Şarlak Paşa zehirli kahvenin tahlil sonuçlarını nasıl elde ettiklerini ilk kez şöyle açıkladı: ‘Ankara’ya dönen Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş Paşa ve Kara Kuvvetleri Komutanı Muhittin Fisunoğlu Paşa ayrı ayrı Gülhane’ye geldiler

Böylece olayı ben de bu komutanlardan öğrenmiş oldum. Her iki komutan da İstanbul’dan gelecek gıda maddelerinin Gülhane’de incelenmesini, sonuçların yalnızca kendilerine verilmesini ve hiçbir kimseye konu hakkında bilgi verilmemesi ve bahsedilmemesi hususunu da önemle bana söylemişlerdi.

Kahve fincanlarındaki artıklar ve gönderilen limon suyu Sağlık Bilimleri Enstitüsü Eczacılık Merkezi’mizde incelendi. Limon suyunda daha fazla olmak üzere kahve artıklarında da siyanür mevcuttu.

Farelere enjekte edilen bu maddelerden dört beş dakika sonra, fareler yay gibi kasılıyor sonra da ölüyordu. İncelemeyi Eczacı Prof. Albay Aşkın Işımer yapmış ve bana da farelerin nasıl öldüklerini göstermişti. Aşkın Işımer hocaya bu tahlil konusunun gizli olduğunu ve hiç kimseye bahsedilmeyeceğini de söyleyip komutanlarımıza sonucu makamlarına giderek arz ettim.’

Olaydan sonra 26’ncı Zırhlı Tugay Komutanı Habil Küçük 1’nci Ordu Kurmay Yarbaşkanlığına, Tugay Kurmay Başkanı Kurmay Albay Cengiz Aycan da 3’ncü Kolordu Lojistik Şube Müdürlüğüne atandı.

Şarlak Paşa, kitabında ‘Bu atamalar bir tür cezalandırma idi’ ifadesini kullandı. Bu suikastten 18 gün sonra Cezayir’de köktendincilerin 8 generali gıda maddeleri içine karıştırdıkları siyanürle zehirleyip öldürdüklerini belirten Şarlak Paşa, ‘Atalarımız boş yere; ‘Su uyur, düşman uyumaz’ dememişler.’ diyor.