20
Mayıs
2024
Pazertesi
YAŞAM

O, gerçek bir acıların çocuğu...

İstanbul'da 1 günlük bebekken cami avlusuna bırakılan, 20 yaşına kadar kimliksiz yaşayan, kimliği olmadığı için girdiği devlet memurluğundan atılan ve 22 yaşında ailesini bulduğu halde ne annesi ne de babası tarafından kabul edilmeyen Recep Yılmaz, kaldığı sığınma evi kapanınca yine sokağa atıldı.

Adana'da sokaklarda ve parklarda yaşayan 28 yaşındaki Recep Yılmaz, 1980 yılında dünyaya geldiğini ancak 1 günlük bebekken annesi Emine İ.A. tarafından cami avlusuna bırakıldığını söyledi.

Dünyaya geldiği ilk günden itibaren sokağa atıldığını belirten Yılmaz, "Annem beni cami avlusuna bıraktıktan sonra polisler beni Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne götürmüş. Oradan da İstanbul'da bir yetiştirme yurduna vermişler. 12 yaşındayken Adana M. Şükrü Tülay Yetiştirme Yurdu'na getirildim. Hayatımın geri kalanını yani 18 yaşına kadar burada yaşadım" dedi.


Hayatında ikinci darbeyi kimliksiz yaşadığı için yediğini dile getiren Yılmaz, 18 yaşını doldurduktan sonra devletin kendilerine memur olma hakkı verdiğini söyledi. Sınava girmek için kimlik gerektiğini, bu nedenle Yetiştirme Yurdu'ndan nüfus cüzdanı sureti düzenlendiğini kaydeden Yılmaz, "Bende onunla birlikte sınava girdim ve kazandım. Tam 6 ay kimliksiz olarak devlet memurluğu yaptım. Daha sonra müfettiş incelemesinde benim kimliksiz olduğum ortaya çıkınca beni görevden aldılar.

Bu görevden alınma süresinde annesinden yola çıkarak babamın üzerine kimlik çıkartacaklardı, ancak babam M.Y. beni kabul etmediği için kimlik çıkarılamadı, devlet memurluğundan atıldım" diye konuştu.


20 yıl kimliksiz yaşadıktan sonra kimlik çıkarmak için mücadeleye başladığını anlatan Recep Yılmaz, sınava girebilmek için yurt yönetimi tarafından çıkarılan kimliğin hayatını kararttığını ifade ederek, "Görevden alındıktan sonra Yurttan Ayrılanları Koruma ve Yardımlaşma Derneği'ne (Yurt-Ayder) gelerek sığındım. Dernek Başkanı Osman Yıldız, dönemin Valisi Oğuz Kağan Köksal ile görüşerek, bana yeni bir kimlik çıkarttırdı. Ancak çıkarılan resmi kimlikte de, sahte kimlikte yazılan anne ve baba adları aynen yazıldı.

Daha önce yurdun düzenlediği gayri resmi nüfus cüzdanı örneğinde Trabzon yazıldığı için bir umutla Trabzon'a gidip ailemi aradım, anladım ki annem buralıymış. Daha sonra düzenlenen kimlikte ise memleketime Kastamonu yazdılar, babam da buralıymış bunu çok sonra anladım" şeklinde konuştu.


Valiliğin verdiği kimlikten yola çıkarak 22 yaşında ailesini bulduğunu ancak anne ve babasına kavuşma ümidiyle yollara düştüğünde daha sonra 3 kez hayal kırıklığı yaşadığını anlatan Recep Yılmaz, şöyle devam etti: "Annem E.İ.A., babam M.Y.'yi uzun uğraşlardan sonra buldum ama onlar beni kabul etmiyor. Bunun üzerine nüfus müdürlüğünden aile bildirgesi çıkarttırdım.

Yaptığım araştırmaya göre annem Trabzon'da, babam ise Kastamonu'da oturuyor. Ancak anne ve babam beni kabul etmiyor. Beni inkar ediyorlar. Tam 22 yıl sonra anne ve babamı bulmuşken onlar beni kabul etmiyor. Eğer sizin evladınız olmadığımı biliyorsanız DNA testi yaptıralım diyorum, ama kabul etmiyorlar. Korkunuz yoksa gelin DNA testi yaptıralım. Ben
sizden fazla bir şey istemiyorum. Sadece sizin sevginizi ve şefkatinizi istiyorum."


Annesizliğin ve babasızlığın şeytanla dans etmek gibi olduğunu söyleyen Recep Yılmaz, para biriktirmek için bir gözlükçüde çalıştığını, para biriktirdiğinde ilk gün Kastamonu'ya gideceğini belirterek, "Bu mücadelem sonuna kadar devem edecek. Ben maddi bir şey istemiyorum, sadece sevgi istiyorum. Özellikle annesizlik çok kötü. Anneler Günü geliyor annem yok. Babalar Günü geliyor babam yok. Anneme hediye aldım, ama veremedim" dedi.


Recep Yılmaz, talihsizliklerin bir türlü yakasını bırakmadığını, 3 yıldır kaldığı sığınma evinin de kirası ödenmediği için yine sokağa atıldığını vurgulayarak, "2 aydır parklarda, inşaatlarda yatıyorum. Sokakta yatmak önemli değil ama anne ve baba sevgisi olmadan yaşamak çok zor. Annem ve babam beni kabul etmese de ben onları çok seviyorum. Bir kez olsun annemin ellerinden öpmek istiyorum. Onu görmek istiyorum. 28 yaşındayım ama annemi bir kez olsun görmedim. Ne olur anne, benim sesime kulak verin.

Annem ya da babam değilseniz bile DNA testi yaptıralım içim rahat olsun. DNA testi olumsuz çıkarsa annem babam yokmuş derim" şeklinde konuştu.


Yurt-Ayder Adana Şube Başkanı Osman Yıldız ise, Recep'e 18 yıl devletin, 10 yıldır da kendisinin baktığını, annesinin ve babasının duyarlılık göstererek Recep'e sahip çıkması gerektiğini söyledi.

...
Yayın Tarihi : 28 Mayıs 2008 Çarşamba 12:56:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?