Enis Ayar, Ordu’nun en ünlü çevre savaşçısı. Yıllardır daha güzel bir çevrede yaşayabilmek için türlü mücadeleler vermiş bir aktivist. Doğa Aktiviteleri Derneği kurucusu da olan 66 yaşındaki bu asi delikanlının yaşamı “Ordu’da Bir Argonot” adıyla belgesel oldu. Orduluların meşhur ak sakallı dedesinin filmi, önce yurt içi ardından da yurt dışı festivallerde gösterilecek.
İnsanın yaşarken belgeseli olması nasıl bir duygu?
Çok keyifli bir şey. Bir ödül bence bu. Ödüller genelde paradır ama bu benim için paradan daha kıymetli. Şu da var ki, çekimler bir yıl sürdü ve ben bu süre içinde kendimi hazırladım. O yüzden daha sakinim.
Niçin her şeye bu kadar tepkilisiniz?
Bakın Karadeniz denince aklınıza ilk olarak bol yeşillik, bol su geliyor değil mi? Ama maalesef artık öyle değil durum. Karadeniz bitiyor, yok oluyor. Tüm Türkiye’nin umut olarak baktığı Karadeniz şu an tükenmek üzere. Eğer çok kısa zaman içinde çevre seferberliği ilan edilmezse, Karadeniz’den umudu keselim. Karadeniz benim evladım ve evladım bir hastalığa yakalanmış gibi gözlerimin önünde eriyor. Bu yüzden de bu kadar huzursuz ve tepkiliyim.
Ne olacak peki bundan sonra?
Karadeniz önce kuruyacak, yok olacak ve sonra bizler Karadeniz’i terk edeceğiz. Ama doğanın bir kanunu vardır, er ya da geç kendini yeniler. Karadeniz tekrar eski yeşil günlerine döner ama orada biz olmayız. Onun için Türkiye’nin sorunu ne Ergenekon, ne ekonomi, ne de politik tartışmalar, Türkiye’nin sorunu çevre. Dünyanın da sorunu da çevre ama dünyayla bizim bir farkımız var, dünya çoktan seferberliğini ilan etti ve tedbir almaya başladılar... Karadenizdeki bu kötüleşme özellikle 2000’lerden sonra arttı. Karadeniz sahil yolunun yapılmış olması da bu yok olmada büyük etken. Şimdi aynı tehlike Samsun için de başladı. Samsun- İstanbul karayolunu yapıyorlar. Oysa denizler de insanlar gibi nefes alıp verir. Ama biz ne yapıyoruz? Tüm koylarımızı dolduruyoruz. Şu aşamada size hiç iyi bir şey söyleyemeyeceğim maalesef. Ya bir felakete ya da bir mucizeye ihtiyacımız var.
Babanız erken yaşta vefat ettiği için okulunuzu yarım bırakmış ve fotoğrafçı, polis, işletmeci, işportacı ve fotomodellik yapmışsınız. Hayaliniz neydi peki?
Mimar olmak ama şehir plancısı bir mimar olmak. Yeni şehirler kurmak isterdim. Zaten hayatta iki şeye üzülüyorum, mimar olamadığıma ve iyi bir müzik eğitimi alamadığıma. Çok iyi bir arya dinleyicisiyim.
Şimdiki planlarınız neler?
Çöplerin fotoğrafını çekip bir çöp sergisi açacağım. Adı da “Güzel çöpler” olacak.
Siz de Ordu Tarzanı mısınız?
Argonotum diyelim. Bir argonot gibi savaşçı ve yılmaz bir insanım. (Editörün notu: Argonot, Yunan mitolojisinde altın postun peşinden Gürcistan’a giden gözüpek denizcilerdir.)
Başkaları kılını kıpırdatmazken “Bana ne oluyor?” demiyor musunuz?
Ben normal bir insanım, onlar noksan. Eğer bir insan etrafındaki rahatsızlıklara ses çıkarmıyor ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyorsa, o normal bir insan değildir.
1994’de 10 bin kişiyi örgütleyip Karadeniz sahil yolu projesini engelledi. 1995-2008 yılları arasında Vosvos şenlikleri düzenledi. Bakımsızlıktan yıkılmak üzere olan Yason Kilisesi’ni kurtardı. Çevre kirliliğine dikkat çekmek için İstanbul’dan Ordu’ya yürüdü. 2040 projesiyle denize bakan apartmanların yıkılıp eski Ordu evleri yapılmasını önerdi.