağdışı DERNEKLER YASASI neredeyse baştan aşağı değiştirilmiş ve 04.11.2004 tarih ve 5253 sayılı yeni bir DERNEKLER YASASI topluma sunulmuştur.
Bu kısa yazıda, bugünlerde çok gereksinimimiz olsa da, tüm yasayı irdelemek yerine bellibaşlı değişimleri vurgulayıp DENETİM düzeneğine geçeceğim.
Önceleri, hani o ödümüzü patlatan dört heceli sözcük, ‘örgütlenme’ tam bir GÜVENLİK sorunu olarak algılanır ve her zaman devlete özellikle de hükümetlere karşı, savaşılması, polis tarafından kontrol altında tutulması gereken baş belası bir oluşum kabul edilirdi. Ülkemizde, eleştirel bakışın ve farklı fikirlerin geleceğimiz için ne denli yararlı olduğunu bir türlü özümsemeyen ve içselleştiremeyen egemenlerin, DERNEKLEŞMEYİ bir özgürlük ve insan hakları sorunu olarak, en azından kağıt üzerinde bile olsa algılamaya çalışmaları bence çok büyük bir aşamadır.
DERNEKLER uzun yıllar, İçişleri Bakanlığı Güvenlik Daire Başkanlığının yani polisin denetiminde soluk almaya çalıştılar. Örneğin her an kuruluşunuzun kapısı çalınıp sorguya çekilebilir, aranabilirdiniz. 

AB havucunun büyük katkılarıyla, DERNEKLERİN DENETİMİ, bir anda emniyetten alınıp, doğrudan İçişlerine bağlı ve başına sivil yönetici getirilen DERNEKLER DAİRE BAŞKANLIĞI ve aynı şekilde illerde de birer sivil başkanlığında İl Dernekler Müdürlüğü oluşturuldu. Yıllarca bu konularda uygulama sıkıntıları yaşayan STÖ’ler için bu neredeyse bir devrimdi. 

Bu yeni örgütlenmenin tüm ülke genelinde oturtulması kolay olmadı. Elde sivil bir mekanizma bulunmadığından, bir grup emniyetçi eğitilmek koşuluyla
bu yeni oluşuma alındı. Çok sayıda mali denetimci alınarak sisteme uyarlandı. 

Artık emniyet elinde yazılı emir olmadan DERNEKLERE dilediği gibi giremiyor. (Bunun salt kağıt üstünde kaldığı olumsuz örnekleri yok saymadığımız da bilinmelidir.) 

Yasal denetimler için önce yazılı bilgilendirme yapılıyor, birlikte uygun gün (günler) saptanıyor. Bulunan masum ihmal, yanlışlık, eksik varsa yine denetçilerce yazılı bildirilip düzeltme hakkı veriliyor. Kuşkusuz bu insanca ve uygarca yaklaşımlar, büyük ve kötü amaçlı işlevleri, sahtekârlıkları açığa çıkarmayı engelleyecek şekilde olmuyor, ancak her örgütçüyü sahtekâr ve zararlı görme önyargısını biraz olsun kaldırıyor kanısındayım. 

DENETİM’e gelince, yeni yasa İÇDENETİM diye bir kavram getirdi. Yani STÖ ya da DERNEK öncelikle kendi kendini denetleyip, denetlettirip devletin görevlilerinin DENETİM’ine hazır durama gelebilmeliydi. 

Çok az bir bütçesi, geliri ve gideri olan bir DERNEK’te belli bir düzeye erişene dek, hesaptan anlayan, dürüst ve işini bugünden yarına bırakmayan bir emekli bankacı, muhasebeci hatta çok disiplinli bir emekli öğretmen bu görevi üstlenebilirdi.
1976’da Cüzzamla Savaş Derneği’ni kurduğumuzda, bir avuç gelir giderimizin kaydını kurallara uygun yapabilmek için geceleri muhasebe defterlerinin üzerinde uyuyakaldığım günler artık çok uzaklardaki tatlı anılar olarak kaldı! 

Herkes, DERNEKLERDE yeni yönetimin seçimi yapılınca bir kişinin de SAYMANLIK görevini üstendiğini bilir. İşte, özellikle kendini geliştirip çeşitli projeler yapmayı amaçlayan ya da yapan kurumlarda SAYMAN’ı belirlemek asla sıradan bir iş değildir. SAYMAN’ın hem STÖ’nün temel ilkelerine hem muhasebeye hem de harcamaları planlamaya yeteneği ve de yetkisi olmalıdır. SAYMAN, belki yanına bizim kurumumuzda olduğu gibi bir gönüllü finans danışmanı da alarak ay ay, yıl yıl bütçeyi, en gerçekçi şekilde planlayabilmeli, gelen bağışları kullanımlarına kadar zarar görmeyecek ya da gelir getirecek şekilde bankalara yerleştirebilmelidir.
Gelişmekte olan STÖ’ler bununla da yetinemezler ve profesyonel muhasebelerini kurmak zorundadırlar. Zamanla bu profesyonellerin de DERNEK projelerine ve harcama sistemlerine uygun bir çalışma, bir iş bölümü içine girmeleri gerekir.
Bugün hâlâ, elinde makbuz, dostlarından üçer beşer YTL toplamaya çalışan özverili gönüllüler vardır. Oysa her türlü bağışın ancak DERNEK merkezinde ve makbuz karşılığı alınabileceği ve 24 saat içinde paranın bankaya yatması gereği nedense zor gibi gelir bazılarına. 

Herhangi bir projeniz için halktan, banka hesap no’su bildirilerek para toplanacaksa, her projenin gerekçeli kararı, kapsamı, süresi ve o özel projeden sorumlu iki DERNEK gönüllüsü adı bildirilerek, bu kez de PARA TOPLAMA YASASI uyarınca izin istenir. Her projenize DERNEKLER Müdürlüğü de iki DENETÇİ atar ve belirlediğiniz süre bitince, ya da aralarda salt o konu gelir giderleri için DENETİM verirsiniz.
Büyük projelere imza koyan ve devletçe KAMU YARARINA ÇALIŞAN DERNEKLER konumuna alınan STÖ’ler, her projeleri için izin almak ve uzun bir işlemler dizini yaşamamak için tek tek değil, her yıl olağan denetimlerde DENETLENMEK istemiyle DERNEKLER DAİRE BAŞKANLIĞINA başvurabilirler. Bu istek karşısında,
en az son beş yıllık her hesap ve belgeniz yeniden özel görevlendirilmiş uzman denetçilerce incelenir ve sonunda, olumlu bir RAPOR çıkarsa, bu yazı İçişleri Bakanı’nın imzası ve olumlu görüşüyle bu yetkiyi almanız için BAKANLAR KURULU’NA iletilmek üzere KANUNLAR KARARLAR DAİRESİ’ne sevk edilir.
Kurumumuzla ilgili bu rapor, bir önceki İçişleri Bakanı’nın imzası ile, 11.07.2006 tarih ve 1086 sayılı yazısı ile TC Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’ne sevk edilmiş ve bu arada bazı DERNEKLER bu yetkiyi almışlarsa da bizimki hala bekletilmekte, hatta, bir önceki bakanın imzası olduğundan kadük olabileceği ve yeniden başvuru yapmamız söylenmektedir. İyi de, ağızlara sakız olup bu yaşıma dek bir kez bile tanık olamadığım “DEVLETİN DEVAMLILIĞI VARDIR” savı burada değil de nerede uygulanacak dersiniz? 

ÇYDD olarak, 20. yılımıza girdiğimiz şu günlere dek, kuruluş ilkelerimizin ve dünya görüşümüzün bazılarını rahatsız etmesi nedeniyle, çeşitli karalamalarla karşılaşıyoruz. Hepsi asılsız olan bu karalamalar sonunda adalet çok geç de olsa yerini buluyor. 

Ancak kendinizi güçlü hissetmeniz için her şeyden önce mali denetiminizi düzgün ve şeffaf tutmalısınız. Bu, dürüst, çalışkan, yurtsever, ülke sorunlarına duyarlı ve çözüm üretici STÖ’lerin en güçlü tarafı olmalıdır. 

İşte bu nedenle de başta belirttiğim, gönüllü uzman saymanımız ve deneyimli finans danışmanımız yanında, ileride görev alabilecek bir gönüllü sayman yardımcımızla birlikte, son on yıldır üç profesyonel ile muhasebe servisimizi kurmuş bulunuyoruz.

Güven uyandırmak
Büyük bir DERNEK olarak bizler, muhtasar beyannamesi, SSK primleri gibi düzenli bildirimleri gereken işlemleri yapmak ve genel sistemi gözden geçirmek üzere yakınımızdaki bir YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK firmasından her ay hizmet alır, rapor tutturur, eksiğimiz, gecikmemiz ya da benzeri bir aksaklık varsa öğrenir, yönetimle paylaşır ve düzeltiriz. 

Yine buna ek ve son olarak, her üç ayda bir, çalıştıkları diğer kuruluşların referanslarına bakarak seçtiğimiz bir büyük ve çok profesyonel DENETİM firması, ücreti karşılığı ta Ankara’dan gelir, birkaç gün kalarak son üç ayı, A’dan Z’ye gözden geçirir, eksik varsa raporlar, düzelttirir ve sistemimiz resmi DENETİM’e hazır hale getirilir. 

Evet, bütün bunlar kolay değildir ama bir STÖ’yü, bunca engellemelere karşın ayakta tutmak, size destek verenlerde güven uyandırmak istiyorsanız öncelikle bu sistemi kurmalısınız. 

Bir DERNEK kurmak ve yönetmek, bir STÖ’nün yönetiminde yer almak, hatta sade üye olmak büyük bir sorumluluktur kuşkusuz. Eğer yaptığınız, gerçekleştirdiğiniz projeler, emek ve insan gücü, amaçlarınız ve ülkeniz için bir katma değer yaratıyorsa ve size bir görev yapma mutluluğu veriyorsa her şeye katlanabilirsiniz.
Yine de unutmayalım ki STÖ’lerde yer almak, özellikle şu günlerimizde, hiç de öyle dikensiz gül bahçesinde dolaşmak değildir. 

DERNEK’lerin, amaçları dışına sapmadan çalıştıklarında ve gizli işleri bulunmadığında, DENETİM’den çekinmelerine gerek yoktur. Ancak bu kurumlarda gönüllü görev alacakların gece gündüz, yasaları, yönetmelikleri ve uygulamaları izlemeleri ve yanlış yapmamaları gerekir ki bu da çok kolay değildir. 

Ayrıca iyi niyetli ve dürüst, çalışkan DERNEK’lerin bile korkulu rüyası da, 12 Eylül sonrasına dönüşebilecek baskıların yeniden gelmesi ve siyasetin elinde alet olma durumudur ve ne yazıktır ki ortalık bu olgularla dolmaktadır. 

Karşılıklı dürüst, namuslu ve yasalara saygılı olunursa ve dışına çıkıp yazılmamış uygulamalara girişilmezse, atılmış olan olumlu adımlar boşa gitmeyecektir.

Prof. Dr. Türkan Saylan: ÇYDD Genel Başkanı

Radikal
Yayın Tarihi : 15 Ekim 2008 Çarşamba 09:35:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?