Önce dediler ki ilker fabrika batıyo, kimse mutlu değil, verim düştü, hırsızlık yapılıyor git düzelt yetki sorumluluk sende dediler. Birde ne göreyim kazın ayağı öyle değil. Tabi iyi niyetle "Belki o kadar da kötü niyetli değillerdir, yaptıkları yanlış ya da hataları anlayıp adamlar olurlar" diye 2 aylık Ankaradaki fabrikalarında çalışmam sonucunda hazırlamış olduğum ve işten ayrılmama neden olan raporumu facebookta herkesle paylaştım. Şimdiye kadar işten ayrılıpta iş mahkemesinde dava açmamış çalışanı neredeyse yok. Personel sirkülasyonu yıllık %60 ları buluyor. Ne mal olduğunu anlayanlar zaten alacağımı koparamicam bari daha fazla bedava amelelik yapmayayım diye kendi kendine işten ayrılıyor. Baş yalakaları, fedaileri, yakın korumaları ve avukatlarının maaşı hiç aksamıyor. İş ortağı, devlet makamı, bankalar, malzemeci, servis sağlayıcı ya da alt yüklenicilerin açtığı onlarca dava uzun yıllardır hala sürüyormuş. İşe giren bayanlardan taciz yiyenler kaçıyor. Herkes onların haremi sanki. Adam akıllı tamamlanmış, müşterinin memnun olduğu teslim edilmiş iş ya da proje neredeyse yok. Hep dalavere, çamura yatma, sallama, aldatmayla iş yapmış. Kuzu görünümlü kurt misali. Dini, imanı para olmuş ve insanı meta olarak kullanan bu şirketimin bu yüzünü geçte olsa ne yazıkki yurtdışında da beni zor koşullarda mağdur ettiklerinde öğrenebildim. Ve çok dahasını burada Ankaraya dönüşümde araştırdım öğrendim. Bende dava açtım haram olsun çoluk çocuğumuzun hakkı Allahsız kafirler. Yaşasın zalimler için cehennem..