Mersin’deki gibi, sivil toplum örgütlerinin, farklı partilerden yerel yönetimlerin, üniversite ve mülki idarenin kültür etkinliği düzenlemek için birbiriyle yarışırcasına çalıştığı şehir az bulunur. Yıl boyunca süren sergi, konser, gösterilerin yanı sıra iddialı festivaller, ulusal düzeyde ses getiren yarışmalar düzenleniyor. Sanayi ve Ticaret Odası’ndan Filarmoni Derneği’ne çeşitli sivil toplum örgütleri, valilik, belediyeler, üniversite bir yandan büyük organizasyonlarda da el ele veriyor.

Yani, Mersin’de topyekün kültür hamlesi yaşanıyor... Örneğin geçen ay Mersin Üniversitesi ve Büyükşehir Belediyesi bir araya geldi, yurtdışından 50 heykeltıraş davet etti. Bu sanatçıların yaptığı 50 heykel geçen hafta Mersin caddelerine kondu. Aynı günlerde yedinci kez düzenlenen Mersin Uluslararası Müzik Festivali’ndeki 21 etkinliği yaklaşık 15 bin kişi izledi.

Ben de geçen hafta festivalin kapanış törenindeydim ve yaşananları bire bir gözlemledim, dinledim. Cansiperane çalışma ve yarış kimi zaman küçük kazalara da neden oluyor. Bir müzikçiden duyduğuma göre, bu kazalardan biri yüzünden az kalsın bu yıl Müzik Festivali yapılamıyormuş.

Bu olay geçen yıl yaşanmış. Valilik, uluslararası yarışma kazanan 14 yaşındaki Ankaralı bir piyanisti, konser için Mersin’e davet etmiş. Kentin en iyi piyanosunda çalması istendiği için, Vali Hüseyin Aksoy bizzat Mersin Kültür Sanat Derneği Başkanı Tülay Bardakçıoğlu’nu arayıp festival için alınan tam kuyruk Yamaha piyanoyu rica etmiş. Dernek, değeri 100 bin YTL’yi aşan piyanonun üstüne titrediği için düşünme zamanı istemiş. Onursal başkan konumundaki besteci Nevit Kodallı’ya danışılmış. Piyanoya gevrek ses çıkarması için saç spreyi sıkan akordörlerden, taşınma sırasında yaşanacak kazalardan korkan dernek sonuçta talebi reddetmiş. Valiliğe, opera ya da konservatuvardan bir piyano bulunması önerilmiş.

Vali Aksoy bu cevaba çok kırılmış. Kurumlar arasına soğukluk girmiş. Belediye ve diğer sivil toplum örgütlerinin derneğin yönetim kurulundaki temsilcileri ilişkilerin zedelenmesine tepki göstermiş. Neyse ki sağduyu galip gelmiş, kriz "kol kırılır yen içinde kalır" formülüyle çözümlenmiş. Tülay Bardakçıoğlu ve dernek, kurucusu olduğu, altı yıldır yürüttüğü festivalin organizasyonundan sessizce çekilmiş. Sanayi ve Ticaret Odası ikinci başkanı Faik Burakgazi yıldırım hızıyla Sanat Etkinlikleri Derneği’ni kurmuş. Yaklaşık 800 bin YTL’lik bütçe toparlanmış. Remzi Buharalı’nın çabalarıyla program hazırlanmış. Sonuçta Bilkent Senfoni Orkestrası, Leipzig Kuvartet, Los Vivancos gibi iddialı toplulukların, kemancı Janine Jansen gibi iddialı solistlerin yer aldığı festival kotarılmış. Krizi ustaca aşıp festivali yaşattıkları için Mersinlileri kutlamak gerekir.

Gencer’in hayranları internette kayıtlarını topluyor

Soprano Leyla Gencer’in ölümünden ve küllerinin törenle Boğaz’ın sularına serpilmesine gösterilen ilgiden rahatsızlık duyanlar çıktı. Kimi dünya opera tarihindeki yerinin abartıldığından, kimi de dinlemek isteseler kayıtlarının piyasada bulunmadığından söz etti. İşin tuhafı bunu diyenlerin de daha önce yazı tarihlerinde geçtim opera ve soprano sözcüğünden klasik ve müzik kelimelerini bile yan yana getirmemiş olmasıydı.

Neyse, bu tavır klasik müzik sevenlerini çok kızdırmış durumda. Bugün saat 11.00’da İstanbul’da, Ortaköy’deki Özlem Çay Evi’nde bir grup hayranı buluşacak, ellerinde ne kadar kayıt varsa Boğaz’a bakıp Leyla Gencer’i dinleyecekler. Organizasyonu da Andante Dergisi Yayın Kurulu yapıyor.

Gencer’in ne kadar kaydının bulunduğunu öğrenmek isteyenler Ortaköy’e uğrayabilirler bugün. Hem de internet üzerinden ne kadar çok Gencer kaydının indirildiğini öğrenebilirler. Çünkü duyduğuma göre çok sayıda klasik müzik meraklısı internette Gencer’in kayıtlarının peşindeymiş.