3
Mayıs
2025
Cumartesi
YAŞAM

Eller yukarı, bu bir tazminat davası!

Siz yeni aldığınız karavanla seyahat ederken, aracınızı otomatik pilota bağlayıp arka tarafa geçip güzel bir kahve keyfi yapar mısınız? 

Üstüne üstlük bu sebeple aracınız kaza yaptığı için bir de tazminat davası açar mısınız? 

Hadi açtınız diyelim, mahkeme tutup size yüksek meblağda tazminat kararı verir mi?
 
Bu söylediklerimizin hepsi ABD’de gerçekleşti. Merv Grazinski, aracın kullanım kılavuzunda bu bilginin olmadığı gerekçesiyle firmayı dava etti ve 1 milyon 750 bin dolar tazminat ve yeni bir karavan almaya hak kazandı. 

Daha bunun gibi onlarca örnekte, komşusunu, hizmet veren kurumu ya da üretici firmayı kusurlu bulan Amerikan vatandaşları, soluğu mahkemede alıyor ve karşılığında yüz bin dolarlar veya milyon dolarlarla ifade edilen rakamlarda tazminat davaları kazanıyor. İnsanı, ‘bu kadarına da pes’ dedirten davalar bu topluma özgü. 

Peki dönüp Türkiye’ye baktığımızda nasıl bir tablo görüyoruz? Elbette böyle bir hak arama bilinci ve böyle bir tablo beklemiyoruz; ancak yüzde yüz zıt yönde olan durumun vahameti de ortaya çıkıyor. 

Örneğin, bebekleri 20 günlükken devlet hastanesinde verilen kanla AIDS bulaşan bir aile, açtığı davanın sonucunu ancak 10 yıl sonra görebiliyor. Çocuklarının doğumuyla birlikte hayatları kararan aileye 152 bin YTL’lik tazminat kararı henüz birkaç ay önce çıkıyor. Yanlış iğne sonucu kolu kesilen Ayşen için, olaydan 8 yıl sonra 119 YTL’lik bir tazminata hükmediliyor. Bundan 10 yıl önce Gaziantep’te canları çektiği için bir tepsi baklava çalan çocuklar, 6 ve 9 yıllık hapisle cezalandırılıyor. Bunlar da Türkiye’nin tanık olduğu davalar. Tüketici dernekleri yöneticileri ve avukatlar, henüz hak arama bilinci gelişmediği için Türkiye’de yüksek meblağlı tazminat davalarına rastlanmadığını söylüyor. Ancak ölümlü ya da uzuv kaybıyla sonuçlanan kazalara maruz kalanlar tazminat davaları açıyor. Bunlar da öyle hemen sonuçlanan davalar değil.

Tazminat davaları hepimizin ilgisini çeker. ABD veya Avrupa ülkelerinde, kazanılan davalar, bir fıkra repliğinde elden ele dolaşır. Çünkü bu ülkelerde, bize ‘saçma’ gelen konularda bile tazminat davaları kazanılırken, Türkiye’de cesaret eden, o da zahmetine ve geçen süreye sabır gösterirse sonucunu görür. Amerika’da tazminat davalarının caydırıcılığı sayesinde birçok kazanın meydana gelmeden engellendiğini ve bunların toplumda dengeyi koruduğunu söyleyen New Yorklu avukat Zafer Akın, yüz bin dolarlar ya da milyon dolarlarla ifade edilen tazminatlar konusunda, “Adama bir şey olmamış, dünyanın parasını almış” fikrinin tamamen yanlış olduğunu aktarıyor. Türkiye’de kanunlar, ayıplı mal ve hizmetin neden olduğu her türlü zarardan dolayı hizmet sağlayıcı, bayi, acente ve bağlı kredi verenin sorumlu olduğunu hükme bağlıyor. Ancak, hukuk sisteminde yer alan ‘sebepsiz zenginleşme’ ilkesi gereği yüksek tazminatlara hükmedilemiyor.

Tüketici yasasının henüz 1995 yılında çıkarıldığı Türkiye’de, bireysel haklar ve bu bağlamda uğranılan zararın tazmin edilmesi konusundaki bilinç de henüz çok gelişmiş değil. Hem bireylerden hem de hukuk sisteminden kaynaklı bu durumu, “Biz Türkiye’de o kadar mağduruz ki, davlarımızı henüz tazminat talebiyle açmıyoruz.” sözleriyle anlatıyor Tüm Tüketicileri Koruma Derneği (TTKD) Genel Başkanı Mehmet Barak. Sağlık sektörüyle ilgili davalar, otomobil, dayanıklı tüketim maddeleri, beyaz eşya ve cep telefonunda başarı sağlandığını söylüyor. Tazminat davalarının açılmasının tüketicinin haklarını bilmesi ile doğru orantılı olduğunu belirten Tüketiciler Birliği Başkan Yardımcısı Orhan Demir ise, ulaşım sektörü ile sağlık sektöründe hak aramada artış olduğunu ifade ediyor. Türkiye’de mal ve hizmet sunumunda ciddi sıkıntıların olduğunu ve tüketicinin birçok alanda kandırıldığını, bu yüzden pek çok tazminat davası açılabileceğini sözlerine ekliyor.

ABD’de tazminat kararları, sorumluluğun kazaya neden olan şahsa yıkılması, ortaya çıkan durumdan zarar gören birinin zararının karşılanması ve kazaların oluşmasına fırsat vermeden insanları tedbir almaya yönlendirmek amacıyla veriliyor. Tazminat davalarında davacılara verilen çok yüksek miktarlara şaşırılmaması gerektiğini belirten avukat Zafer Akın, yaptığı hesaplamalarla trafik kazasında ayağı kırılan 30 yaşındaki bir adama verilen 170 bin dolarlık tazminatın ‘normal’ olduğunu söylüyor. Çünkü, hastane masraflarını, 3 aylık iş göremez durumunu ve 30 yaşından ortalama ömür olan 70 yaşına kadar yaşayacağı ağrıları hesaba katıyor. Burada, kış mevsiminde kar yağışının sebep olduğu kazalar tazminat tavalarına sıklıkla konu oluyor. Çünkü, evinizin önündeki karı temizlemezseniz belediye yetkilileri gelip ceza yazıyor ama siz kaldırımdaki karı da temizlerseniz bu defa biri o kaldırımda düşerse sorumluluğu sizin üzerinize kalıyor.

Türkiye’deki davalarda ölümlü veya organ kaybı olan kazalar dışında yüksek miktarlardaki tazminatlara pek rastlanmıyor ancak, canını dişine takıp uğraşan bazen uygulamanın düzeltilmesi yönünde sonuç alabiliyor. İzmir’de oturan 11 yaşındaki Emekcan Keleş avukat olan anne ve babası aracılığıyla, 2002 yılında yüzde 200’e varan köprü ve otoyol zamlarını iptal Ankara 4. İdare Mahkemesi’ne başvurmuş, bunun üzerine Danıştay, köprü ve otoyol zamlarını iptal etmişti. Bu konudaki ikinci bir olay da ÖSS’yle ilgili olarak yaşandı. 2004 yılında bir ilköğretim okulunda sınava giren 1.86 boyundaki Talha İmamoğlu, sıralar küçük olduğu için bacaklarının sığmadığını, konsantrasyonunun bozulduğunu ve bu yüzden sınavı kazanamadığını iddia etti. Bu amaçla 9 bin YTL’lik maddi ve manevi tazminat davası da açan İmamoğlu’nun girişimleri neticesinde bir sonraki yıl ÖSYM gerekli düzenlemeleri yaptı.



--------------------------------------------------------------------------------

Mehmet Barak (TTKD Başkanı):

Henüz tazminat davasına geçemedik

Biz açtığımız davaları henüz tazminat talebiyle açmıyoruz. Biz Türkiye’de o kadar mağduruz ki, Tüketicinin Korunması Kanunu’nu 1995’te çıkarabildik. Aradan 12 yıl geçmiş olmasına rağmen bazı hallerde başarılıyız. Örneğin, otobobil, devre mülk, cep telefonu, dayanıklı tüketim maddeleri ve beyaz eşyada ilerleme sağlandı. Bu konularda davalar tazminat değil ama bedelini ve faizini almak şeklinde gelişti. Hakimlerimiz tazminat konusuna sıcak bakmıyorlar. Birinci sebep şu: Biz bir araçla ilgili dava açtığımız zaman aynı zamanda aracı kullanıyoruz. İkincisi Türkiye’de sebepsiz zenginleşme kavramı ön planda tutuluyor. Bizim elimizi kolumuzu bağlıyor yasal olarak.

Orhan Demir (Tüketiciler Birliği Başkan Yardımcısı):

Yargılama süresi ve maliyeti engel

Ülkemizde caydırıcı tazminat davalarına çok fazla şahit olamıyoruz. Bunun birtakım nedenleri var. Yargıçların yüksek tazminatlar vermeye alışkanlıkları yok, bu konuya zihinsel olarak henüz çok da açık olduğumuz söylenemez. Diğer taraftan tazminat davaları ülkemiz hukukunda kesinlikle bir zenginleşme aracı olarak görülemez ilkesi geçerlidir. Amerika’daki uygulamadan bu açıdan farklılaşmakta ve küçük meblağlı zararlarda tazminat davaları pek açılmamaktadır. Ülkemizde zararın tazmin ettirilmesi bilincinin yeterince yerleştiğini söyleyemeyiz. Burada tabii ki en önemli etken yargılama sürecinin maliyeti olması ve uzun sürmesidir. Öte yandan ülkemizdeki mal ve hizmet sunumunda ciddi sıkıntılar vardır. Bu durum eğer tüketicilerin isterse çok sayıda tazminat davası açabilir anlamına gelmektedir.

Tuğbay Öz (Avukat):

Sorunları ‘kendimize göre’ çözüyoruz

Bana göre Türkiye’de tazminat davaları henüz bir caydırıcılık içermiyor. Tazminat alanı, Türkiye’de yaşanan ana hukuksal oturmamışlığın sadece bir yönüdür. Sorunları daha çok “kendine göre bir hukuk” içinde “çözmeye” alışmış bir toplumuz demek sanırım yanıltıcı olmaz. Bu bakımdan, mahkeme önüne götürerek sorunlarımızı “afişe” etmekten pek hoşlanmıyoruz. Bir de “Allah’ından bulsun…!” aforizması sayesinde “gereksiz, can sıkıcı ve yorucu işler”den gönül rahatlığıyla kaytarmayı pek seviyoruz. Bu toplumsal psikolojiyi bilen kanun uygulayıcı da faaliyetini yaparken bu durumla “ahenk” oluşturacak bir tutumla hareket etmektedir.



--------------------------------------------------------------------------------

Türkiye’de hakkını almak yürek ister

Baklava çalan çocuk hapsi boylar

Gaziantep’te, 10 Ağustos 1997 tarihinde, üçü 18 yaşından küçük, dört çocuk canları çektiği için baklava çalıp yemek istediler. Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 yaşında olan Metin Subaşı’yı 9, daha küçük olan Ali Keklik, Ali Avcı ve Levent Hamurcu’yu ise 6 yıl hapse mahkum etti. Çete kurarak hırsızlıktan yargılanan ve hapse mahkum olan çocuklar, bir süre sonra Şartla Salıverilme Yasası’ndan yararlanarak dışarı çıktı.


Kesik kola 8 yılda gelen tazminat

Şengül ve Hüseyin Başaran çifti 3,5 yaşındaki küçük kızları Ayşen’i 31 Mayıs 1995’de soğuk algınlığı şikâyeti ile SSK Hastanesi’ne götürdüler. Hastanede görevli hemşire Pakize Özkan’ın yaptığı iğne Ayşen’in sol kolunun dirseğinden kesilmesine neden oldu. Hakkını aramak için mahkemeye başvuran Ayşen’in ve ailesinin 8 yılı da mahkeme koridorlarında geçti. Lüleburgaz Asliye Hukuk Mahkemesi, 79’uncu duruşmada kararını verdi ve SSK Genel Müdürlüğü’nü tazminat ödemeye mahkum etti. Yargıtay’ın kararı bozmasından sonra 2003 yılında mahkeme, 119 milyar lira ödenmesine hükmetti.


Kayıp göze 270 bin YTL değer biçildi

Bursa Valiliği, iki yıl önce okul bahçesinde kale direğinin başına düşmesiyle görme yeteneğini kaybeden Mehmet Belin isimli öğrenciye 270 bin YTL tazminat ödemeye mahkûm edildi. Bursa 3. İdare Mahkemesi, iki yıldır devam eden ve geçtiğimiz ay sonuçlanan davada, Bursa Valiliği’nin Belin’e 120 bin YTL maddi, 100 bin YTL manevi, ailenin diğer fertlerine de 50 bin YTL ödemesini kararlaştırdı. Bundan kısa bir süre önce sonuçlanan davanın temyiz aşaması henüz gerçekleşmedi.

...

ABD’de tazminat almak başkadır!

Kuş pisliğinin bedeli 6 milyon dolar

ABD’nin New York kentinde, güvercin pisliğine basıp düşerek yaralanan kapıcı, 6 milyon dolar tazminat kazandı. 1998 yılında metroya girerken güvercin pisliğine basıp yuvarlanan ve merdivenlerden düşerek boynunu ve burnunu kıran 56 yaşındaki kapıcı Shelton Stewart’a önce 7,67 milyon dolar ödenmesine karar verildi. Ancak, önündeki pislikten sakınmadığından yüzde 20 kusurlu bulunduğu için 6 milyon dolar alabildi.


Yavuz hırsız, tazminatını alır!

Terrence Dickson adlı hırsız, soygundan sonra garajı kullanarak çıkmaya çalıştığı evden, otomatik kapının bozuk olması nedeniyle çıkamaz. Evin girişinden de, garajla evi ayıran kapı kilitli olduğundan çıkamaz ve garajda mahsur kalır. Dickson, ev sahiplerinin tatilde olması nedeniyle burada köpek maması ve Cola ile 8 gün geçirir. Yaşadıklarından dolayı bunalıma girmesine neden olduğu için ev sahibini dava eder ve 500 bin dolar tazminat kazanır.


Otomatik pilotta kahve keyfi...

Merv Grazinski, yeni aldığı karavanla evine dönerken aracı 70 mil hızda otomatik pilota bağlayarak, yolculuğun keyfini çıkarmak için kahve yapmak üzere arka tarafa geçer. Karavan beklendiği gibi yoldan çıkıp devrilir. Grazinski, karavanın kullanım kılavuzunda bunu yapmaması gerektiği konusunda bir uyarı olmadığı için üreticiyi dava eder. 1 milyon 750 bin dolar tazminat ve yeni bir karavan almaya hak kazanır. Üretici firma ise kullanım kılavuzunu değiştirir.

Zaman
Yayın Tarihi : 14 Ocak 2008 Pazartesi 18:44:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?