31
Mayıs
2024
Cuma
YAŞAM

Türkçe konuşan Ermeni bir polis

Beyrut’ta fotoğraf çekerken tanıştığım Ermeni polis Varto, Türk olduğumu öğrenince, ailesiyle tanışmam için beni evine götürdü. “Hoş geldin” diye karşılandığım evde, tüm aile fertleriyle Türkçe konuşup dut şarabı içtik

Bir dedesi Kahramanmaraşlı, diğeri Harputlu. Anne-babası Lübnan’da doğmuş, keza kendi de öyle. Türkçeyi dedesinden öğrenmiş. Yıllar sonra Beyrut’ta bir Türk kızıyla tanışıp onu sevince Türkçe konuşma arzusu daha da depreşmiş.
Varto, 22 yaşında Ermeni kökenli Lübnanlı bir polis. Onunla başkent Beyrut’un batısında, Sünnilerin ağırlıkta olduğu Hamra’da tanıştım.
Her köşe başında bir polis ya da askerin durduğu sokaklardan birinde fotoğraf çekerken, birden motosikletinden inen bir polis yanıma yaklaşarak, İngilizce “Burada fotoğraf çekemezsin” dedi.
“Ben gazeteciyim, Türkiye’den geldim, o yüzden çekiyorum” deyince de Türkçe konuşmaya başladı! Şaşkınlıkla, “Nereden Türkçe biliyorsun?” diye sordum. Türkçe bilmesinin son derece doğal olduğunu vurgulayan bir ses tonuyla, “Ben Ermeniyim” diye cevap verdi. Bu cevap üzerine sohbet ilerledi, ailesini, dedesini, Türk aşkını anlatmaya başladı.

Varto: ‘Türk sevdim’
“Ben bir Türk kızı sevdim” diye başlayan cümlesini tamamlarken, gözlerini başka tarafa çevirerek, “Ama ailesi vermedi” dedi. Geçen yıl Beyrut’ta tanıştığı Türk kızıyla birbirlerini sevmişler, hatta Varto annesine, “Ben bir Türk kızı alacağım” diye kabul ettirmiş. Ama, kızın ailesi evlenmelerine izin vermemiş.
Tüm bu sohbetin ardından, “Gel seni ailemle tanıştarayım” diyor Varto. Motosikletine atlayıp ailesiyle tanışmaya Beyrut’taki Ermeni mahallesi Bourj Hammoud’a gidiyoruz. Evlerine girdiğimizde ailesine Türk olduğumu söylüyor. Bunun üzerine annesi Zovik, Türkçe “Hoş geldin” diyerek sarılıp beni öpüyor. Birdenbire farkına varıyorum ki ailede herkes Türkçe konuşuyor!
Sohbete başlamadan önce Zovik, ısrarla “Tavuklu pilav yaptım, ondan yemen lazım” diyor. “Teşekkür ederim, hiç gerek yok” deyince, bu sefer, “Sana bir şey ikram etmemiz lazım” diyerek dut şarabı ikram ediyor.

‘Binbir Gece’ izliyorlar
Varto, annesi, babası, kızkardeşleri, babaannesi ve dedesi; hepsi aynı evde yaşıyor. Ailenin en büyük eğlencesi, fakir evlerine taktıkları uydu antenden Türk dizilerini seyretmek. Yaprak Dökümü’nün, Binbir Gece’nin ve adını benim bile bilmediğim bir sürü başka Türk dizisinin ismini sayıyorlar.

Hayali Türkiye’ye gitmek
Zovik, “En büyük hayalim bir gün Türkiye’ye gitmek” diyor. En çok Harput’u, Kahramanmaraş’ı, bir de İstanbul’u görmek istiyor. Ailenin diğer fertleri “Gel sana Noel ağacımızı gösterelim” diyorlar, ağacın başında fotoğraf çektiriyoruz...
Sonra Varto, “Gel sana Beyrut’u gezdirelim, nereye gitmek istiyorsan götüreyim” diyor. Ermeni mahallesini, marinayı, pazarı geziyoruz, son olarak da ona rastladığım Hamra’ya geri dönüyoruz.
Ayrılmadan önce, en başta fotoğraf çekmeme izin vermeyen Varto kulağıma eğiliyor, “Bir daha fotoğraf çekmek istersen bana söyle, sen Türksün, ben sana çektiririm” diyor...

Milliyet
Yayın Tarihi : 13 Aralık 2008 Cumartesi 22:52:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?