'Merak ettiğim bu olaydan zarar görenler kadar elinde sopayla kadının kafasına vuran 16 yaşındaki genç. Bugün tahminen 70 yaşında olan bu adam bunları görünce ne düşünüyor? Utanmıyor mu?'
54 yıl önce yaşanan 6-7 Eylül olaylarıyla yüzleşmemizi sağlayan “Güz Sancısı” filminin senaryolaştırıldığı aynı adlı romanı yazan eski Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu, filmin olaylardan zarar gören, yaşadıkları travmayı anlatamayan ve sinmiş insanların lisanı ve vicdanı olduğunu söyledi.
17 yıl önce yazdığı Güz Sancısı romanıyla Türk Yayıncılar Birliği tarafından “En İyi Roman” ödülünü de kazanan Karakoyunlu, “Ben belgeselci değilim o gün gördüklerimi yazdım. Roman 6-7 Eylül olayları sırasında geçen derin bir aşk hikayesini anlatıyor. Ben olaydan zarar gören insanlar kadar, yağmayı yapan çapulcuların bugün ne düşündüğünü çok merak ediyorum” dedi. Karakoyunlu film ve “Büyük Yağma” ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı.
‘Çok emek verilmiş, güzel bir film’
Filmi nasıl buldunuz?
Çok emek verilmiş, güzel bir film. Her ayrıntısına çok özen gösterilmiş.
Bu filmin önemi ne?
Bu film 6-7 Eylül’ün ilk defa sosyolojik olarak toplumsal boyutta algımıza girmesine sebep oldu.
Varlık Vergisi ve 6-7 Eylül olayları arasındaki fark ne?
Ben Salkım Hanımın Taneleri’nde Varlık Vergisi’ni yani servetin el değiştirmesini yazdım. Bu nispeten kolaydır. Çünkü insanlar servetlerini kumarda, afetlerde hatta at yarışında bile kaybeder. Burada gayrimüslimler devletin koyduğu Varlık Vergisi yüzünden servetlerini kaybettiler. Anadolu’nun palazlanmış esnafı da gelip bunları elde ederek önce tüccar sonrada sanayici oldu.
Bugün o günleri düşününce gözünüzün önüne ne geliyor?
Benim merak ettiğim bu olaydan zarar görenler kadar, elinde sopayla kadının kafasına vuran 16 yaşındaki genç mesela. Bugün 70 yaşlarında olan bu adam bunları görünce ne düşünüyor? Utanmıyor mu? Mesela papazı sünnet etmek için elinde bıçakla kiliseye giden, girdiği oyuncakçıyı yağmalarken orada çalışan kıza sarkıntılık eden, beşinci kata kadar çıkıp buzdolabını aşağıya atan adamlara “Ulan ne yapmak istedin?” diye sormayı çok isterdim.
‘Ne gördüysem onu yazdım...’
Olaylar sırasında siz ne yapıyordunuz?
Ben o zaman üniversitede okuyan 19 yaşındaki bir gençtim. O gün ne gördüysem onu yazdım. İçine aşk yerleştirdim. Filmin esas konusu 6-7 Eylül olayları sırasında geçen derin bir aşk öyküsü. Ben romancıyım, tarihçi ya da belgeselci değilim.
6-7 Eylül’ün asıl failleri cezalandırıldı mı?
Olayın çapulcu kadrosu yani insanları döven, yağmayı yapan kişiler asla yakalanamadı. Bu adamlar mahkemede yargı önüne çıkarılamadı. Çapulcular bulunamayınca bu işlerin sebebi olan siyasi ve bürokratik kadrolar yargılandı. Mesela bu yağmacılar herhalde o gün ellerinde sopalarla evden çıkmadılar. Bu insanları biri bu servisi yaptı. Ne yazık ki arkasındakiler hiç ortaya çıkmadı.
İZLEYENLER NE DEDİ?
‘Güzel, başarılı, iyi, çok beğendik’
Aydın Ökten (30, Nakliyatçı): “Güzel bir film. Tarihi gerçekteri aktarıyor. Bence bu anlamda yapılan filmler arasında oldukça başarılı. Filmde gözüme çarpan sadece aşk temasının eksik kaldığı.”
Seyran Taylan (26, Muhasebeci): “Kesinlikle çok başarılı bir film. Filmden çıkarabildiğim en büyük anlam faşizmin ne kadar kötü bir kavram olduğu.”
Alev Özcan (25, Öğretim Elemanı): “Bence güzel bir film ama daha farklı olmasını isterdim. Çünkü her ne kadar doğru işlenmiş bir film olsa da, yaşananların yeterli derece anlatıldığını sanmıyorum.”
Ekin Dedeoğlu (26, Öğrenci): “Gayet iyi bir filmdi. Tarihi gerçekliklere olan ilgimden çok başarılı buldum. Bazı gerçeklerimizle yüzleşmemiz ve anlamamız lazım. O nedenle gerekli bir çalışmaydı.”
Gencay Gürsoy (70, Türk Tabibler Birliği Başkanı): “Çok beğendim. Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesinde bir fırsat olmuş.”
Derya Okçek (48, Serbest Meslek):
“Çok güzel bir şekilde kotarılmış bir film. Elif Şafak’ın çalışmalarındaki tek taraflı bakış açısıyla karşılaştırdığım da, Tomris Giritlioğlu filmi oldukça gerçekçi işlemiş.”