30
Mayıs
2024
Perşembe
YAŞAM

Aldatılan kadın konuştu

Sabri Varan, 2002 seçimlerinde AKP’den Gümüşhane milletvekili seçilmişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın çalışma arkadaşıydı. Parlak bir siyasi gelecek kendisini bekliyordu. Ama 2006 yazında her şey değişti. Çünkü o, tıpkı eski AKP Konya Milletvekili Halil Ürün gibi, parti içinde bir skandala imza atmıştı. 18 yıllık evliliğini, bir başka milletvekilinin Meclis’te tanıştığı sekreteri için gözden çıkardı.

Boşandıktan sonra aradan üç hafta geçmeden, sevgilisi Nesrin Özcan’la evlenip balayına Bodrum’a gidince gazetelerin birinci sayfalarına çıktı. Dört çocuğunun annesi, eski eşi Nuriye Durmuşoğlu (44) o dönemde kapısını aşındıran gazetecilere "Şu anda söyleyecek bir sözüm yok. Gerektiği zaman konuşurum" demişti. Sabri Varan, yeni bir özel hayata başlamıştı ama siyasi hayatı da bitmişti. Çünkü 2007 genel seçimleri yaklaşırken, o da diğer skandal yaratan AKP’li milletvekilleri gibi "Emine Hanım kriterlerine" çarptı, yeniden aday gösterilmedi. Milletvekili adayı olamayınca eşine ödediği nafakayı azaltmak için mahkemeye başvurdu. Geçirdiği zor günlerden sonra toparlanan, zayıflayan ve kendine güveni geri gelen eski eş Nuriye Durmuşoğlu ise artık konuşma zamanının geldiğine karar verdi. "Eşim bana iki yıl sabret, konuşma demişti. Bu sözümde durdum. İyilik meleği olmanın bedelini ödedim, hálá da ödüyorum" diyor. Onunla Ankara’daki evinde konuştuk.

Muhafazakar bir ailede mi yetiştiniz?

- Eşim muhafazakár terbiyeyle yetişmiş. Benim ailem ise çok sosyaldi. Ne baskıcı, ne başıboş yetiştirdi bizi. Ailemde herkes gibi benim de başım açıktı. Sağlık meslek lisesinde okuyup hemşire oldum.

Nasıl tanıştınız eşinizle?

- Sabri eczacılığın birinci sınıfında öğrenciyken tanıştık. Gümüşhane Devlet Hastanesi’nde namzet hemşireydim. Bana aşıktı.

Siz de aşık mıydınız kocanıza?

- Aşıktım. Güleryüzlü, sevecen bir adamdı. Bana asla şiddet uygulamadığı gibi surat da asmazdı. En ufak bir sorun yaşasam asla dört çocuk yapmazdım.

Tesettüre girmeye ne zaman karar verdiniz? Eşiniz mi istedi?

- Onunla da bağlantısı var ama asıl kendi kararım. Zaten başım açıkken de namazımı kılar, orucumu tutardım. Her iki hayatı yaşamış biri olarak çok rahat söylüyorum ki baskıyla örtünmedim. Ama onunla tanışmak örtünmeme vesile oldu.

BANA ÇIKIŞTI, SİYASİ KOMPLO DEDİ, İNANDIM

Eşiniz 2002’de Gümüşhane milletvekili seçilince eminim, çok gururlandınız.

- Nasıl hem de! Ankara’ya taşındık, Dikmen Vadisi’nde ev tuttuk. İlk yıl, her hafta sonu Gümüşhane’ye gitti geldi, normal karşıladım. Beni bu normallik yanılttı. Gözü oldu bitti yükseklerdeydi, hırslıydı, tepede oynardı. Bakan olacağını söylüyordu.

Değişim nasıl başladı? Bir şeylerin yolunda gitmediğini hiç mi hissetmediniz?

- TBMM Sağlık Komisyonu’na girdikten sonra beni ve çocukları hakir görmeye başladı. Bizi küçümsemeye, yanında hiçbir yere götürmemeye başladı. Çingene, diye bağırıyordu bana. Yavrularıma da sokak çocukları diyordu.

Hiç şiddet gösterdi mi peki?

- Hayır, hiç el kaldırmadı. Ama sokağa çıkmamamı, çocukların başında durmamı istiyordu. AKP Genel Merkezi’ndeki toplantılara gitmeme bile kızardı. Sonradan anladım ki, partili kadınlardan ilişkisini duymamı istemiyormuş. Koordinatör milletvekili olduğu için Doğu ve Güneydoğu’daki şehirlere gidiyordu. Ona o kadar çok güveniyordum ki...

Ama eşinizin, Muş Milletvekili Seracettin Karayağız’ın Meclis’teki sekreteriyle aşk yaşadığı o dönem Ankara’da biliniyordu.

- Ben hiçbir şey bilmiyordum. Sonra bir gün, apartmanımızda oturan milletvekillerinden birinin hanımı geldi. Gazetede bir haber çıkmış, kocanın hayatında ikinci bir kadın varmış, dedi. Ben de iftira attıklarını söyledim, en ufak bir şüpheye düşmedim. Sabri’ye duyduklarımdan bahsettim. Kim nereden çıkardı, dedi, sinirlendi. Bana öyle çıkıştı ki. Bu bir siyasi komplo, dedi. İnandım.

AKP çevresinden hiç mi size çıtlatan olmadı?

- Milletvekilleri biliyormuş ama eşlerinden gizlemişler. Görüyorlarmış ikisini bir arada. Bazen de Meclis’e bizzat giderken onlara rastlıyorlarmış. Bu evliliği kendi aramızda kurtarırız diye düşünerek, iyi niyetle söylememişler. Hanımlarının ağzını yokluyorlarmış, bana söyleyip söylemediklerini öğrenmek için. Meğer kocamla o kadın, evimizden iki sokak ötede, aynı evde yaşıyorlarmış. En başta Seracettin Karayağız’ın haberi vardı. Sekreteriyle bizimki istedikleri şehirlere birlikte gidiyormuş. Bilgisi olmadan gidebilirler mi?

Nesrin Hanım’la hiç karşılaştınız mı?

- Hiç. Şimdi yanımdan geçse tanımam. Bir de öğrendim ki evlenmişler. O kadar. Hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Ama bilenler, sonradan bildiklerini döktürmeye başladı. İncinmemden korktukları için söylemediklerini şimdi anlatıyorlar.

KIZIM BANA GELDİ DİYE DÖVMÜŞ, YUMRUK ATMIŞ

Çocukların velayeti önce babadaydı. Ne oldu da dava açıp üzerinize aldınız?

- Milletvekili haklarından yararlansınlar diye velayeti üzerine almıştı, itiraz etmemiştim. Bana her ay bin YTL nafaka ödüyordu. İki küçük çocuğum benimleydi, büyük oğlum Gökhan’ı Macaristan’a tıp okumaya yollamıştı. Kızım Merve (16) onların yanında kalıyordu. Kızımın beni görmesini yasakladı. Cep telefonuna el koydu, interneti kapattı, ev telefonunu kullanmasına izin yoktu. Servis şoförüne tembihlemişti.

Ama Merve babasından kaçıp size sığınmış.

- En büyük travmayı o yaşadı. Bir gün kızım yalvarmış, anneme gideyim, diye. İzin vermemiş. Geçen yıl 6 Ekim’de Merve okul servisinden iner inmez belediye otobüsüne binip bana geldi. Evden çıkarken bir not bırakmış: "Her gün dayak korkusuyla yaşamaktan bıktım. Baskı ve şiddetle yaşamak istemiyorum. Annemin evine gidiyorum. Yuva yıkanın yuvası olmaz Nesrin Hanım..." Kadın, notu yırtmış, okulu aramış. Okula gelmediğini öğrenince Sabri’ye haber vermiş. Babası gelip kapıya dayandı. Zinciri taktığımız için kapıyı açamadı ama mandalını kırdı. Merve’nin gelmek istemediğini söyledim, küplere bindi. Gece 11’de kapıya polis geldi, Bahçelievler Karakolu’na çağrıldım. Kızımı kaçırıp alıkoyduğumu, babasına iade etmem gerektiğini söylediler. Velayeti koz olarak kullanmıştı. Mecburen kızımı gönderdim, ağlayarak ayrıldık.

Hukuki yola başvurmadınız mı?

- Merve eve girer girmez, babası onu kafasından tutup bir o duvara, bir bu duvara çarparak dövmüş. Gözlerine yumruk atmış. Merve ertesi gün okula o halde gidip dilekçe vermiş. Savcı kızımı Adli Tıbba gönderdi, bu sayede rapor aldı. Kızımla birlikte davacı olduk. Ayrıca bu dayak vesilesiyle çocuklarımın velayetini almak için dava açtım. 2 Kasım’dan beri çocukların velayeti bende. Büyük oğlum Gökhan 19 yaşında. Diğer çocuklarımın her biri için ayda 750 YTL ödemesi gerekiyor.

Aldığınız nafakadan başka geliriniz yok mu?

- Hayır. Eski eşim, "ekonomik gücüm yok" iddiasıyla nafaka indirimi istedi. Kazandığım davayı temyize gönderdi. Gümüşhane’deki eczanesi, kuyumcu dükkanı, muhasebe şirketi duruyor. Resmi kayıtları nasıl değiştirecek bilmiyorum. Bu nasıl bir ruh halidir? Dinli, dinsiz, çağdaş, laik, dindar olmakla ilgisi yok. Bu, vicdanla, insan olmakla ilgili.

SİYASETE VEYA İŞE BAŞLARSAM BELKİ BAŞIMI AÇABİLİRİM

Arka arkaya dört doğumla birlikte son yıllarda çok kilo almıştım. Şimdi diyet yapıyorum. Beş ayda 13 kilo verdim. Üzüntüden değil zayıflamak için çok kararlıyım. Her türlü olaya rağmen edebimi, gururumu, cesaretimi ve kararlılığımı koruyorum. Dışarıdan gelen destek, kapıya kadar. Kendi başına kalınca insan kendi gücünü görüyor. Belki ileride siyasete ya da çalışma hayatına başlarsam başımı açabilirim. Meclis’teki hanım vekillerin başı açık diye ahlaksız mı oldular? Ahlakı, yapı, öz ve vicdanla birlikte düşünürüm. Başörtüsünü ölçü almam. Favori kadınım, Münevver Arınç’tır. Emine Erdoğan, benim için çok özel bir kadın. Gülay Göktürk’e biterim, çok hayranım. Esra Ceyhan, çok hanımefendi, bayılıyorum. Güldal Mumcu, harika kadın. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ idolüm.

Boşanmaya özelimiz yüzünden ikna oldum, asla açıklamam, mezara gidecek bu sırrı Emine Hanım’a bile söylemedim

Ama boşanmanız tek yönlü bir karar değilmiş. Boşanmaya nasıl ikna oldunuz?

- Bir gün beni karşısına aldı. Beni çekemeyenler, siyasi düşmanlarım var, hayatım tehlikede, boşanalım, dedi. Ben de ne alakası var bütün bunların boşanmamızla, dedim. Hepimizin, özellikle çocuklarımızın geleceği için boşanmamız lazım, dedi. Bir de kişisel rahatsızlıkları olduğunu söyledi.

Nasıl bir rahatsızlık?

- Bedensel. Ben de böyle bir rahatsızlığın varsa benden neden gizliyorsun, dedim.

İyi de ikna olmanız için kuvvetli bir gerekçe değil ki.

- Onun dışında çok özelimiz var. Bu sırrı asla açıklamam, benimle mezara girecek bir sır bu. Yoksa hiçbir kadın bu kadar safça davranmaz. Atilla Koç’un eşi de bana çok kızmıştı. "Böyle bir saflığı nasıl yaparsın? Gözün kapalı mıydı boşanmaya imza atarken? Seni cesur ve uyanık bilirdik" dedi. Emine Hanım (Erdoğan) evime geldi. Onunla hukukumuz güzeldir, sağ olsun. O da aynı soruyu sordu.

Bu çok özel sırrı Emine Hanım’a da mı söylemediniz?

- Hiç kimseye söylemedim. Yine paylaşmayacağım. Ama bugün Sabri bana dese ki öleceğim, asla inanmam. Beni çok özelimle ve güvenimle vurdu. En ufak bir şüphe duymadan formaliteyi yerine getirdim. Bana, bu anlaşmalı bir boşanma, seni hiçbir şekilde mağdur etmeyeceğim, dedi.

Eşiniz, parti çevresine izahatta bulunmuştur o sırada...

- Gidip Başbakanımız Erdoğan’a, eşimin hiç problemi yok, anlaşarak boşandık, demiş. Başbakan o zaman şoke olmuş. Beni az çok tanır çünkü.

BAŞBAKAN SAĞ OLSUN SABRİ’NİN YÜZÜNE BAKMAMIŞ

Eski eşim vekilliği düştükten sonra işlerinin bozulduğunu iddia ediyor, bütün olanlardan beni sorumlu tutuyor. Çocuklara, annenizin içi rahatlasın, vekilliğimi çizdirdi, demiş. "Benimle hiç alakası yok. Başbakan da sağ, Emine Hanım da sağ, gidip sorabilirsiniz" dedim. Ne yapacaklarını bana neden danışsınlar ki? Ama bana danıştılarsa eğer, bundan mutluluk duyarım. Bu da ayrıcalığım olsun. Başbakan bana Emine Hanım’la haber göndermişti. Müsterih olsun, kendi açımızdan gerekeni yapacağız, demişti. Başbakan için Sabri özel bir kişiydi, ilk ekibindendi. Başbakan çok şaşırdı yaptığına. Onun en takdir ettiğim yanı, aileye, eşe, çocuğa sonsuz değer vermesi. O kadar yoğunluğun arasında bunları ihmal etmiyor. Sabri, en son AKP Gençlik Kolları toplantısına gitmiş, kendini Başbakan’a göstermiş. Sağ olsun, Sabri’nin yüzüne bakmamış, görmezden gelmiş.

Hürriyet
Yayın Tarihi : 14 Ocak 2008 Pazartesi 18:15:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?