19
Mayıs
2024
Pazar
YAŞAM

Türk genleri koruma altında

’Efe’ buzağı kaybolan türlerin gen bankalarıyla tekrar doğaya kazandırılabileceğinin kanıtı

TÜRKHAYGEN Projesi kapsamında iki yılda'de nesli azalan 1000'in üzerinde yerli hayvanların genleri toplandı. Toplan 1500 genin toplanması öngörülen proje 5 tür ve 50 ırkı kapsıyor 

 Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezince (TÜBİTAK-MAM), Türkiye’de soyları tehlike sınırında bulunan hayvanların genlerinin bir bankada toplanmasını amaçlayan, "Türkiye Yerli Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarından Bazılarının In Vitro Korunması ve Ön Moleküler Tanımlanması (TÜRKHAYGEN) Projesi" kapsamında 2 yılda 1000’in üzerinde hayvanın geni koruma altına alındı.

TÜBİTAK-MAM Gen Mühendisliği ve Biyo-Teknoloji Enstitüsü Proje Sorumlusu Doç. Dr. Sezen Arat, değişen çevre koşullarının -hızlı nüfus artışı, küresel ısınma, düzensiz yapılaşma, çevre kirliliği- önüne geçilmez bir şekilde dünya fauna ve florasını olumsuz şekilde değiştirdiğine işaret ederek, yapılan bilimsel araştırmaların yılda 27 bin bitki ve hayvan türünün dönüşümsüz olarak doğadan silindiğini gösterdiğini kaydetti.


Son yıllarda artan bu hızlı değişimin dünyada büyük bir kaygıyla izlendiğini ve değişimin etkilerini en aza indirmek için çözümler üretilmeye çalışıldığını vurgulayan Arat, bugün birçok verim özelliği yönünden yararlanılan çiftlik hayvanlarının, dünyada yüksek verim özellikleri yönünden seleksiyona dayalı bir örnek üretimine doğru gidildiğini, bu kültür ırklarının sadece verim özellikleri iyileştirilmiş hayvanlar olduğunu anlattı.

PROJEDE 10 ÜNİVERSİTE BULUNUYOR

Sezen Arat, ancak bu ırkların ne çevre koşullarına dayanıklılıklarının, ne de hastalıklara dirençliliklerinin üzerinde durulduğunu, değişen çevre koşullarının birçok tür ve ırkın geleceğini ciddi şekilde tehdit ettiğini belirtti.

"Genetik varyasyonunu hala muhafaza eden yerli evcil hayvanların genetik kaynak olmaları bakımından geleceğin sigortaları olarak kabul edildiğini" dile getiren Doç. Dr. Sezen Arat, "Ülkemiz bu yönden oldukça zengin. Gerek moleküler, gerekse arkeolojik çalışmalar, birçok evcil hayvan türünün Anadolu’dan evcilleştirildiğini göstermektedir. Topraklarımızda mevcut bu doğal mirası korumak hepimizin en önemli görevidir" dedi.

Arat, bu amaçla Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, TÜBİTAK ile Adnan Menderes, Ankara, Atatürk, İstanbul, Mustafa Kemal, ODTÜ, Ondokuz Mayıs, Namık Kemal, Selçuk ve Uludağ üniversiteleri işbirliğinde 2007 yılından bu yana "TÜRKHAYGEN" projesini yürüttüklerini bildirdi.

Doç. Dr. Arat, projenin, "hayvan genetik kaynaklarını koruma altına alacak bankaların oluşturulmasını, yerli evcil hayvan ırkların genetik karakterizasyonuna başlanarak sonuçlardan tescil çalışmalarında yararlanılmasını, hayvan genetiği ve biyoteknolojisi alanında kritik araştırmacı kitlesinin oluşturulmasını, bilgilerin bütünleştirilmesi ve yaygınlaştırılmasını" hedeflediğini kaydetti.

PROJENİN EN BÜYÜK KANITI "EFE" BUZAĞI

Ülkelerin sahip oldukları yerli ırkların ortadan kalkmasının önlenmesi gerektiğini ifade eden Arat, yerli ırkların, ülkelerin sahip oldukları yer üstü ve altı kaynakları gibi doğal kaynaklar olduğunu vurguladı.

Arat, yerli ırkların koruma altına alınarak genetik kaynaklarının devamlı elde tutulmasının ekonomik açıdan zor olduğunu, bu yüzden korunması istenilen ırkların genetik yapıları ve bu ırklar arası genetik ilişkilerinin belirlenmesi gerektiğini belirterek, proje kapsamında oluşturulan "gen bankasının", bu alanda Türkiye’deki ilk banka olduğunu bildirdi.


Genlerin Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü ile TÜBİTAK Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü’ndeki 2 bankada korunduğunu kaydeden Doç. Dr. Arat, projenin kapsadığı tür ve ırklardan bu bankalarda stoklanan doku ve hücreler (vücut, embriyo, sperma) ile çalışılan DNA örneklerinin yine hem Türkiye’de, hem de dünyada tek kaynak olduğunu söyledi. Arat, Türkiye’de ilk defa bu kadar geniş ve kapsamlı olarak birçok ırkın genetik olarak karakterize edildiğini, bu alanda yapılan en geniş kapsamlı ve katılımlı proje olduğuna işaret ederek, gelişen gen teknolojilerinin gelecekte saklanan bu genetik materyallerin kullanılmasına imkan sağlayabileceğini anlattı.


Proje çerçevesinde hücre saklanmasının, kaybolan türlerin nükleer transferle tekrar doğaya kazandırılmasını mümkün kılabileceğini dile getiren Doç. Dr. Sezen Arat, "Batı Anadolu Bölgesi’nin bir ırkı olan ’Boz’ sığırın klonu olan ’Efe’ buzağı, bankada saklanan bir hücrenin sağlıklı bir bireye dönüştürüleceğinin en büyük kanıtıdır" diye konuştu.

"AMACIMIZ 1500 HAYVANIN GENİNİ TOPLAMAK"

 Sezen Arat, projenin aynı zamanda, mevcut dondurma teknolojilerinin iyileştirilmesi ve gelecekte gen kaynakların korunmasında kullanılabilecek alternatif teknolojilerin ülkeye transferini hedefleyen güçlü bir AR-GE faaliyetiyle de desteklendiğini belirterek, şu bilgileri verdi: "Proje, 13 koyun, 5 keçi, 6 sığır, 5 at, 1 manda ırkı olmak üzere 5 tür ve 30 ırkı kapsıyor. Bankada materyalinin saklanması öngörülen hayvan sayısı 1500, ancak bugüne kadar 1000’nin üzerinde hayvanın geni bankada mevcut. 2011 yılına kadar kadar devam projenin bütçesi 9 milyon TL. Bankada saklanan materyaller üzerinden yapılacak çalışmalarla özel genler belirlenebilecek, bu genetik bilgiler, yeni ırkların geliştirilmesinde kullanılabilecek. Saklanan hücreler klonlama teknolojisiyle kaybolmuş ırkların geri getirilmesini sağlayabilecek. Bugün dünyanın birçok ülkesinde benzer bankalar bulunuyor. Dünya Gıda ve Tarım Organizasyonu bu bankaların kurulmasını öneriyor ve birçok ülkenin katılımı ile uygulanması gerekli yol haritaları belirliyor. Önemli olan sahip olduklarımızın kıymetini onlar yok olmadan bilmek ve onları bir şekilde korumak. Bu bizim gelecek neslimize olan borcumuz ve görevimizdir." 

aa
Yayın Tarihi : 3 Eylül 2009 Perşembe 16:15:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?