Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zehra Dökmen, toplumsal ayrımcılığın en çok kadınları olumsuz etkilediğini belirterek, "Aksesuarlardan oyuncaklara ve hatta giysilere kadar cinsiyet ayrımcılığı yapıyoruz" dedi.

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Psikoloji Topluluğu tarafından Çiftlikköy Merkez Kampusu Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen panelde, yakın ilişkiler ve aşkın yanı sıra toplumsal cinsiyet konusu masaya yatırıldı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zehra Dökmen'in konuşmacı olarak katıldığı panelde, cinsiyetin kadın ya da erkek olmanın biyolojik yönü olduğuna dikkat çekilerek, toplumsal cinsiyetin de bu yönü aşarak, gündelik hayatta bireyin her an karşısına çıkabilecek dayatmalar olduğu belirtildi. Dökmen, "Toplumsal hayatımız, kadın ve erkek olarak ikiye ayrılıyor ve her şeyi buna göre temellendiriyoruz. Aksesuarlardan oyuncaklara, giysilerimize kadar cinsiyet ayrımcılığına gidiyoruz. Askerlik, çalışma, bebek bakma gibi pek çok olgu doğanın değil, toplumun dayatması olarak karşımıza çıkıyor. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığından en çok kadınlar olumsuz etkileniyorsa da, erkeklerin de zaman zaman mağdur olduğunu görüyoruz.

Örneğin erkekler toplumda ağır işleri üstlenen, para kazanması gereken grup olarak algılanıyor ve bu nedenle oldukça zor koşullarda bile çalışabiliyorlar" dedi.
Dökmen, toplumsal cinsiyet olgusunun değişime dirençli bir yapıda olduğunun altını çizerek, toplumsal cinsiyetin kılık değiştirip gizli bir şekilde sonsuza kadar sürebilecek bir olgu olduğunu vurguladı.
Etkinlik sonrasında MEÜ öğrencileri tarafından kurulan Grup Salyangoz'un konseri büyük beğeni topladı. Konserde, sevilen özgün eserler keman, gitar ve vurmalı çalgılar eşliğinde seslendirildi.