Mersin'de bir grup avukat, 'Balyoz Darbe Planı'nda yer alan eylemlerin yargılamasının yapılarak faillerinin cezalandırılması istemiyle suç duyurusunda bulundu.

Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Basın Merkezi'nde biraraya gelen avukatlar, burada ortak bir açıklama yaparak, talep ve isteklerini dile getirdiler. Avukat Hamdi Murat Değerli, 'Balyoz Darbe Planı'nda görevlendirilecek personele ve rütbelerine kadar isimlerin açık olarak yer almasının yanında İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi'nde belediye başkanlarının görevden alınacağının seslendirilmesi, tüm bu planların senaryo olduğu savunmasını çürüttüğünü söyledi. Değerli, polisin 1. Ordu

Komutanlığı'nın emrine sokulmak istenmesi, Fatih'te muhtemel eylemlerden sonra sokağa taşan halka karşı askerin devreye girmesi ve 250 bin kişinin 'irticacı' olduğu gerekçesiyle tutuklanacağı yönündeki iddiaların da planın bir kurgu olmadığını açıkça ortaya koyduğunu ileri sürdü.

Ele geçirilen bilgi ve belgelerle sair delillerin, eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) yer alan birçok suç maddesinin kapsamına girdiğini gösterdiğini anlatan Değerli, "TCK'nın 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen 'cebir ve şiddet kullanarak Meclis'i ve hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapamaz hale getirmeye teşebbüs' suçlaması plana yöneltilen ana suçlama olarak nitelendirilebilir. İstanbul ve çevresinde yaklaşık 250 bin kişinin tutuklanmasının planlanması ve bu amaçla hapishanelerin

yerlerinin tespiti, askeri personelin herhangi bir idari ya da adli suçu olmadan görevinden uzaklaştırılması ve benzeri eylemler, TCK'nın 257. maddesine göre 'görevi kötüye kullanma' suçuna girmektedir" dedi.

Plana göre; iç kamuoyunda birlik ve beraberliği tesis etmek amaçlı olarak bir Türk askeri savaş uçağının düşürülmesi girişiminin de 'devlete karşı savaşa tahrik' suçunu düzenleyen TCK'nın 304. maddesine girdiğine işaret eden Değerli, tüm bu ve sair eylemlerin yargılamasının yapılarak, faillerinin cezalandırılması amacıyla suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. Değerli, 'EMASYA Protokolü'nün yürürlükten kaldırılmasıyla ilgili olarak değerlendirmelerde de bulunarak, bunun sevindirici bir gelişme olmasına

karşın yeterli olmadığının söyledi. '1982 Anayasası'nın değiştirilmesi, 'Milli Siyaset Belgesi'nin sivillerce hazırlanarak, Meclis'in ve halkın denetimine açılması gerektiğini savunan Değerli, cunta faaliyetlerinin iç tehdit kapsamına alınarak, yargı reformunun süratle hayata geçirilmesi, Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) yapısının evrensel hukuk standartlarına kavuşturulması, sivil ve askeri yargı ayrımının kaldırılmasını istedi.

Hamdi Murat Değerli, "Gelişmiş demokrasilerde telaffuz dahi edilmeyen kavramların, bizim içimizde planlar halinde neşvü nema bulduğu bir yapıya artık tahammülümüz yok. Bu millet, bunu hak etmemektedir. Halkın demokratik tercihlerinin, antidemokratik yollarla bertaraf edilmeye çalışılmasını şiddetle kınıyoruz. Bu ülkenin tarihinde sultanları azlettiren, türlü entrikalarla hükümetler devirip hükümetler kurduran ve halen faaliyette olan karanlık ve habis zihniyetin farında olduğumuzun, bu zihniyetle aziz

milletimizin genç hukukçuları olarak sonuna kadar mücadele edeceğimizin ve bu dirayetin de damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunun bilinmesini isteriz" diye konuştu.