19
Mayıs
2024
Pazar
YAŞAM

Onlara çocukluk hakkını verin!

Her geçen gün gelişen teknoloji ve annelerin sokağa karşı duydukları güvensizlik, çocukların eve hapsolmasına neden oluyor. ‘Deneyerek öğrenme’ çağında sokaktan kopan çocuklar, bilgisayar oyunlarıyla hayatı ‘sanal’ olarak yaşıyor. Yale Üniversitesi’nden iki profesörün 10 ülkede yaptığı araştırma, birbirinden ilginç sonuçları gözler önüne seriyor.

Belli bir yaşa gelip de, ‘şimdi çocuk olmak varmış’ demeyenimiz yoktur. Mahalle maçlarını, saklambacı, körebeyi, misketi, çelik-çomağı, uzuneşeği, beştaşı, sekseği, topacı özlemeyenimiz var mıdır sahiden? Hele ki şu birkaç gündür, karla kaplı yükseklerden kaymak istemeyenimiz olmuş mudur? Kire pasa bulaştığımız ve düşe kalka büyüdüğümüz o günler, ne de güzel günlerdi!

Geçmiş günlerinin hatıralarını bir kenara bırakarak yazının devamını okuyacak olan anne ve babalar, çocuklarını bekleyen büyük bir tehlikeden haberdar olacaklar. Farkında mısınız, çocuklarınız dışarıya artık eskisi kadar çık(a)mıyor! Özellikle de büyük şehirlerde yaşayan ailelerin çocukları… Çocukların sokağa çıkamaması, pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Bunların en başında da çocukların ileride ‘sanal bir insan’a dönüşmesi yer alıyor. Sokağın ‘deneyerek öğrenme’ ortamından uzak kalan çocuklar soluğu; televizyon, bilgisayar, playstation ve diğer teknolojik oyuncakların başında alıyorlar. Bu durumda, hem hayatın gerçeklerinden bihaber hem de bilgisayar ortamında öğrendiklerini gerçek sanarak büyüyorlar. Yapılan araştırmalar, çocukların deneyerek öğrenme faaliyetlerinin son on yılda büyük oranda azaldığını gösteriyor.

Son olarak Unilever firmasının öncülüğünde Yale Üniversitesi’nden Prof. Dr. Jerome Singer ve Prof. Dr. Dorothy Singer’a, 10 ülke (ABD, Arjantin, Brezilya, Birleşik Krallık, Fransa, Türkiye, Hindistan, Tayland, Çin, Güney Afrika) ve bin beş yüz anne üzerinde yaptırılan araştırma, özellikle şehir hayatında gelişen yaşam biçimleri ile annelerin çocukları üzerindeki değişen davranışlarına ışık tutuyor. Belirtilen ülkelerde 12 ve altı yaşlarda çocuk sahibi olan 150 annenin katıldığı anket, ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Dünyadaki annelerin yüzde 63’ü çocuklarının, çocukluklarından mahrum bırakıldığına inanıyor. Yüzde 79’u ise deneyimsel öğrenmenin unutulduğunu düşünüyor. Araştırma, ülkemizdeki annelerin içinde olduğu ruh halini saptaması açısından da bir hayli önemli. Buna göre Türkiye’deki anneler, bir yandan çocuklarına güvenli ve mutlu bir gelecek sağlamak isterken, öte yandan da çocuklarının bu geleceğe ulaşmak için ihtiyacı olan ‘yaşayarak öğrenme hakkını’ kullanmasına, inansalar ve arzu etseler de, kaygıları sebebiyle istedikleri kadar yardımcı olamıyorlar. Bu durumun giderilmesi için de annelerin, kaygılarının gerçekçi olmayan kısımlarıyla ilgili bilgilendirilmesi gerekiyor. Yine de annelerin, durum ne olursa olsun, çocuklarının sağlıklı gelişebilmesi için onlara sokakta oynayabilecekleri uygun bir ortam oluşturmaları gerekiyor.

Çocukların büyümesindeki en büyük zorluk, ‘maddecilik’!

Dr. Jerome Singer ve Dr. Dorothy Singer tarafından yapılan araştırmanın Türkiye ayağı İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde gerçekleştirilmiş. Anneler, yapılan anketlerde modern yaşamın, çocuklarının büyümesine büyük zorluklar getirdiğinin altını çizmiş. En önemli zorluğun ise maddecilik olduğunu belirtmiş. Çocuklarının gittikçe daha talepkar ve ailelerinin finansal yönden gösterdikleri fedakârlıkları daha az takdir eder hale geldiklerini belirten anneler, bu tehdidi artıran neden olarak çevreyi (özellikle kentlerde) göstermiş (trafik, cinsel suistimal, uyuşturucu ve şiddet). Ankete katılan annelerin üzerinde durduğu ilginç bir noktaysa eskisi kadar şiddetli olmayan disiplinin çocuklarda asileşmeye neden olması. Türk anneler çocuklarının mutlu ve sağlıklı bireyler olmasına, başarılı ve hırslı olmalarından daha fazla önem veriyor.

Annelerin güvenlik takıntısı çocukların öğrenmelerinde en büyük engel

Araştırmaya göre annelerin deneyimsel öğrenmenin yararlarıyla ilgili kendi içgüdülerinin üstünde bir güvene ihtiyaçları bulunuyor. Anneler deneyimsel öğrenmenin sosyal, duygusal ve fiziksel yararlarını kabul ettiklerini; ancak bunun önemini ‘unuttuklarını’ belirtiyorlar. Buna rağmen anneler aynı zamanda içsel bir çaba içerisindeler. Deneyimsel öğrenmeyi değerli bulsalar da bazı engelleyici tavırlar sergiliyorlar. Bu düşüncelerinin, çocuklarının oyun deneyimini etkilediğinin bilincinde olsalar da annelerin yaklaşık yarısı, kendi endişelerinin çocuklarını içeride ve güvende tutacağına inanıyor.


Hayatı keşfetmenin ilk yolu: Deneyimsel öğrenme

Genel olarak deneyimsel öğrenme, çocukların tüm duyuları ile çevrelerini deneyim edinerek, keşfederek, araştırarak, bağlantı kurarak ve katılımcı olarak öğrenmeleri anlamına geliyor. Deneyimsel öğrenmede çocuklar yetişkinlerden en az düzeyde yardım alıyor. Doğal bir süreç olarak ilerleyen deneyimsel öğrenme spor, müzik, dans, taklit gibi yaratıcı anlatımlarla çocuğun doğa ve çevreyi keşfetmesine imkan tanıyor. Amerikan Pediatri Akademisi konu ile ilgili yürüttüğü birçok klinik araştırmasının sonuçlarını şöyle açıklıyor: “Oyun oynamak, çocukların hayal gücü ve yeteneği ile fiziksel, bilişsel ve duygusal dayanıklılıklarını geliştirmekte ve yaratıcılıklarını kullanmalarına olanak tanımaktadır.”



Prof. Dr. Yankı Yazgan (Marmara Üniversitesi Çocuk Ergen ve Erişkin Psikiyatrisi Uzmanı): Çocuklar, hayatı spor yaparken ve oyun oynarken tanıyor. Ancak geleceğin en değerli vârisleri olan çocuklar gelişen teknoloji, çevresel faktörler, güvenlik korkusu gibi nedenler yüzünden çocukluk çağlarını yaşamaktan mahrum kalıyor. Kişilik temellerinin atıldığı çocukluk döneminde hayatın keşfine olanak tanıyan deneyimsel öğrenme, gittikçe hareketsizleşen ve eve kapanan çocuklarda eksikliğini gösteriyor.

Çiğdem Yıldız (OMO Ürün Müdürü): Yaptırdığımız araştırmanın en dikkate değer sonuçlarını şu şekilde özetlemek mümkün: Annelerin yüzde 55’i, çocuklarının dışarıda oynarken daha mutlu olduğunu söylüyor. Türkiye’de bu oran yüzde 73; yani her dört anneden 3’ü. Yine Türkiye’den araştırmaya katılan 10 anneden 9’u, izin verildiği sürece çocuklarının hep dışarıda oynamak istediğini ifade ediyor. Türk annelerin yüzde 65’i, çocuklarının sağlıklı gelişimi için dışarıda oynamasının gerekliliğini biliyor (diğer ülke ortalamalarının üstünde). Ancak, yüzde 83’ü güvenlik endişesi nedeniyle çocuklarının dışarıda oynamasına izin vermiyor. Çok daha basit bir anlatımla, çeşitli korkular yüzünden 10 anneden 8’i çocuklarını evde hapsediyor! Böylece çocuklar ‘çocukluk dönemini’ yaşamaktan ve deneyimsel öğrenimden gittikçe uzaklaşıyor, hayata yabancılaşıyor.

Zaman
Yayın Tarihi : 23 Şubat 2008 Cumartesi 15:37:04
Güncelleme :23 Şubat 2008 Cumartesi 16:12:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?