Sarıyer’de “yol verme” yüzünden çıkan, İbrahim ve Soncay Doğan kardeşlerin ölümüyle noktalanan olay, “Öfkesini kontrol altında tutamayan insanlar karşısında nasıl davranılmalı?” sorusunu gündeme getirdi. 

Trafikte ‘Yol verme’ nedeniyle çıkan tartışmanın iki kişinin ölümüyle sonuçlanmasını ‘Psikopatik kişilik bozukluğuna örnek’ olarak değerlendiren uzmanlar, öfkesini kontrol etmekte zorlanan kişilerle karşılaştığınızda “Mümkün olduğunca geri çekilip, onları yok sayın ve görmezden gelin” önerisinde bulunuyor ve “Psikopatlara karşı tedbirimiz yiğit pehlivan rolü oynamak olmalı” diyor.
Haberin devamı


“SOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUKLARI OLAN PSİKOPATLAR”
Basit bir olayı cinayete vardırabilen bu tür kişilerin genellikle engellenmeye tahammülü olmadığını söyleyen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü’nden Prof. Dr. Kemal Arıkan “Bunlar sosyal kişilik bozuklukları olan insanlardır yani psikopatlardır. Bu insanlar en basit engellemede bile öfkelerini bu şekilde dışa vurabiliyorlar” dedi.

“GERİ ÇEKİLİP YOK SAYMALI”
Öfkelerini kontrol etmede zorlanan bu tür kişilerle karşılaşıldığında nasıl davranılmalı? sorusuna Arkan’ın cevabı; “Bunlara mümkün olduğu kadar hayır diyebilmek lazım. Nazikçe geri çekilip, onları yok saymak, görmezden gelmek ve üstümüze alınmamaya çalışmak lazım. Çünkü bu tip insanlar kontrol dışı davranışları olan, saldırganlıklarını çok kolay dışarı vurabilen ve saldırganlıkları çok kısa sürede çok tehlikeli boyutlara ulaşabilen insanlardır, o yüzden canından olacağına yol ver gitsin” şeklinde oldu.

”TÜRKİYE’DE ŞİDDETİN ENSTRÜMANTAL BİR ROLÜ VAR”
Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı’ya göre ise Türkiye’de şiddetin ‘enstrümantal bir rolü ve fonksiyonu’ var. :Bu nedenle bir çok insan herhangi bir çatışma durumunda veya bir sorunla karşı karşıya kaldıklarında şiddetle bunu çözebileceklerini düşünüyorlar. Bu durum trafikte de böyle, yol verme, korna çalma gibi en küçük bir ihtilafta taraflar derhal şiddet kullanmaya yöneliyorlar. Bagajından hemen kesici alet çıkaranlar ya da tabanca çekenler var.”

Türkiye’de bireysel silahsızlanma konusunda hala ciddi adımlar atılmadığını söyleyen Prof. Narlı, “Bu konudaki en büyük eksiklik eğitimdir. Ancak bu eğitim de o kadar kolay değil, çocukluktan başlamalı, ilkokullarda barış eğitimi, çatışmayla başa çıkma gibi dersler olmalı” dedi.

“KAVGAYI ERKEKLİĞİN ŞANINDAN SAYIYORLAR”
“Kavga ya da şiddete meyilli birileriyle karşılaştığımızda bunlardan uzak durmak gerektiğini düşünüyorum, ben öyle yapıyorum” diyen Prof. Narlı, “Ama bazen öyle olaylar oluyor ki insan ister istemez kendisini olayın içinde buluyor yani bazen korunmak da o kadar kolay değil. Özellikle erkekler bu konuda daha agresif, susmayı şanına uygun görmeyip ne olursa olsun olaya karışabiliyor ve cevap veriyor. Bu seferde karşılıklı bir çatışma oluyor” diye konuştu.

“EN MANTIKLISI YİĞİT PEHLİVAN ROLÜ YAPMAK”
Prof. Arıkan ise ‘Erkekliğin şanındandır’ diyerek kavgaya karışmanın yanlış davranış olduğunu söyledi. Prof. Arıkanr’a göre, kişilik bozukluğu olan insanlarla karşılaşıldığında en mantıklı yaklaşım; ‘Yiğit pehlivan rolü’ oynamak. “Çünkü bence erkekliğin şanı kavgaya bulaşmak değildir, yiğit pehlivan kolay kolay tokat atmaz. O nedenle bizim psikopatlara karşı tedbirimiz yiğit pehlivan rolü oynamak olmalı. Yani mümkün olduğu kadar soğukkanlı davranmak gerek. Çünkü bunlar kin de tutarlar, paranoid özellikleri de vardır, yani sizi takip ederler, peşinizi bırakmayabilirler o yüzden mesafeli davranarak onlara bulaşmamak gerektiğini düşünüyorum.”