28
Mayıs
2024
Salı
YAŞAM

Çevremizi bu şekilde öldürüyoruz

Teknoloji ve sanayideki hızlı gelişme ile nüfus artışı çevreye yönelik tehditleri her geçen gün biraz daha artırıyor.
Çevre sorunları özellikle geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünya gündemini işgal eden en önemli sorunlardan biri haline geldi.
Artan nüfus ve kentleşme, yeşil alanların azalması, evsel atıkların çevreye bırakılması gibi sorunları beraberinde getirirken, modernliğin ve gelişmenin göstergesi teknoloji ve sanayileşme de mevcut çevre sorunlarına yenilerini ekledi. Çevreye bırakılan atıkların miktarı ve türü arttı. Kirliliğin boyutları, katı atık kirliliği olarak şekillenen yerel kirlilikten, asit yağmurları halindeki bölgesel kirliliğe, küresel ısınma ve ozon tabakasının delinmesi olarak ortaya çıkan küresel kirlenmeye kadar genişledi.

DÜNYAYI TEHDİT EDEN SORUNLAR

Çevre duyarlılığından uzak gelişen endüstrileşme çabaları gerek ağaç gibi kendini yenileyebilir, gerekse madenler gibi kendini yenileyemez enerji kaynakları üzerinde olumsuz etkiler doğuruyor. Ağaç ve bitki dokusunda tahribat artıyor, bunun sonucu ormanlar ve bitki türleri gittikçe azalıyor. Erozyon ve çölleşme dünyayı tehdit ediyor. Fosil yakıtların yoğun kullanılması asit yağmurlarını artırıyor. Sera gazları küresel ısınmaya yol açarken, bu durum dünyanın önünde önemli bir tehlike olarak beliriyor. İklim değişiklikleri kuraklık ve sellere neden oluyor. Çevre kirliliği başta insan olmak üzere canlılar üzerinde de olumsuz etkilere yol açıyor. Kanser gibi öldürücü hastalıklarda önemli artışlar yaşanırken, bazı bitki ve hayvanların nesilleri çevre sorunlarının etkisi altında yok oluyor.

TÜRKİYE DE ÇEVRE SORUNLARIYLA MÜCADELE EDİYOR

Çevreyle ilgili sorunlar Türkiye'de de kendini hissettiriyor. Türkiye'de, son 40 yılda 3 Van Gölü büyüklüğüne sulak alan kaybedilirken, 561 canlı türü nesillerinin tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıya...

Doğa Derneği'nin öncülüğünde 8 üniversiteden bilim adamlarının katılımıyla yapılan araştırmada, yalnızca Türkiye'de bulunan 561 canlı türünün nesillerinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirlendi. 550 bitki, 8 balık, bir kurbağa, bir memeli ve bir kelebek türünden oluşan bu canlılar, Türkiye'de tek bir noktada yaşıyor ve büyük oranda insanların yarattığı tahribat nedeniyle yok olmak üzereler. 561 türün önemli bir kısmı Akdeniz Bölgesi'nde, özellikle Antalya'da yaşıyor. Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu da yok olan türlerin yoğunlaştığı bölgeler arasında. Göller Bölgesi ve Orta Anadolu'da ise 8 balık türü yok olma sınırında.

Araştırmalara göre, Türkiye'de üreyen dört kuş türünden biri barajlar nedeniyle yok oluyor. Sulak alanlarda yaşayan kuşların durumu ise daha da kötü. Türkiye'de üreyen her dört su kuşu türünden üçü son 10 yılda barajlar nedeniyle ciddi oranda azaldı.

SU KAYNAKLARI AZALIYOR

Su kaynaklarındaki azalma da geleceği tehdit eden sorunlar arasında yerini alıyor. Su tüketimi içme ve temizlik ya da tarımda sulama ile sınırlı kalmıyor, otomobilden çikolata üretimine, gazete, dergi basımına kadar her şeyden suya gereksinim duyuluyor.

Otomobil üretmek için 380 bin, bir dergiye 9 litre, bir kilo demire 100 litre su kullanılıyor, 100 gram çikolata için bir litre suya ihtiyaç duyuluyor. Türkiye'deki kullanılabilir su varlığının yüzde 10'u endüstriyel, yüzde 75'i ise tarım amaçlı değerlendiriliyor.

ANADOLU'NUN AKCİĞERLERİ; ORMANLAR

Türkiye ormanlarının korunmaya muhtaç sıcak noktaları olarak bilinen Küre Dağları, İstanbul Ormanları, İbradı-Akseki Ormanları, Karçal Dağları, Amanos (Nur) Dağları, Babadağ, Yenice Ormanları, Datça Yarımadası-Bozburun ve Fırtına Vadisi uluslararası doğa koruma arenasında yer alıyor.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Avrupa orman stratejisine göre, Rusya'dan sonra en fazla, korumada öncelikli bölge anlamına gelen sıcak noktaya, sahip ikinci ülke Türkiye.

Nüfusun giderek arttığı Türkiye'de tarım toprakları ise giderek azalıyor ve başta sanayii kuruluşlarının atıkları olmak üzere çeşitli kimyasallarla kirleniyor. Verimli tarım toprakları her yıl, erozyon, tuzlulaşma ve alkalileşme gibi doğal etmenlerin yanında sanayi kuruluşları, kentsel yerleşim, turizm yapılaşmaları, kum ve tuğla ocakları işgali sonucu amaç dışı kullanımla hızla azalıyor.

Tüm dünyada kendisini gösteren çevre sorunları her yıl 5 Haziranda geniş katılımlı etkinliklerle tartışılıyor. 1972 yılında Stockholm'de 13 ülkenin katılımıyla düzenlenen toplantının ardından ilan edilen “5 Haziran Dünya Çevre Günü”, sağlıklı bir yaşamın öncelikli şartı olan sağlıklı bir çevre bilincinin yerleşmesi için gerçekleştirilen çabalara sahne oluyor. Her 5 Haziran daha temiz bir dünya için umut oluyor. 

DÜNYADAKİ KİRLİLİĞİN YARISI SON 35 YILDA MEYDANA GELDİ

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, sağlıklı bir yaşamın sürdürülebilmesinin, ancak sağlıklı bir çevreyle mümkün olacağını bildirdi. Bakan Pepe, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda, araştırmaların, dünyadaki mevcut kirliliğin yüzde 50'sinin son 35 yılda meydana geldiğini gösterdiğini vurguladı. 

Teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesinin, çevre sorunlarının da artmasına neden olduğunu kaydeden Pepe, plansız endüstrileşme, sağlıksız kentleşme, bölgesel savaşlar, tarımda kimyasal maddelerin bilinçsiz kullanımı ve gerekli önlemler alınmadan yoğun üretime geçen sanayi tesislerinin, kirliliği tehlikeli boyutlara çıkardığını ifade etti.
aa
Yayın Tarihi : 4 Haziran 2006 Pazar 14:53:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?