28
Mayıs
2024
Salı
YAŞAM

Schengen Mafyası

Vize almak, yurtdışına çıkan Türklerin öteden beri yaşadığı en büyük sorun. Özellikle AB ülkelerinin yükselttiği vize duvarını ‘aşmak’ isteyenleri bu kez ‘ayakçı’ adı verilen simsar tehlikesi bekliyor.

Geçen yıl yaklaşık 8 milyon Türk, yurtdışına çıktı. Ve bu rakama ‘vize’ alamadığı için konsolosluklardan ret alan milyonlar dahil değil. Vize yurtdışına yönelik akının önündeki en büyük engel. İşin vahim tarafı Türkiye’ye vize uygulayan ülkelerin arasında haritada bulmakta zorlanacağınız Tuvalu, Trinidad-Tobago, Batı Samoa veya Mauritius gibi devletler de var. Ancak Türk toplumunun ilgi alanı AB ülkelerine yönelik, vize duvarının en kalın olduğu yer de burası. En sıkı önlemleri alan ülke Almanya; ne aşmak mümkün ne de geçmek; ama ‘delmek’, hem de Türk usulü yöntemlerle, giderek yaygınlaşan bir iş hatta sektör haline gelmiş durumda.

Amerika konsolosluğunda, başvuranın parmak izi alındığı için üçüncü bir şahsın başvurusu kabul edilmiyor. Ancak Avrupa konsolosluklarında vize işini ‘halletme’ meselesi, konsolosluk etrafında öbeklenen ve ‘ayakçı’ adı verilen vize simsarlarına emanet ediliyor. Ayakçılar öteden beri var; fakat Avrupa’da baş gösteren ‘Türk akını’ korkusundan beslendikleri ve çıtayı giderek yükselttikleri görülüyor. İşlemler daha komplike, fiyatlar daha pahalı. Ancak mesele sadece fiyatlar da değil; işin başından sonuna dek ‘teatral’ bir hava söz konusu. Sözgelimi bağını bahçesini satıp Avrupa hayali kuranlar vize kriterlerini aşamazlarsa bu sefer sahte evraklar devreye giriyor. 7 bin Euro’ya sade bir vatandaş holding patronu haline getiriliyor. Hatta vize başvurusu yapanın kılık kıyafeti bile yenileniyor. Olmadı AB’ye yeni statü kazanmış Polonya, Çek Cumhuriyeti veya Macaristan gibi ülkelerin sınır kapıları zorlanıyor. Üç kağıtçılarda insaf aramayın. Bir kısmı parayı alır almaz ortadan kayboluyor. Eldeki cep numarası bir anda kapsama alanının dışına çıkıyor.


Mustafa B. yaklaşık 3 aydır vize almak umuduyla Taksim’deki Alman konsolosluğunu ikinci adres edinmiş. ‘Düğün var’ gerekçesiyle önce karısı ve çocuğunu yollamaya çalışmış; ret cevabı almış. Şimdi kendisi gitmeye çalışıyor. Almanya’dakiler Mustafa’sız bir düğünü hayal bile etmiyor olacak ki bu iş için avukat bile tutulmuş gurbet elde. Vize işlemleri yapan Dertur’dan Şaban Mertcan, vizede en fazla talebin AB ülkelerine ve özellikle Almanya’ya yönelik olduğunu vurguluyor. Mertcan’a göre Türk insanı vize işlemleri hakkında fazla bilgisi olmadığı için çok kolay vize alındığını zannediyor. Halbuki gidenler prosedürlerin katılğını ve vize duvarlarının yüksekliğini görünce bunu aşmak için dolandırıcıların eline düşüyor. Açıkgözlerin elinde düşen vize mağdurları genellikle AB ülkelerini tercih edenler. Çünkü ABD için böyle bir olasılık söz konusu değil. Tüm konsolosluklar içinde sadece Amerika bir üçüncü kişinin veya herhangi bir acentenin başvurusunu kabul etmiyor. Çünkü gelenlerin parmak izini alıyor.

20 liralık tercüme 260 liraya mâl ediliyor

Nüans Turizm’den Nebiye Alemdar, vize almak için Anadolu’dan gelen ve çaresizlikten sokaklarda sabahlayan binlerce insan olduğunu söylüyor. Birçoğu değil prosedürü anlamak vize formlarını doldurmakta bile yetersiz kalıyor. Çünkü AB ülkeleri arasında Almanya, Hollanda ve İngiltere dışındaki ülkelerin formları Türkçe değil.

Dolayısıyla Belçika’ya gitmek isteyen vatandaş, Flamanca veya İngilizce bilmediği için formu kendisi dolduramıyor. Bu durumda meseleye konsolosluk etrafında volta atan ‘ayakçılar’ el atıyor. Vatandaş ‘aman işlemler bir an önce bitsin’ diye bu ayakçılara yanaşıyor. Formu doldurmanın maliyeti asgari 10 Euro. 10 yıldır vize takip işlemleri ile uğraşan Abidin İzzet’e göre ayakçıların kabul görmesindeki ana sebep vize işlemlerindeki prosedürü çok iyi bilmeleri. Burada sorun konsolosluk ile iletişim kurulamamasından kaynaklanıyor. Konsoloslukla saat 09.30’da randevusu olan bir vatandaşın, sırf ikametgahının tercümesini yetiştirmek için 20 YTL değerinde bir çeviriye 260 YTL ödemek zorunda kaldığına şahit olmuş. İzzet, özellikle işadamlarının konsolosluk önünde sıra bekleyemeyeceklerini söyleyerek ‘ayakçıların’ kendilerine ‘içeride adamım var, vize işlemini ben hallederim’ şeklinde yanaştıklarına dikkati çekiyor.

Vize işlemlerini bu müşterileri adına götürenler, hasbelkader bunda başarılı olursa, bu yeni müşteri anlamına geliyor. Zincir böyle devam ediyor. Ancak bu ‘ayakçıların’ bazıları normal işleyen prosedüre ‘hayali rüşvetler’ de katarak müşterilerinden aldıkları miktarı artırıyor. Bir de konsolosluk çalışanının adını vererek ‘para yedirdim’ diyor. Bu şekilde hem seyrinde giden bir uygulamadan haksız kazanç elde ediyor hem de bir konsolosluk çalışanını töhmet altında bırakıyor. Fakat iş olmadığı zaman ‘sorun sizde, konsoloslukla ilgili büyük bir probleminiz var’ diyor. Legal yönlerden yurtdışına çıkma umudu kalmayanlar, konsolosluk etrafında öbeklenen dolandırıcıların en büyük kazanç kapısı. İşin bu kısmını da ‘camın öte yakasında’ çalışan C.S’den dinleyelim. 12 yıl Fransız Konsolosluğu’nun vize bölümünden emekli olan C.S., bu bölümde çalışanların ‘insan sarrafı’ olduklarına inanıyor. Çünkü evrakları, hal ve tavırlarını göz önüne alarak hayatlarında ilk kez gördükleri bu insanların hikayelerini doğru tartmak ve karar vermek zorundalar.

Bileğinin hakkı ile yurtdışına çıkamayanların, bazı ayakçılara 5 ile 7 bin Euro karşılığında sahte evrak hazırlattırdıklarını söylüyor. S, “Bu kişilere gidenler konsolosluğun istediği evrakları hazırlayamayacak durumda olan işsizler ordusundan. İlgili evrakları scanner’dan taramak suretiyle aslını istedikleri gibi değiştiriyorlar. İsim değişikliğiyle ticaret gazetesindeki bir adam o andaki müracaat sahibine dönüşebiliyor. İş sahibi bile olmayan bir kişi basit bir değişiklikle evrak üzerinde holding sahibi haline getirilebiliyor.” diyor. Sahte evrak düzenleyenler, bu kişilerin imajlarını bile düzeltiyormuş. Takım elbise ile konsolosluğa gönderip evraklarına olduğu gibi ‘imajına’ da çeki düzen veriliyormuş. Eğer Almanya, Fransa gibi ülkelerden vize alınamazsa bu sefer rota AB’de yeni statü kazanmış ülkelere çevriliyor: Macaristan, Polanya, Çek Cumhuriyeti veya Bulgaristan. Daha az denetime tabii olan bu konsolosluklar üzerinden AB’ye girmeye çalışılıyor. Ancak sahte evrakları düzenleyenlerin işin başında sırra kadem bastığı da çok oluyor. Müşteri 7 bin euroyu öder ödemez, dolandırıcılar ortadan kayboluyor. S, “Piyasada ayakçı olarak doşalan insanlara bir bakıyorsunuz ortadan kaybolmuşlar. Sonradan ya birilerini dolandırdığı ve kaçtığı veya hapse düştüğünü öğreniyorsunuz.” diyor. Bu arada yurtdışında evlenip oraya yerleşme gibi hayalleriniz varsa bunu da unutun. Çünkü AB yasalarına göre AB vatandaşı ile evlenseniz dahi o ülkede kalamazsınız. Tekrar Türkiye’ye dönüp evlenip, bu evliliğin ilgili ülkenin dışişleri bakanlığı tarafından tescil edilmesini beklemeniz gerekiyor.


Pardon siz terörist misiniz?

Vize kriterlerini her geçen yıl zorlaştıran ülkeler, vize formlarındaki soruları da her yıl yenilerini ekleyebiliyor. En ilginç sorular ABD Konsolosluğu'na ait. Bir önceki soruda askerlik bilgilerinin detayları alınırken hemen akabinde vize başvurusu yapana "Herhangi bir çatışmaya katıldınız mı veya bu tür çatışmada mağdur oldunuz mu?" şeklinde bir soru yöneltiliyor. Akabinde gelen sorular ise ironik. "Hiç uyuşturucu kaçakçılığı, fahişelik veya kadın satıcılığı ile uğraştınız mı?", "Birleşik Devletler Dışişleri Bakanı tarafından günümüze terörist olarak tanımlanan bir teşkilatın üyesi veya temsilcisi misiniz?", "Alman Nazi Hükümeti'nin eziyetçi davranışlarına veya soykırımına katıldınız mı?". Formun altında bu sorulara 'evet' cevabının verilmesinin otomatik olarak vize alma yetersizliğine işaret etmeyeceği ancak konsolosluk yetkilisi ile görüşmek zorunda kalınacağı kaydediliyor. Yani "Evet, ben terörist bir örgüte üyeyim" derseniz merak etmeyin ABD Konsolosluğu hemen size 'red' cevabı vermeyecek, ancak bir yetkili ile 'özel bir odada' uzun uzun görüşme ayrıcalığına kavuşacaksınız.


Kim nereden vize alamaz?

Konsoloslukların yaşadıkları tecrübeler haliyle vize işlemlerine de yansımış. Ülkelerinde Türkiye’nin belirli bir bölgesinden fazla sayıda insanın ülkeye giriş yaptığını görünce o bölgeden gelen insanlara kota koyabiliyorlar. Bu konuda ‘vize takipçileri’ tarafından konsolosluklarda birebir yaşanmış vakalar mevcut. Örneğin, Amerikalılar, Giresun Yağlıderelilere vize vermemeyi yeğliyormuş. Bunun sebebi, yöreden çok sayıda insanın Amerika’ya yerleşmiş olması. Yine İspanya’nın Denizli’den yapılan müracaatlara vize verme taraftarı olmadığı söyleniyor. Aynı şekilde Türkiye’ye vize uygulamayan; ancak kapıda sorguya çeken Japonlar için Ordulu olmanız geriye gönderilme sebebiniz olabiliyor. Çünkü Japonya’daki 7 bin Türk’ün neredeyse yarısı Fatsalı.


VİZE NOTLARI

Eğer pasaportunuzu değiştirmişseniz, eski pasaportunuzdaki vizeler sizin referansınızdır. Onu yeni pasaportunuza iliştirin.

Vize işlemlerini ciddiye alın ve evraklarınızı eksiksiz konsolosluğa götürün. Ayrıntı olarak gördüğünüz bir evrak yüzünden vize alamayabilirsiniz.

Konsoloslukta derdinizi net ve tereddütsüz anlatın. Yetkililere geri döneceğinize ikna edin.

Evraklar her ülkeye göre de çeşitlilik arz ediyor. Örneğin, Almanya’nın istediği evraklara Fransa birkaç tane daha ekliyor: Banka hesapları, tapular, diplomalar. Bu da yetmiyor. Fransız konsolosluğu, banka hesap cüzdanını gördüğünde ‘bu hesap hareketsiz, bize başka malınızı getirin’ de diyebiliyor.

Avrupa Birliği ülkelerinin hangisinde daha fazla kalacaksanız o ülkeden vize almak zorundasınız. Aksi halde sınır kapısından geri gönderilebilirsiniz.

Belçika, AB ülkeleri içinde vize işlemleri en zorlu devlet.

İtalya ve Avusturya vizesi alacakların getirecekleri tüm evrakların noter tasdikli olması gerekiyor.

Ayakçı tabir edilen konsolosluk önünde bekleyen insanlar arasında elbette işini hakkıyla yapanlar da var. Ancak işin içindeki dolandırıcıları da göz önünde bulundurarak pasaport gibi çok önemli evraklarınızı kesinlikle riske atmayın, başınıza her türlü bela gelebilir (Geçtiğimiz yıllarda Alman konsolosluğunda çok sayıda görevli bir Türk sanatçının peşine takılan 20 kişinin Almanya’dan geri dönmemesi yüzünden atıldı. İşin ilginci saz heyeti diye Almanya’ya giden 20 kişiden ünlü sanatçının da haberi yoktu.)

Schengen ülkelerine yapılan başvuruda, şahsın en son 6 ay içinde çekilmiş fotoğrafı isteniyor. Sakın sanatçılar gibi en güzel fotoğraflarınızı vermeye kalkışmayın.

zaman
Yayın Tarihi : 6 Şubat 2006 Pazartesi 23:16:23
Güncelleme :7 Şubat 2006 Salı 19:45:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?