16
Mayıs
2024
Perşembe
YAŞAM

Türkiye'de ne değişti?

Türkiye üstüste depremler yaşadı ve faturaları hayli ağır oldu. Deprem konusunda duyarlılık ve tedbir için adeta seferberlik ilan edildi. Peki sonuç ne oldu, ne kadar yol alındı?

Sakarya Üniversitesi (SAT) Senatosu, sorunların çözülmemesi durumunda muhtemel bir depremde, 1999 depremindekilere benzer kayıpların olmasının sürpriz olmayacağını bildirdi. Senato, 2006 yılında yaptığı açıklamayı yeniden kamuoyuna duyurdu.

Açıklamada, Sakarya'nın 'Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın belirli aralıklarla ürettiği; 1943, 1967, 1999'da meydana gelen depremler gibi 7'nin üzerinde büyük depremler meydana geldiğinin bilindiği belirtilerek, "Bu depremler hem büyük ölçüde can kaybına, hem de ekonomik kayıplara sebep olmaktadır. Aktif fay hattının odak noktasında olan Sakarya şehri, deprem bakımından en hassas bölgededir. Fay hattının Bolu'dan batıya doğru her noktasında meydana gelen bütün sarsıntılar şehrimizde de hissedilmektedir. Bu sebeple yetkili yetkisiz, ilgili ilgisiz şehrimizde yaşayan herkesin bu konuya her şeyden daha fazla önem vermesi gereklidir." denildi.

Muhtemel bir depremde 1999 depremini yaşayan insanların yine benzer depremleri yaşayacak; depreme maruz kalan binalar benzer bir depremle yine karşı karşıya kalacağı belirtilen açıklamada şu görüşlere yer verildi:

"Özellikle insanların uğrayacağı maddî-manevî zararları azaltmanın veya ortadan kaldırmanın tek yolu güvenli yapılar yapmaktır. Güvenli yapılar; 1998 yılında çıkarılan, 'Âfet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik' hükümlerine uyan yapılardır. Bu yönetmelik hükümlerini sağlamayan yapılar ise deprem güvenliği bakımından risklidir. Sürekli olarak söylendiği ve bilindiği üzere, şehrimizde 1999 depremlerinden sonra az hasarlı, orta hasarlı ve hasarsız diye sınıflandırılan bütün binaların bu yönetmelik hükümlerine göre durumlarının incelenmesi gerekmektedir. Tahminlerimiz, bu binalardan birçoğunun yapılacak olan inceleme sonunda güvenliksiz çıkacağı yolundadır. Deprem güvenliği olmayan bu binaların ise mutlak surette zemin iyileştirmesi, temel takviyesi, üst yapı takviyesi veya kat eksiltme gibi yöntem ve tekniklerle yönetmelik hükümlerine uygun duruma getirilmesi gerekir. Bir sonraki depremi kayıpsız veya en az kayıpla geçirmenin ve depremle birlikte yaşamanın başka bir yöntemi yoktur. Bu durum ülkemizdeki bütün bölgeler için geçerli olmakla beraber; özellikle gerçekleşme zamanının kısaldığı düşünülen İstanbul depremine hazırlık bakımından bölgemizi ve dolayısıyla bu bölgede yaşayanlar olarak bizleri ilgilendirmektedir."

Sakarya Üniversitesi akademisyenlerinin özellikle 1999 depreminden sonra binaların yıkılma sebeplerini araştırdığını, şehrin zemin özelliklerini belirleyen mikro bölgelendirme çalışmaları hakkında uluslararası projede aktif rol aldığı belirtilen açıklamada, "Halkımızı depreme karşı bilinçlendirme konusunda önemli çalışmalar yapmıştır. Bu konularda şehrimiz açısından bilinmeyen veya eksik olan teknik bilgi yoktur. Ancak bu konuda gerek üniversitemiz bilim adamları gerekse senatomuz tarafından belirli aralıklarla yapılan uyarıların dikkate alınmadığını endişeyle izlemekteyiz. Konu giderek unutturulmaya çalışılmakta, somut adımlar atılmamaktadır. Üniversitemiz ve çeşitli kuruluşların yaptığı çalışmalara göre çok katlı yapıların güvenli duruma gelmesiyle 8-10 bin dolayında yeni konut ihtiyacı ortaya çıkacaktır. İlgililerce gerekli iradenin ortaya konulması durumunda, günümüz koşullarında, bu ihtiyacı kısa sürede gidermek mümkündür." ifadeleri kullanıldı.



CHA
Yayın Tarihi : 17 Ağustos 2007 Cuma 11:33:33
Güncelleme :17 Ağustos 2007 Cuma 14:28:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?