200 bin turist Türkiye'de şifa arıyor

Mersin Kalkınma ve İşbirliği Konseyi (MEKİK) Sağlık ve Sosyal Hizmetler Komisyonu Başkanı Nezir Şendur, sağlık turizmi kapsamında her yıl 200 bin turistin Türkiye'ye geldiğini ifade ederek, bu turistlerin önemli bir bölümünün ise kaplıca ve termal tesisleri ziyaret ettiğini söyledi.

Türkiye'nin ve Mersin'in sağlık turizmi açısından konumun ele alındığı raporla ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan MEKİK Sağlık ve Sosyal Hizmetler Komisyonu Başkanı Nezir Şendur, sağlık turizminin genel olarak tedavi ve tatil unsurlarını bir arada içeren bir kavram olduğunun altını çizerek, bu kapsamda da turistlerin tedavi ve kaplıca gibi doğal kaynaklardan yararlanma amacıyla kentleri ziyaret ettiğini anlattı. Sağlık turizminde turizm olanakları, sağlık hizmetlerinin yanında üretici ve tüketici

arasındaki organizasyona gereksinim duyulduğunu dile getiren Şendur, dünya ölçeğinde sağlık turizmi alında en önemli atılımı yılda 150 bin turisti kendine çekmeyi başaran Hindistan'ın gerçekleştirdiğini söyledi. Şendur, bunun yanında diş tedavisinde Macaristan'ın, obezite ve plastik cerrahide Belçika'nın çok ciddi girdiler sağladığını dile getirdi. Şendur, Türkiye'nin turizm olanakları ve sağlık hizmetleri açısından çok iyi durumda olmasına karşın organizasyon açısından istenilen düzeyde olmadığını ifade ederek, ancak yine de bu pastadan azda olsa göz, estetik ve kaplıca alanlarında pay aldığını, bu kapsamda da her yıl sağlık turizmi kapsamında Türkiye'ye gelen turist sayısının da 200 bin olduğunu açıkladı.

Dünya nüfusunun her geçen gün yaşlandığını, Avrupa'da 65 yaş üzeri nüfusun oranının yüzde 10'un üzerinde olduğuna dikkat çeken Nezir Şendur, Türkiye'deyse bu oranın yüzde 6 olduğun ancak 2050 yılı projeksiyonunda bu rakamın yüzde 20'ye ulaşacağını iddia etti. Şendur, "Bu potansiyelde sağlık turizmindeki katma değer pastasının giderek büyüyeceğini göstermektedir. Hasta olmadan sağlık talebi, bilinç ve sosyo-ekonomik durumla ilişkili bir olgudur" dedi.

Şendur, Türkiye'ye gelen turistlerin önemli bir bölümünün kaplıca ve termal tesisleri ziyaret ettiğini, Mersin'in ise bölgesinde jeotermal kaynak bulunmaması nedeniyle bu imkanlardan yararlanamadığı vurguladı.

"TÜRKİYE STRATEJİSİNİ ÜRDÜN'E GÖRE GELİŞTİRMELİ"

Saç ektirme, göz ameliyatları, tüp bebek gibi cerrahi yöntemler için kente gelenlerin sayısının da arttığını belirten Şendur, sağlık turizmiyle birlikte en çok talebin Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarından geldiğini, bunu sırasıyla Suriye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Kuzey Irak'tan gelen hastaların takip ettiği bilgisini verdi. Kuzey Irak'tan bölgeye gelen hastaların ticari anlaşmalar açısından gelen münferit hastalar olduğunu söyleyen Şendur, "Kuzey Kıbrıs'ta Türkiye benzeri bir yapı

olduğundan bu bölgede özel sağlık sigortalı hasta portföyünden yararlanabilmek mümkün. Ancak ulaşım açısından, Ankara ve İstanbul gibi kentlerin kentimizden çok farkı bulunmadığından hastalar daha çok buraları tercih ediyor. Turist olarak gelen Suriye vatandaşlarının, sağlık hizmeti talepleri artıyor. Suriye'den geliş amacı tedavi olan turist sayısı, yapılacak tanıtım ve sözleşmelerle artırılabilir. Özel sağlık sigortaları ile bağlantılar sağlanabilir, cazip sağlık paketleri hazırlanabilir. Kentimizdeki

bazı sağlık kuruluşlarına özellikle Arapça bilen elemanlar özellikle istihdam edilmektedir" diye konuştu.

Şendur, Türkiye'ye en yakın bölgenin Suriye olduğu ve burada yaşayanların en ideal hedef kitle olduğu düşünüldüğünde Hatay bölgesinin jeotermal sularıyla, Adana'nın gelişmiş hastaneleriyle onkolojik ve kardivasküler alanında, Mersin'in de plastik ve rekonstrüktif cerrahi ile kardiovasküler sistem hastalıklarının yanı sıra ağız ve diş sağlığı, tüp bebek alanlarında öne çıkacağını savundu. Gerek bölgesel yakınlık, gerekse de kültürel yakınlığın bu pazardan Türkiye'nin alacağı payı arttırabileceğini

belirten Şendur, ancak söz konusu pazarda en önemli rakip olarak öne çıkan Ürdün'ün iyi incelenmesi ve stratejilerin de buna göre geliştirilmesi uyarısında bulundu.