Bir Türk genci, internette başlayan aşkı uğruna tam 16 bin kilometre kat ederek dünyanın öbür ucundaki Endonezya'ya gitti. 

Burada uzun süre işsiz ve parasız kalan, bir de ailenin gelenekler gereği yerine getirmesini istediği ilginç isteklerini teker teker yerine getiren Murat Zaimoğlu, sonunda ''muradına'' erdi. 

Zaimoğlu çiftinin film gibi öyküsü bundan 6 yıl önce başladı. Askerden gelen Murat Zaimoğlu, o dönemde bir gün internette sörf yaparken Endonezyalı bir kızla tanıştı. Bir süre sadece sohbet düzeyinde giden chat arkadaşlığı, zamanla aşka dönüştü. 

Sonunda çift birbirine sanal ortamda duygularını açtı ve bu hasrete daha fazla dayanamayan Murat, Endonezya'ya gitmeye karar verdi. Yulie'ye bu isteğini ileten Murat, onu çok mutlu etti. Zaimoğlu, 2-3 hafta sonra Endonezya'ya geldi ve kalpler buluştu.

EYVAH AĞABEYİM... 

Ancak, arada bir engel vardı: Yulie'nin ailesi. Aslında çok sevecen bir aileye sahip olan Yulie, ne çektiyse ilginç geleneklerden çekti. 

İlk olarak ailesine internet aşkı hakkında bilgi veren Yulie, anne ve babasından ''vizeyi'' aldı, ancak Endonezya geleneklerine göre Murat'ın onu en büyük ağabeyinden istemesi gerekiyordu. Ağabey, ilk duyduğundan itibaren ''Nuh dedi, peygamber demedi''. Sonunda aile yola gelmez ağabeyi ikna etti ve zaten cebinde yüzükleriyle Endonezya'ya gelen Murat, aşkı Yulie ile nişanlandı. Geleneklere de birer birer uyan Murat, 2.5 yıllık ''zorlu'' nişanlılık süresinin ardından Yulie ile evlendi.

''İLK BAŞTA ZORLANDIM, AMA''... 

Zaimoğlu çifti, internette başlayan aşkının mutlu sonla bittiğini söyledi. 

Murat Zaimoğlu, İnternet aşklarının mutlu sona gittiğini, ancak başta bazı garipliklerin de yaşandığını belirten Zaimoğlu, ''Örneğin, biz havaalanında karşılaştığımızda biraz şaşırdık. Çünkü, birbirimize zayıfken çekilmiş fotoğraflarımızı göndermişiz'' dedi. 

Endonezya'ya ilk geldiğinde çok zorlandığını, ancak yılmadığını ifade etti. İlk günlerinde işsiz ve parasız kaldığını anlatan Zaimoğlu, bunu da, ''Dönmek istedim, ama kendime yediremedim'' sözleriyle ifade etti. 

Daha sonra bir Türk iş adamı ile tanıştığını ve onun iş yerinde çalışmaya başladığını kaydeden Zaimoğlu, evlilikleri gerçekleşmeden önce de Endonezya geleneklerinin kendisini epeyce zorladığını itiraf etti. Zaimoğlu, ''Örneğin, dini bayramlarda herkes evin en büyüğünün dizlerine kapanıp af diliyor, sonra geçip oturuyor. Bu, en küçüğe gelene kadar sürüyor'' diyerek ilginç bir geleneği aktardı. 

İlk başta hiç tanımadığı bir insandan o yıl kendisine yaptığı ''kötülüklerden'' dolayı af dilemenin garip geldiğini ifade eden Zaimoğlu, evlilikle ilgili geleneklerin de epeyce zorlu olduğunu söyledi. 

Özellikle Java kültüründe evliliğin çok ciddi bir müessese olduğuna işaret eden Zaimoğlu, ''Önce ailesini benim ciddi olduğuma inandırmam gerekiyordu. Tanışmanın ertesi günü hemen nişan yapıldı. Ben zaten yüzüklerimi alıp gelmiştim'' diye konuştu.

''KALBİMLE TANIYACAĞIMI SÖYLEDİM'' 

Yulie Zaimoğlu da internette Murat ile tanıştığında ''kalbinde bir şeylerin uyandığını'' söyledi. 

Bir süre chat yaptıktan sonra ''doğru insanın'' Murat olduğunu anladığını belirten genç kadın, sonra durumu ailesine açtığını, onların ise Zaimoğlu'nun niyetinde ciddi olup olmadığını sorduklarını anlattı. 

Murat Zaimoğlu Endonezya'ya gelip kızlarını aileden istedikten sonra ailenin gelenekleri yerine getirmesi yönünde uyarılarda bulunduğunu aktaran Yulie, ertesi gün nişanlandıklarını kaydetti. 

Murat Zaimoğlu'nun Endonezya'ya geldiğinde kendisini havaalanında isminin yazılı olduğu bir tabelayla karşılamasını istediğini belirten Yulie, ''Ama, ben ona kendisini kalbimle tanıyacağımı söyledim ve geldiğinde tanıdım'' dedi. Yulie, ''Ben onu uçaktan inince tanıdım. Onun beni tanıması ise zor olmamış. Çünkü havaalanında o sırada tek kadın ben varmışım'' diye espri yaptı. 

Endonezya geleneklerine göre evlendiklerini ve imam nikahının da kıyıldığını anlatan Yulie, ''Ben de onun ailesiyle tanıştım, Türkçe bilmememe rağmen kalplerimizle anlaştık. Çok mutluyum'' sözleriyle duygularını dile getirdi.